Arslan; ‘’Basın Kartı Komisyonu vakit geçmeden toplanmalıdır’’

 ‘’Basın mensubu, kendinden kaynaklanmayan nedenlerle karta erişememişse, bu süreler basın kartı var hükmü sayılmalıdır’’ Şeklinde açıklamasına başlayan Arslan; ‘’Edinebildiğimiz bilgilere göre Basın Kartı Komisyonu görev süresi bitmiş. Yeni komisyonun ataması yapılmamıştır.

Maalesef Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurulu Hükümet Kanadı Temsilcileri de bir yıla yakın süre atanmamış ve resmi ilan fiyat tarifesinde bu nedenle gecikme yaşanmıştı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişten sonra bir yıldan fazla toplanmayan komisyon ve son bir yılda 10 aydan fazladır toplanmayan komisyon nedeni ile bekleme süresi dolduğu halde kart alamayan basın mensuplarının bu süreler içinde hak ettikleri dönem için basın kartı hamili sayılmaları ve fiili hizmet indiriminden yararlanmaları sağlanmalıdır.

Arslan, ‘’Basın mensupları Yeşil Pasaport almalıdır’’

Basın-yayın faaliyetleri Anayasa’da da karşılığını bulduğu şekilde bir kamu hizmet alanıdır. Gazeteciler kamu hizmeti ifa etmekte, kamu yararına çalışmaktadır. Yurtdışı seyahatlerinde İletişim Başkanlığı’nın onayı ile verilmekte olan Gri Pasaport hakkı olumlu olmakla birlikte, sınırlı süre ve sübjektif değerlendirmelere tabidir. Bunun yerine, tıpkı kamudaki derecelendirmede olduğu ya da ihracatçılara tanınan hak gibi yeşil pasaport taşıma imkanının tanınması hakkaniyete uygun olacaktır. Basında çalışma sürelerine göre gri ve sonrasında yeşil pasaport alınabilmesine ilişkin düzenleme gerçekleştirilmelidir.

Arslan, ‘’Basın kartları kimlik yerine geçmelidir’’

Basın kartlarının bankacılık sistemi dahil olmak üzere pasaport gibi resmi kimlik belgesi olarak kabulü sağlanmalıdır.

Arslan, ‘’Fiili Hizmet indiriminden yararlanma için basın kartı şartı kaldırılmalıdır’’

14/02/2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ‘fiili hizmet süresi zammı’ ile ilgili düzenleme getiren ve basın çalışanlarını ilgilendiren 40'ıncı maddesine 2013 yılında yapılan değişiklikle eklenen 16 numaralı bendi iptal edilmiştir. İptal edilen bende göre Fiili Hizmet Süresi zammından sadece basın kartı sahibi olmak suretiyle fiilen görev yapan basın çalışanları faydalanmaktadır. Ancak, basın sektöründe basın kartı sahibi olmadan görev yapan birçok basın çalışanı da bulunmaktadır. İptal gerekçesinde, bu bendin basın kartı sahibi olmayan gazetecilerin Anayasa ile güvence altına alınmış olan sosyal güvenlik hakkına sınırlama getirdiği ve temel haklar arasında yer alan sosyal güvenlik hakkının ancak kanunla sınırlanabileceği belirtilmiş olup, bundan dolayı, basın kartı verilme şartlarının kanunla belirlenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararına karşın yapılan yeni kanunda da basın kartı sahibi olma şartı getirilmiştir.

Aşağıda detayları ile inceleneceği üzere basın kartına ulaşımın önünde pek çok sübjektif engel bulunmaktadır. Bu nedenle basın kartı hakkına sahip olduğu halde ulaşamayan basın mensupları bulunmaktadır. Sonuç olarak basın sigortalı olmak, fiilen gazetecilik mesleği ile iştigal ediyor olmak fiili hizmet indiriminden faydalanmada esas olmalıdır.

Arslan, ‘’Basın kartları tüm Türkiye’de toplu taşıma araçlarında geçerli hale getirilmelidir’’

Basın mensuplarının belediye belediye, kurum kurum dolaşmasının önüne geçilmelidir. Kart üzerindeki çiplere tüm kurumlar için gerekli yükleme yapılmalıdır.

Okuma yazma öğrendiler, şimdi bilgisayar kursu istiyorlar Okuma yazma öğrendiler, şimdi bilgisayar kursu istiyorlar

Arslan, ‘’Basın kartı için müracaat etmeyen meslektaşlarımız vakit geçirmeden başvuru yapmalıdır’’

Aşağıda resmi ilan almayan gazete ve dergilerde istihdam edilen meslektaşlarımızın sayısına ilişkin bilgiler yer almaktadır. Öte yandan resmi ilan ve reklam alan gazetelerde 2021 yılı itibari ile çalışan fikir işçilerine bakarsak şöyle bir durum karşımıza çıkmaktadır; 6 bin 969 fikir işçisinden basın kartına sahip olanlar 3 bin 260, bekleme süresindekiler dahil olmak üzere basın kartı olmayanların sayısı ise daha fazla ve 3 bin 709’dur. Defalarca vurguladığımız ve bu çalışma çerçevesinde vurgulamaya devam ettiğimiz üzere erken emeklilikten yararlanabilmek için basın kartı sahibi olmak şarttır. Bu durumda basın kartı için meslektaşlarımız vakit kaybetmeden başvuru yapmalıdır.

Arslan, ‘’Basın kartları yönetmeliğindeki aksaklıklar giderilmelidir’’ 

13 Aralık 2018’de yürürlüğe konulan ve 20 Mayıs 2021 tarihinde bazı maddeleri değişen Basın Kartları Yönetmeliği’ne ilişkin görüşlerimizdir.

Arslan, ‘’Kişi basın mensubu olabiliyorsa kart da alabilmelidir’’  

Basın kartı alabilmek için yönetmelik gereği (Yönetmelik madde 6- b) en az lise mezunu olmak gerekmektedir. Erken emeklilik basın kartı sahibi olma şartına bağlanmamış olsa idi bu sınırlama bir şekilde mazur görülebilirdi. Ne var ki bu durumda bir eşitsizlik ortaya çıkmaktadır.

2019 yılı itibari ile TÜİK verilerine göre resmi ilan alan almayan gazete ve dergilerde çalışan sayısı 42 bin 255 iken bu rakam 2020’de yaklaşık 10 bin kişi azalarak 32 bin 602 olmuştur. Bunun yayın bölümünde olan kısmı 28 bin 229’dur. Lise altı mezunu olanlar ise bin 995’tir. Görüleceği üzere ilkokul mezunu olanların sayısı oldukça azdır. Önümüzdeki yıllarda bu sayı daha da aşağı düşecektir. Bu az sayıdaki basın mensubunun basın kartına ulaşımı ve dolayısı ile erken emeklilik hakkından yararlanmasının önündeki engel kaldırılmalıdır. Aksi halde bir hakkı zayi olmaktadır.

Arslan, ‘’Gecekondu yayınlar için Basın Savcıları takibat yapmalıdır’’

Mevkute beyannamesinde belirtilen aralıklarda yayın yapılması (Yönetmelik madde 7- d) basın kartı verilebilecek gazete ve dergiler için aranan şartlar arasında yer almaktadır. Bu husus yazılı basının en önemli sıkıntıları arasında yer almaktadır. Resmi ilan ve reklam alan gazete ve dergiler BİK mevzuatı çerçevesinde denetlenirken, seçim ve başkaca dönemlerde mevkute beyannamesinde belirtilen aralıklara uymadan yayın yapan deyim yerinde ise merdiven altı yayınlar sektörde hak kaybı ve tehdit-şantaj yolu ile itibar erozyonuna da yol açmaktadır. Bu hüküm çerçevesinde takip İletişim Başkanlığı’nca yapılmakla beraber, Cumhuriyet Basın Savcılarınca da beyannamede belirtilen aralıklarla yayın yapılması hususu takip edilmeli, beyanname hilafına durumlar için yayınların murakabesi sağlanmalıdır.

Arslan, ‘’BİK mevzuatı ile eşgüdüm sağlanmalıdır’’

Yüzölçümü 1.50 metrekarenin üzerinde olanlar (Yönetmelik  madde 7- f ) ve devamında sayılanlara yayın yeri dışında basılabilme imkanı tanımaktadır. BİK mevzuatında buna ilaveten 800 ve üzeri tiraja sahip olanlara da aynı imkânı tanımaktadır. BİK mevzuatı ile Basın Kartları Yönetmeliği arasındaki bu ve benzeri uyumsuzluklar taranarak giderilmelidir.

Arslan, ‘’İletişim Başkanlığı gazeteleri ücretsiz istememelidir’’

Gazetelerin birer nüshasını İletişim Başkanlığı birimlerine iletmesine dair hüküm (Yönetmelik madde 7-g) kaldırılarak ilgili birimlerin gazeteleri bayiden edinmesi yoluna gidilmelidir. Ayrıca aynı hüküm gereği elektronik ortamda iletilen yayınların gazeteler satışa çıkmadan yayına verilmesi uygulamasından da vazgeçilmelidir. Bu durum zaten tiraj sorunları ile boğuşan gazeteler aleyhine işlemektedir. Öte yandan haber ve fotoğraf ajansları için de ürünlerinin Başkanlığa iletilmesi şartının (Yönetmelik madde 8-b) işletilip işletilmediği, gazetelerdeki gibi Başkanlıkça ücret ödenip ödenmediği de tarafımızca merak edilmektedir.

Arslan, ‘’BİK çalışanlarına basın kartı verilmelidir’’

Basın kartı verilebilecek kamu görevlilerini düzenleyen hükümde BİK’te hangi kişilere kart verileceği sayılmıştır (Yönetmelik madde 14- d). BİK personelinin çoğunluğu iletişim fakültesi mezunlarından oluşmakta, özellikle ilan ve kontrol hizmetleri ile ilgili görevlilerin tamamı basın mensuplarının taşıdıkları özellikleri taşımaktadır. Bu nedenle BİK’te memur olarak çalışanların tamamına basın kartı verilmelidir.

Arslan, ‘’Düzeltilebilecek konularda hak kaybının engellenmesi sağlanmalı, basın kartı müracaat ve değerlendirme süreçleri takvime bağlanmalıdır’’

Basın Kartı Yönetmeliği’nin, başvuru (Yönetmelik madde 16), bekleme süresi (Yönetmelik madde 17), ilk inceleme ve bilgi isteme (Yönetmelik madde 18) bölümlerinde esasa müteallik konular ile şekli konular birbirine eş sayılmış ve sonuçta fikir işçisinin aleyhine olacak neticelere varılmıştır. Örneğin kazara sigorta numaranızın bir rakamını yanlış girerseniz tüm süreç başa dönebilmektedir. Oysa ki fikir işçisinin kayıtlarından bu durumun doğruluğunu kontrol mümkündür. Ayrıca sizi böylesi konularda uyaracak bir mekanizma da bulunmamaktadır. İnceleme ve değerlendirme aşamaları sübjektif bir süreç halinde işlemektedir. Kurumun bu konuda bağlı olduğu bir takvim söz konusu değildir.

Gerek belirtilen maddelerde gerekse kart aldıktan sonraki unvan değişikliği veya işten ayrılma (Yönetmelik madde 26), işyeri değişikliği (Yönetmelik madde 28) vd. süreçlerde esas ile tali konularda-maddi hatalar bölümleri ayrılarak teczi de ona göre sınırlandırılmalıdır. Zira kart olmaması demek özlük haklarından kayba uğramak demektir.

Arslan, ‘’Basın Kartları Komisyonun yapısı, hayatın doğal akışına uygun hale getirilmeli, üyeler seçimle belirlenmelidir’’

Basın Kartı Komisyon yapısı, nerede ise hiçbir kesimin beklentisini karşılamayacak durumdadır.

Konu o kadar alelacele ele alınmıştır ki komisyonun oluşumunu düzenleyen maddede (Yönetmelik madde 19-5) ‘Üyelerin görev süresince temsil ettikleri kuruluşların üye sayılarında meydana gelebilecek değişiklikler dikkate alınmaz’ hükmü unutulmuştur. Zira bir önceki yönetmelikte komisyon mensupları göreve gelirken, ‘en fazla üyeye sahip gazeteci derneği, sendikası’ gibi şartlar bulunmakta idi. Danıştay’ın birçok hükmünün yürütülmesini durdurduğu yönetmelikte ise tamamen ‘Başkan’ın takdir yetkisi öne çıkmıştır. Örneğin iletişim fakülteleri dekanları ya da basın kartı sahibi fikir işçisi gibi ilginç ikilemler kurulmuştur.

Sonuç olarak; Basın Kartı Komisyonu sektör ile kurum arasında köprü görevi icra edecek ise yapısı sektörü temsil edecek tarzda yeniden ele alınmalıdır. Başkan/Başkanlığa gerek komisyon gerekse kartlarla ilgili verilen nerede ise sınırsız ve ucu açık yetkiler konusu da demokratik teamüller çerçevesinde düzenlenmelidir.

Öte yandan aylarca atanmayan/toplanmayan komisyonlar nedeni ile hak kayıplarına geniş şekilde vurgu yapmıştık. Komisyon yapısı yeniden belirlendikten sonra 2 aylık düzenli toplantı şartı da karara bağlanmalıdır. Böylece karta erişim süreci daha kısalacaktır.

Arslan, ‘’Kartların ulaşımı takvime bağlanmalıdır’’

Yukarıda basın kartına ilişkin iş ve işlemlerin sürelere bağlanması hususu izah edilmişti. Aynı durum kartların hak sahiplerine ulaştırılması (Yönetmelik madde 21) konusu da takvime bağlanmalıdır. Yeni kartlarla birlikte, yıpranma, kayıp vb. nedenle değişen kartlar için de aynı hüküm getirilmelidir.

Arslan, ‘’Gazetecinin fikir işçisi iken yayın kuruluş sahibi ya da tersi göz önünde olabileceği, göz önünde bulundurulmalıdır’’

Basın Kartları Yönetmeliği’nin ruhu ve dili fikir işçisinin daima fikir işçisi olacağı yayın sahibinin de hep yayın sahibi olacağı mantığı üzerine kuruludur (Yönetmelik madde 22) . Oysa ki her iki blokta geçişler yaşanabilmektedir. Yönetmelik de hayatın doğal akışına uygun gelecek şekilde bu geçişleri bekleme süresi, sürekli kart şartları açısından göz önünde bulundurmalıdır.

Arslan, ‘’Yayın Kuruluşlarına ‘Basın Trafik Kartı’ verilmelidir’’

Basın trafik kartları (Yönetmelik madde 37) basın kartı sahiplerine verilmektedir. Habere ulaşım ve görevlerin yerine getirilmesinde hız ve kolaylık sağlanmasını amaçlayan bu uygulama gayet yerindedir. Ancak basın-yayın kuruluşlarının hizmet araçları gün içinde haber ve diğer kurum hizmetleri için kullanılmakta söz konusu araçlar için basın trafik kartı elzem hale gelmektedir. Yayın kuruluşlarının niteliği ve kuruluş adına kayıtlı araçlardan haber amaçlı olanlar olmak kaydı ile belli sayıda basın trafik kartı verilebilmelidir.

Arslan, ‘’Kart Kontenjanı fikir işçilerinin hak kaybına yol açmamalıdır’’

Yayın kuruluşlarının nitelikleri, tiraj ve yüzölçümlerine göre kontenjana sahip olmaları fikir işçileri açısından olumsuzluk anlamına gelmektedir. Şöyle ki; mevcut düzenlemeye göre erken emeklilik için basın kartı şartı olması nedeni ile fikir işçisi olmakla beraber yayın kuruluşunun kontenjan yetersizliği nedeni ile basın kartı alamayan meslektaşlarımız eşitsizlikle karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir.’’ Şeklinde oldu.