Güncel

Doğu Türkistan’daki zulme tepki gösterdiler

Yapılan açıklamada; “Maalesef İslam Alemi son yüz yıldır zulümlerle ezilmekte, gönül coğrafyamız üzerinden kan ve gözyaşı eksik olmamaktadır.

Irkçı emperyalistler ve siyonistler bütün insanlığa ve bilhassa İslam alemine vahşet saçmakta, mazlum coğrafyalara korkunç eziyetleri reva görmektedirler.

Bütün bunlar olurken tüm dünya kör, sağır ve dilsiz bir şekilde olayları görmüyor, duymuyor ve kesinlikle olaylarla ilgili konuşmuyor.

Dünya’yı kocaman bir korku imparatorluğu haline getiren zalimler istediklerini yapmakta ancak hesap vermemektedirler.

Zulümler silsilesinin halkası maalesef son günlerde Doğu Türkistan'da yaşanmaktadır.

Yıllardan beri bölgede yaşayan Uygur Türklerine yönelik baskılar her geçen gün artmakta, bölge halkına tüm dünyanın gözü önünde açıkça zulmedilmekte ve sistematik bir asimilasyon politikası tatbik edilmektedir.

“Her eve bir Çinli erkek zorunluluğu”

Doğu Türkistan'ın soydaş, dindaş ve kardeş halkının hukuki teamüllere aykırı gerekçelerle Çin cezaevlerinde insanlık dışı şartlarda alıkonulduğu, sağlık başta olmak üzere hiçbir temel insani gerekliliği yerine getirilmediği bu kamplarda Çin’e sadık birer köle olmaya zorlandıkları, kamuoyumuzun vicdanını zedeleyen bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.

Zalim Çin yönetimi, her eve bir Çinli erkek zorunluluğuyla insanlık onurunu çiğneyip, Müslüman Uygur halkının haysiyetini ayaklar altına almaktadır.

Bunun dışında çağdışı köle düzeni ile hiçbir sosyal statü verilmeyen Uygur türkleri tamamen benlikleri çiğnenmiş bir yaşantı sürmektedir. Çin devleti, Doğu Türkistan'da kadın, çocuk, yaşlı demeden insanlık dışı birçok eziyet gerçekleştirmektedir.

“Hotan kentindeki Bayram Camisi yıkılmıştır”

Türk kızları, çinlilerle evlenmeye zorlanmakta, çocuklar çinlileştirilmek için ailelerinden zorla alınarak kamplarda eğitime tabi tutulmaktadırlar.

Uygur ve kazak âlimler, edipler ve sanatçılar akıl almaz işkencelere maruz kalmakta, Çin zindanlarında şehit edilmektedirler. Bir diğer zulüm noktasında asimetrik kültürel yıkım politikası olarak karşımıza çıkmaktadır.

Doğu Türkistan’da, Türk İslam eserlerinin bir bir yok edildiğini üzülerek müşaade etmekteyiz.

Uydu fotoğraflarıyla ortaya çıkan belgelerde görüldüğü üzere Hotan kentindeki bayram camisi yıkılmıştır. Bağımsız kaynaklara göre Çin sadece ve sadece 1997'den bu yana Doğu Türkistan da 1.200'ün üzerinde camiyi ibadete kapatmıştır. Ayrıca yüzlerce Küçük Mescid’in de kapısına kilit vurmuştur.

Görünen odur ki, çinin Müslümanlara yönelik resmi politikası, İslamı silmeyi ve İslamiyete bağlılığı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.

Bütün bunlar olurken tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de hükümetimizden tek bir tepki görememek, tek bir açıklama görememek bizleri derin bir üzüntüye sevk etmektedir.

Zulüm her kimden gelirse gelsin karşısında olmak bizim şiarımız olması gerekirken, devlet yetkililerimiz nezdinde doyurucu tek bir açıklamanın yapılmaması tarihimize ve İnancımıza aykırı bir durumdur.

Geçtiğimiz aylarda çinin Doğu Türkistan Uygurları toplama kampında tuttuğu ve eziyet ettiği iddiasıyla Avustralya, Yeni Zelenda, Kanada, Japonya, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerin de arasında bulunduğu toplam 22 ülke büyükelçisi tarafından ortak bir mektup hazırlandı.

Maalesef hazırlanan mektupta Türkiye’nin imzası yer almamaktadır.

Bu vesile ile kamuoyu vicdanının ortak taleplerinin yetkili makamlarımız tarafından dikkate alınmasını talep ediyor ve bir an evvel gerekli adımların atılması için kendilerini sorumluluk almaya davet ediyoruz.

Bu hazin ahval içerisinde 50 yıllık şanlı mazisinde mazlumun dostu, zalimin hasmı olmayı şiar edinmiş milli görüş gençliği olarak açıkça belirtiyoruz ki insanlık için, mazlumlar için, zalimlere karşı biz varız.

İşte yıllardan beri bunun için D-8 İslam Birliği diyoruz, D-60 diyoruz. Güçlü Türkiye diyoruz, Yeniden Büyük Türkiye diyoruz, Türkiye'nin öncülüğünde aynen şanlı tarihimizde olduğu gibi bütün İslam aleminin, bütün ezilenlerin bir araya toplanması gerekmektedir.

Duamız, temennimiz, o dur ki; En kısa zamanda Türkiye’nin öncülüğünde, tüm İslam aleminin ve tüm ezilen ülkelerin bir araya gelmesi ve tüm bu zulümlerin fiilen son bulmasıdır.