Şu anda yürürlükte olan icra ve iflas kanunu ve uygulamaları ile ilgili gerçekten ciddi sorunlar bulunmakta ve bu sorunlar katlanarak devam etmektedir. Gerçek şu ki gerçekten alacaklı olan işletme sahipleri, art niyetli kişiler tarafından yıllarca alacaklarını alamayacak duruma getirilmekte ve yine gerçekten borcunu ödemek isteyen borçlu ise borcunu ödemeyecek duruma gelerek her şeyini kaybetmektedir. Toplumumuzun milli ve manevi değerleri bu kanun yüzünden hızla erimektedir.

Üretemeyen insan devletin üzerine yük olarak kalmakta ve yeşil karta muhtaç hale gelmektedir. Üretemeyen işyerinden dolayı daha önce devletin elde ettiği vergi ve istihdam ise yok olmaktadır. Bu iş yerinde çalışan insanlar yeni bir iş koluna veya iş sahasına yönelmekte çalışamadığı sürece sosyal ve beşeri ihtiyaçlarının karşılanması konusunda devlete başvurmaktadır. Bu işlemlerden dolayı sadece avukatlar ve yed-i emin depoları karlı çıkmaktadır. Diğer taraftan tüm millet ve Devlet zarar etmektedir.

Maddi zararların telafisi belki daha çok çalışma ile mümkün olabilir ama manevi zararların telafisi mümkün olmamaktadır. İntiharlar, cinayetler, yetim veya öksüz kalan çocuklar artmakta ve toplum ahlakında söz vermek veya kefil olmak gibi manevi değerler yok olmaktadır.

Ülkemizde yaşanan ekonomik krizlerden sonra önce aile içi şiddet ve geçimsizlik başlıyor daha sonra bunun bir çıkmaz olduğu kanaati kesinleşince birçok insanımız intihar girişiminde bulunuyor. Bunların kimisi ölümle sonuçlanıyor, kimisi ise psikolojik sorunlu bir enkaz bırakıyor. Akabinde sadece intihar eden veya girişimde bulunan değil bu kişinin birinci derece yakınlarının tamamının ruh sağlığı etkileniyor.

Aile kurumu zarar görüyor, boşanmalar artıyor ve çocuklar ıslahevlerine kadınlarımız sığınma evlerine düşüyor. Birde ekonomik sıkıntılar yaşayan insanımız pozitif düşünmekten uzaklaşıyor ve çevresi ile gergin ilişkiler içerisinde yaşamaya başlıyor. Bu da toplumdaki iç barışa olumsuz etki yapıyor.

Maddi zararlara gelince: kişi veya kurum olarak üretimde kullanılan tüm makina ve teçhizat birden bire haciz işlemleri nedeni ile kilitleniyor ve üretemez hale geliyor.

Gayrimenkuller ve araçlar yok pahasına satışa arz ediliyor. Bu aynı zamanda milli servetin çöpe atılması anlamına geliyor. Bir icra işlemine maruz kalan fabrika, tersane vs. yıllarca kapısına kilit vurulmuş halde bekliyor ve çürüyor. Ne alacaklı alacağını tahsil edebilmiş oluyor ne de borçlu borcunu ödeyebilmiş oluyor. Sadece milli servetimiz erimiş oluyor.

Ticaret, tatlı iş kardeşim. Parayı veren malı alamayacağını biliyor. Parayı alan da malı veremeyeceğini biliyor. Ama ne var ki, bir ümit işte. Aziz Nesin

Bu yazı üçlemesinde tecrübe, yönlendirme ve fikirleri için Sn. Ali Altuntaş ‘a içten teşekkür ederim.