YÜZON yıllık bir çınarın büyüklüğünü ben dahil kimse inkar edemez. Ve ben her zaman, takım ne durumda olursa olsun FENERBAHÇE’liliğimle gurur duyarım.
Bu hafta haddim olmayarak bir FENERBAHÇE yorumunda bulunacağım. Ama öncelikle bazı takımlarımızı tebrik etmem lazım.
MESELA BEŞİKTAŞ…
Tam bitti denildiğinde küllerinden doğan bir KARTAL onlar..
Paraları bitmişken….
Eski başkanlarına YÜZ MİLYON dolar borçları varken…
UEFA’dan men üzerine men alan bir halde iken resmen İKİNCİ doğuşlarını gerçekleştirdiler.
Bu takımın mimarı bence Samet AYBABA hocadır. Çünkü o kurdu.
O olmasa, Atiba’yı,Olcay Şahan’ı,Veli Kavlak’ı ve o kadronun diğerlerini kim tanırdı?
Takımı Avrupa düzeyine getirdiler, hemde paraları yokken !
Stadı yaptılar ,hemde paraları yokken !
Önce Biliç’e inandılar ve arkasından hiç konuşmadılar.
Şenol Güneş hocayı tam zamanında tanıdılar.
Ve ben inanıyorum ki; UEFA kupasını alacaklar. Ve inşallah alırlar.
Onun için İKİNCİ ÜST ÜSTE ŞAMPİYONLUKLARINI şimdiden kutluyorum ve onlarla beraber Türk futboluna hayırlı olsun demek istiyorum.
MESELA GALATASARAY…
Bana göre, çöküşleri ,rahmetli Canaydın başkanın Lucescu’yu yollayıp, Terim’i göreve getirmesi ile başladı. Bu dönem sonrası şampiyonlukların ,onları aldatmasına izin verdiler.
İnan KIRAÇ gibi kendini takımdan üstün gören kibirli baronlar yüzünden Ünal Aysal dönemini yaşadılar. Üstelik Terim’de vardı.
Haliyle borçlanıp battılar.
Riva ve Florya satışları ile kurtulmaya çalışıyorlar şimdilerde.
Sanırım onlar bile yetmeyecek.
Hoca bulamadılar hoca !
Da ; alt yapıcıyı hoca yaptılar parasızlıktan.
Tribünleri susturmak için Serdar Aziz’e, Ahmet Çalık’a servet ödediler. Yanlışı yanlış ile düzeltmeye çalıştılar.
Şimdilerde İgor Tudor’u getirdiler. Onu da daha ilk maçında eksileri ile eleştirme yanlışına düştüler.
Bana göre İgor onların kurtuluşu. İnşallah fark ederler.
Bu durumdaki Galatasaray bile bizim ÜÇ PUAN önümüzdeyse, onları da TEBRİK etmek görevimiz.
Başakşehir’i katamıyorum, çünkü Soner Yalçın’ın bir yazısının etkisindeyim. Gerçekten arkalarında devlet ve cemaat varsa, tebrik edilecek yanları yok.
TRABZON’u ES geçmemem lazım. SCOUD ekibini yolladılar. Yanlıştan döndüler. Şimdi Ersun hoca kendi takımını kurdu. Ve sonuçda 4X4 yaptılar. Bu yazım yayınlandığında da 5X5 yapmaları kaçınılmaz olmuştur.
GELELİM FENERBAHÇE’me…
Hani şimdilerde bir BAŞKANLIK kaosu yaşıyoruz ya… Hani EVET Mİ? HAYIR MI? Diyeceğiz ya…Hani DİKTATÖRLÜK diyoruz ya….
Bakın referandum sonuçlarından sonra, HAYIR diyenlerin büyük bir çoğunluğu FENERBAHÇE taraftarı olacaktır. AKP düşmanlığı mı? HAYIR tabii ki..
Biz tecrübeliyiz de ondan. Başımıza ne geleceğini tahmin edebiliyoruz da ondan.
Bakın bizde her şey AZİZ YILDIRIM’ı BİR oy farkla başkan seçtiğimizde başladı..
Dile kolay tam 19 YIL geçmiş.
Önce statlar…Tesisler yapıldı. Aynı şimdinin oto yolları, tüp geçitleri, köprüleri gibi.
Araya da bir iki şampiyonluk katıldı…Aynı bir zamanlar, ONE MINUTE dendiği zaman gibi.. AB’ye posta konulduğu zaman gibi….İslam dünyasının liderliği gibi.
Sonra nur topu gibi sportif bir DİKTATÖRÜMÜZ oluverdi. Nasıl şimdi biz şikayet ediyorsak, unutuyoruz ki 19 yıl önce hazreti biz seçmiştik.
Hakan Kutlualp’i..Nihat Özdemir’i…Abdullah Kiğılı’yı..Son zamanlarda halefim dediği ALİ KOÇ’u bile kah yıldırdı, kah sattı.. Şimdinin, Bülent Arınç’ları, Abdullah Gül’leri..Zamanın Abdüllatif Şener’leri gibi…
Aykut Kocaman , şike sürecinde liderlik yaptı..Takımı topladı..Yetmedi şampiyon yaptı…Yolunu ayırdı..
Ersun Yanal geldiği sene BEŞ hafta önceden şampiyonluğunu ilan etti; kovuldu.
Zico , Avrupada çeyrek final oynattı, kovuldu…
İsmail Kartal bile Advocaat’tan başarılı idi, o bile kovuldu..
Çünkü bir tek bizim DİKTATÖR haklı idi.
Hagi geldi-gitti..Galatasaray’da hala baş üstünde…
Bizde ALEX’in heykeli dikildi adam kovuldu…Niye DİKTATÖR’den daha ön plandaydı çünkü.
Taraftarlara yaptıklarını (yani halka) anlatmaya gerek yok. Tribünlerin hali ortada. Onda bile bizimki haklı, pasolig haksız. Altı puanı silinmiş Eskişehir bile full tribünlere oynarken. Sanki orada pasolig yok!
SONUÇ
Her şeye rağmen ben-biz FENERBAHÇE’liyiz. Bu takım hepimizin. Aynı bu vatanın hepimin olduğu gibi.
Geçmekte var, geçilmekte var diyen bir sportif AYDIN bir taraftara sahibiz.
DİKTATÖR , en son mayıs ayında istifa edeceğim deyip, kulüp içi demokrasi kararı almış idi. Şimdi onu bekliyoruz. Pek ihtimal vermiyorum gerçi ama, umut fukaranın ekmeğidir misali.
O gidince yapılması gerekenleri düşündüm.
Öncelikle hemen, eğer gönderilecekse hemen şimdi Advocaat’ın görevine son verilmeli.
Yerine 13 haftalığına YILMAZ VURAL getirilmeli. En azından hocaya bir şans verilmiş olur. Çünkü taraftarın bundan daha kaderine razı olduğu bir sezon olmaz.
Bütün etkin Avrupa’lı menajerler ile masaya oturulur. Fernandao,Van Persi,Volkan Şen, Ozan Tufan, Van Der Viel, Emenike, Hasan Ali, İsmail Köybaşı, Souza,Neustander ,Şener hatta Volkan Demirel satılır. Gelmesi olası ücretler hesaplanır.
Memnun kalınırsa Yılmaz hoca ile devam edilir, olmazsa nasıl bir hoca gerekli tesbit edilip alınır. Onun sistemine göre ve ona kendi takımını kurma yetkisi verilir. Pahalı transfer yapılmaz. Çoğunluğu satın alma opsiyonlu kiralama ile yapılır. Yani önce denenir sonra kontrat yapılır.
Neticede yeni bir takım kurulur.
Yeni takım yeni heyecan demektir.
Diktatörde gerçekten demokrasiye geçecekse, ilk başkan ALİ KOÇ olur.
Gelelim alt yapıya.. Bu işler eski topçularla olmaz.
Ajax,LA Mansia (Barcelona) gibi bir alt yapı kurur, yerine de gençliğini kaybetmiş ama, futbola değer veren popüler bir yabancı hoca getirilir.
Özellikle Alman’lardan kurulu bir alt yapı scoud ekibi Avrupa’da kurulur. Yeni jenerasyon taraması yapılır.
Ama demokrasiye geçemezsen, bu Diktatör’den kurtulamadık demektir.
O zamanda çaresizce, dördüncülüklere, beşinciliklere alışmaya başlamalıyız derim.