Güncel

14 Kasım Dünya Diyabet Günü: “Ufak beslenme değişiklikleriyle kan şekerini kontrol etmek mümkün”

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Dr. Emre Batuhan Kenger, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde kan şekeri kontrolünü destekleyen beslenme ipuçlarını açıkladı. Pişirme şekli, tüketim sırası ve dirençli nişasta gibi etkili yöntemlerle diyabette kan şekeri dengesi sağlanabiliyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Emre Batuhan Kenger, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında diyabet hastalarına kan şekeri kontrolünü destekleyecek önemli öneriler paylaştı. Kenger, günlük beslenmede yapılacak basit düzenlemelerin kan şekeri dalgalanmalarını belirgin şekilde azaltabileceğini vurgulayarak “Pişirme yöntemi, yiyeceklerin sıcaklığı, fiziksel formu ve tüketim sırası gibi küçük detaylar bile kan şekerinin çok daha dengeli seyretmesine katkı sağlayabilir” dedi.

Öğüne sebze veya proteinle başlamak kan şekerini dengeliyor

Kenger, tüketim sırasının kan şekeri üzerinde doğrudan etkili olduğunun altını çizdi. Özellikle lifli sebzeler veya salata ile başlayan öğünlerde sindirimin daha yavaş gerçekleştiğini belirten Kenger, şunları söyledi:

“Öğünlere sebze ve proteinle başlamak, karbonhidratı ise sona bırakmak glikozun kana daha yavaş karışmasını sağlar. Araştırmalar, karbonhidratı en sonda tüketen kişilerde yemek sonrası kan şekeri ve insülin artışının belirgin şekilde daha düşük olduğunu gösteriyor.”

Pişirme süresi ve sıcaklık glisemik etkiyi değiştiriyor

Yiyeceklerin pişirilme şeklinin glisemik indeksi etkilediğini belirten Kenger, özellikle uzun süre pişirilen ve aşırı yumuşayan karbonhidrat kaynaklarının kan şekerini daha hızlı yükselttiğini ifade etti:

“Patatesi uzun süre fırında pişirmek ya da püre haline getirmek gibi işlemler nişastanın daha hızlı sindirilmesine yol açar. Buna karşılık bazı pişirme yöntemleriyle aynı besinin glisemik yükünü azaltmak mümkündür.”

Dirençli nişasta” kan şekerini daha az yükseltiyor

Kenger, özellikle pişirilip soğutulan nişastalı besinlerde ‘dirençli nişasta’ oluşumunun arttığını belirterek şu bilgileri verdi:

“Pişirdikten sonra 24 saat soğutulan pirinç, makarna veya patates daha fazla dirençli nişasta içerir. Bu nişasta ince bağırsakta sindirilmediği için kan şekerini daha az yükseltir. Örneğin soğutulup yeniden ısıtılan pirincin dirençli nişasta oranı taze pişmiş sıcak pirince göre yaklaşık 2,5 kat daha yüksektir. Soğutulmuş patatesin glisemik indeksi ise sıcak patatese kıyasla yüzde 25–28 daha düşüktür.”

Ayrıca makarnanın çok fazla yumuşayana kadar pişirilmesinin glisemik indeksi yükselttiğini belirten Kenger, “Al dente kıvamındaki makarna daha yavaş sindirilir ve kan şekerini daha kontrollü yükseltir” dedi.

Besinleri bütün halinde tüketmek daha avantajlı

Kenger, besinlerin fiziksel formunun da kan şekeri üzerindeki etkisine dikkat çekti:

“Sebze ve meyveleri püre ya da suyu sıkılmış halde değil, mümkün olduğunca bütün olarak tüketmek glisemik etkiyi azaltır. Üretim ve hazırlama şekli değiştikçe aynı yiyeceğin kan şekeri yanıtı da değişir.”

Yavaş yemek ve düzenli öğünler önemli

Günlük yaşamda uygulanabilecek pratik önerilere değinen Kenger, hızlı yemenin kan şekeri ve insülin seviyelerinde ani yükselişlere yol açabildiğini belirtti:

“Yavaş yemek hem tokluk sinyallerini artırır hem de daha stabilize bir kan şekeri profili sağlar. Öğün atlamamak, uzun süre aç kalmamak ve porsiyonları dengelemek de kan şekeri kontrolü için kritik.”

Kenger ayrıca günde bir çay kaşığı tarçının insülin duyarlılığını artırabileceğini, yemek sonrası yapılacak 5–10 dakikalık hafif yürüyüşlerin de kan şekeri artışını yavaşlattığını söyledi.

#DünyaDiyabetGünü

#Diyabet #KanŞekeri

#BeslenmeÖnerileri

#SağlıklıYaşam

#DirençliNişasta

#DiyetisyenTavsiyesi

#14Kasım

#DiyabetKontrolü

< type="adsense" data-ad-client="ca-pub-3844663626812831">