Kimi zaman iyi bir aileden iyi eğitim almış bir çocuk daha sonra kurduğu arkadaşlık ilişkileri ile kötü bir noktaya geldiği gibi; bazen de tam tersi iyi eğitim alamamış bir aileden yetişmiş bir çocuk kurduğu güzel arkadaşlık ilişkileri ile olumlu ve faydalı bir noktaya gelebilir. Dolayısıyla arkadaş ilişkileri çok önemli. Hep söylüyoruz bütün tuzaklar çocuklar üzerine kuruluyor. Uyuşturucu ve bağımlılık konusunda tehlike çanları çalmaktadır. Çünkü onlar iyi niyetli, onların gönlünden geçenleri bulmak ve kandırmak kolay oluyor da ondan!
Son zamanlarda çocuklar, gençler kendilerini koruma refleksi, gruplaşma, kolay para kazanma vb. özentilerle farklı suçlar işlemeye ve suç örgütlerinin eline düşmeye başladılar. ( Tabi bunların sayısı çok fazla değil ama bir çocuğumuzun kaybı bile çok önemli) Okullarda ‘AKRAN ZORBALIĞI’ denen bir kötü ilişki başladı. Ailelerin korumacılığı büyük etkendir. Çocuklar okulda bir aile gibidir. Onları eşit görüp, farklı kompleksler oluşturmamak gerekir. Yine zaman zaman bir takım SUÇ örgütleri (ÇETELER) ağlarını çocukların üzerine atarak onları daha kolay avlamanın peşine düşüp, hatta bir takım cinayetleri onlar üzerinden yaptırmaktalar. İstanbul’un göbeğinde işlenen cinayette (18 yaş altı)ki çocuğun olması düşündürücü! Bu durum çok tehlikeli ve üzücü! Her geçen gün sayısı artan ve işledikleri olaylarla adlarını duyuran bu çetelere karşı başta ailelere büyük görev düşüyor. Çocuğuna neredesin, kiminlesin diye sormak ve bilmek zorundalar.
İkincisi okul yöneticilerimize ve öğretmenlerimize görev düşmektedir. Öğretmenler çocukları iyi koklar, iyi takip eder ve tanırlar. Üçüncüsü, devletin önce çocukları suç işleme yollarını kapatmaya, sonra da suç işleyen çocuklarla ilgili yasal değişiklikler yapmaya, yani nasıl olsa bu çocuk, dolayısıyla cezası yetişkine göre çok az fikrini yıkmak ve caydırıcı önlemler alması şart.
Çocukları kötü emelli insanların eline bırakmamalı. Adalet Bakanlığının bu konuda çalışma yapması ve bir an önce hayata geçirmesi gerekir.