Devamlılık, süreklilik ve sürdürebilirlik hayatın her alanında önemli kavramlardır. Eğer konu yönetim ise bu kavramlar olmazsa olmazdır. Devlet geleneği, devletin devamlılığı, devletin bekası gibi kavramlar ve bu yönde söylenen sözlerin altında insanların gelip geçici olduğu ve sistemlerin ise daima kalıcı olduğu vurgusu vardır. Üstelik iyi, güzel, sağlam sistemler devamlı sürekli ve sürdürülebilir olanlardır.

Geleneğin sürekliliği, sistemin devamlılığı le ilgili bir sürü güzel süslü cümlelerimiz atasözlerimiz olmasına rağmen sanırım en az becerebildiğimiz şey devamlılık, süreklilik ve sürdürülebilirlik. En azında son 25-30 yıldır benim gözlemlediğim hemen hiç bir zaman özellikle yönetimde devamlılığı, sürekli ve sürdürülebilirliği sağlayamadığımızdır.

Neredeyse hiçbir yerel yönetici özellikle seçilmiş yöneticiler kendilerinde önceki doğru, iyi güzel şeyleri -projeleri bile devam ettirmeyip göz ardı etmişlerdir. Her yeni gelen kendinsen önceki selefinin yaptıklarını yok sayıp iyi olanları devam ettirmek yerine sanki yapılan her şey kötüymüş gibi sil baştan projeler yapıp, yeni projelere başlaması artık yeni ve kanıksanmış bir gelenek haline dönüşmeye başlamıştır. Halbuki bir çok projenin hayata geçirilmesi ve verimli olarak iletilmesi en az 5 – 10 gibi bir süre gerektirmektedir. Dolayısı ile birçok proje daha doğum aşamasında ya da bebekken öldürülür ve yapılan onca yatırım heba olur. Çocukluğumda atılmış ama devam etmemiş fabrika temellerini çok görmüştüm, yine Yalova özelinde bir sürü doğru – yanlış yatırımların heba olmuş işlerin olduğunu söyleyebilirim.

Yönetenler yönettikleri şehirleri ya da birimleri yapboz tahtası gibi görüp bir de büyük iler başarım en popüler olma niyeti ile her şeyin sil baştan kendi hayallerine göre yapılmasını bir hak olarak görüyorlar. Özellikle iktidar olan yöneticiler kendilerini tek hak ve söz sahibi olarak görüp aldıkları kararların tam doğru olduğunu herkese baskılayarak istediklerini yapıyorlar. Halbuki seçilmiş olup iktidar olanlar kadar seçilmiş olup muhalefet olanların da bu şehir -ülke üzerinde söz hakları vardır. Gerçek şu ki yönetime seçilenler çok az bir oy farkı ile seçiliyor muhalefet olarak kalanlar da çok az bir oy farkı ile muhalefette kalıyorlar. Dolayısı ile yönetimde iktidarın söz hakkı kadar muhalefetinde söz hakkı vardır. Bu sebeple meclisler var bu sebeple birçok karar önce meclislerde görüşülüp değerlendiriliyor.

Keşke kitaplardaki güzel sözler gibi olsa ve seçilmişler gerçekten hak ettikleri, liyakat sahibi oldukları için seçilmiş olsalar da bizi en güzel biçimde temsil edip yönetseler. Keşke bir gün şehrin birkaç farklı partiden seçilmiş vekilleri başkanları el ele verip Yalova için güzel bir proje için bir araya gelip birlikte çalışsalar. Ne acıdır ki ben yıllardır Yalova’nın farklı partilerden seçilmiş vekillerini bir arada Yalova için bir proje adına mecliste Ankara da bir arada çalışıp didindiğini görmedim, hatta fotoğraf karesinde slogan olarak bile Yalova için çalışacağız mottosunu bile söylediklerini görmedim. Nedendir bilmem aynı şehirden farklı partilerden seçilenler asla bir proje için bir araya gelip çalışmıyorlar. Sanki düşman kardeşler gibi davranıp Yalova için yapılacak iyi projelere birlikte sırt verip problemlere göğüs germiyorlar. Sonuçta her yeni gelen kendinden öncekinin çok kötü yönettiğini söyleyerek yeni projelere sil baştan başlıyor ve bir sürü kaynak heba olup gidiyor.

Bilinmesi gereken şu ki muhalefet kötü bir şey değildir. Ayrıca yine iktidar olanların bilmesi gerekli ki yapmaya karar verdikleri projelerin iyisini kötüsünü sormak, ya da eleştirmek temel insani bir haktır. Size her eleştireni kötülemek her muhalefet edeni karalamak yok saymak ise çok basit bir davranıştır. Soru sormak, cevap istemek herkesin hakkıdır. Her soru soran tü kaka demekle işler yoluna girmez.

Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez. Alparslan Türkeş