BABA VE OĞUL

(15 TEMMUZ ORDU MİLLET DESTANI'NDAN)

 

BABA VE OĞUL

 

                             'Paletler mi büyük, ellerim mi

                             Namlular mı yoksa yüreğim mi'

 

 

15 Temmuz gecesi

Sıkılmış yumruklar yapıyordu tarihi

Kan kıyamet  bir gece  yarısında

Ölüm kusan jetler

Bombalar

              toplar

                      tüfekler

Bilumum mekanize mürtetler

Yazıyorken ihaneti

 

Ruhları devşirilmiş hayın sürüsü

Milletin silahını milletine döndürdü

Tankları üstüne sürdü

 

Kan kıyamet  bir gece  yarısında

Utancın ve onurun tarihi birlike yürüyordu

Ve yürüyordu karanlık,

Boğmak için filizlenen umudunu Millet'in

Gecenin tekinsiz sularında

 

Film gibi akıyor

Tarifsiz bir hızla değişiyordu zaman

Öyle olduğundan fazla, öyle kocaman

Ve öyle büyüktü ki her şey

                  kabına sığmayan yürekler nazarında

 

Sığmıyordu zamana vesselam

Sığmıyordu içi içine çocukların

Ve öyle büyüktü ki elleri

Öyle kocaman...

 

Bir çocuk sordu babasına:

Namlular mı büyük yüreğim mi?

Tutamıyorum baba,

                              zaptedemiyorum,

Söyle, nereye koyacağım yüreğimi?..

 

Ve binlerce yürek

Çırpınıp çınlıyorken üstünde Boğaziçi'nin

Yürüdü on beş yaşın baharında bir çocuk

Kollarının arasından kurtulup babasının

Bir atmaca gibi atıldı ileriye

 

Yürüdü tutuşan alev renkli tan yerine

Tekmil zırhlı birlikler gibi kendinden emin

Yürüdü paletlerin, namluların, mermilerin üstüne

                                                yürüdü dönmemecesine

Büyüyerek uğuldayan rüzgarıyla

                                                yürüdü

Ve yürüdükçe ardınca dönüştü binler,

                                                     on binler,

                                                        bir onulmaz tufana

 

Dönüverdi neden sonra bir zaman

                                      yiğit yüzlü bir er kişi olarak

Dönüverdi yüzünde tarifsiz aydınlıkla

Göğsünde açan yedi veren gülleri...

Kana kana içerek şehadet pınarından

 

Açtı kollarını baba yeniden kucakladı oğlunu

Çınladı kulağında oğlunun sesi:

"-Tutamıyorum baba, zaptedemiyorum

Söyle, nereye koyacağım yüreğimi?"

 

Aldı yüreğini baba, koydu yüreğinin üstüne

Başını gömdü göğsüne

Gözünden cıva gibi bir damla sızıverdi

Ve neden sonra bir nefes çekti tâ derinden

Gerilmiş yay gibi kollarını açarak

Bir tazı gibi kıvrak

                         yerinden fırlayarak

Atıldı üzerine ihanet çetesinin

Göğsünü siper edip hayın kalkışmasına

Barikatlar üzerinden küheylan gibi uçarak

Tutup elleriyle bir bir büküyordu adeta namluları

 

Alevler, közler ve barutlar içinden akıp geçerken

Akıyordu içinden sıcacık tuhaf bir şey

Tarifsiz bir ışığa doğru koşarken

Oğlunu düşlüyor

                        ve biraz üşüyordu

 

Yıkıldı yanına sonra

                       dev bir ağaç gibi

Yıkıldı derin uğultuyla

Örtmek istercesine dallarıyla

Kapandı kollarıyla

                        oğlunun üzerine

Doğrulmadı bir daha!..

 

Kan kıyamet  bir gece yarısında

Utancın ve onurun tarihi birlikte yürüyordu

 

Ziya KARATEKİN