Yer gök henüz uyanmadan
Börtü böcek uyanmadan
Uykudayken tan yeli
Karnında gecenin
aydınlığa gebe
Ve imsaka iz sürüyorken zaman
Üsküdar'lı Numan Hoca
Düşünceli
bir o kadar kederli adımlarla
girdi camiden içeri
Bütün vakitlerden farklı bu anda
Bu en koyu saatinde gecenin
Dedesi Milli Mücadele
babası Kore gazisi
Üsküdar'lı Numan Hoca
Nedendir bir an
çınladı kulağında
Seferberlik anılarıyla buram buram tutuşan
Gözyaşlarıyla yunan
kederli sesi dedeciğinin
Ve yakılıp yıkılmışlığı memleketin
geldi gözlerinin önüne
Neden sonra
Yıkarak içindeki hüzün çeperlerini
Yöneldi mikrofona
Yeni bir müdafa başlatıyormuş gibi
Boşalttı içindeki efkarı
Bir hüseynî feryatla
Lâhûti bir ses denizinde yüzüyor gibi dünya
Akıyordu peşi sıra sesinin
Üsküdarlı Numan Hoca:
-"Es salatu ve's-selamu
Aleyke yâ Rasulallah,
Es salatu ve's-selamu
Aleyke yâ habiballah..."
Bitmeyen bir hüzün seliydi o an
Yurt sathında çağlayan
nice Numan Hoca'lar gibi...
Aktı durdu peşi sıra sesinin
Çağırmak adına kardeşlerini
vatan müdafaasına
Minarelerden taşan sesler
Birbirine karıştı
Ölümün değil
Dirilişin sesiydi o gün yükselen
minarelerden!..
Gözyaşları içinde okudu
Numan Hoca bu çağrı duasını
Sayısız minare birbirine ses verdi
Ötelerden
tâ 'Öte'lerden yükselip gelen
Bu nefes
İşledi ruhların derinliğine
Yüksek bir yarın ağzından
Kayaçların taşların arasından
Arzın koynuna boşalan
Gümrah ırmaklar gibi...
-"Es salatu ve's-selamu
Aleyke yâ Resulallah..."
Bu hüseynî feryat
Bir hüseyni ferahlık oldu
Yayıldı ilden ile
şerefelerinden minarelerin
vatanın her yerine.
Bu alemden değil o ses
Sûru diye İsrafil'in
belledi
dirildi
Millet!
İş başa düştü diyerek
Yürüdü
yekpare bir ruh olup
Hayınların
haydutların
çaşıtların
üstüne
Alperen'ler Ali oldu, Mehmet oldu yürüdü
Yürüdü ardı sıra
Fatma'lar,
Ayşe'ler,
Nene Hatun'lar
Yürüdü Ordu Millet
İş başa düştü diyerek!