Kurt, ‘’Hayat pahalılığı, yoksullaştırdı’’

Hayat pahalılığının ‘dayanılması güç’ boyutlara ulaştığı, insanların lüks yaşamayı geçtim, temel ihtiyaç gıdalarını almakta dahi zorlandıkları, market ve pazar artıklarıyla beslendikleri, ucuz ekmek kuyruğuna girdikleri ‘yoksul’ Türkiye…

Çocuklarına istediklerini alamayan anne ve babaların, siftahsız kapatan esnafların, her an kapının önüne koyulma kaygısıyla çalışan işçilerin, asgari ücretin altında maaşla geçinen emeklilerin, geleceğe karamsar bakan gençlerin ülkesi Türkiye…

Nitelikli insanların bavulunu alıp terk ettikleri, Adalet Tanrıçası Themis’in gözlerinin açık, terazinin bozuk olduğu, Kaftancıoğlu’nun ve bir dünya insanın suçsuz yere cezalandırıldığı, kimi sanatçıların konser veremediği, devleti yönetenlerin halktan giderek uzaklaştığı, kapkara günlerden geçen Türkiye…

Nasıl ki, Nazım Hikmet’in ‘alnımın çizgilerindesin’ dediği memleketimiz iyi yönetilmiyor ise aynı şekilde ilçemiz de iyi yönetilmiyor.

Kurt, ‘’Tatlı Su Kurnazları, Neredesiniz?’’

Yoğun bakıma alınmış, oksijen sıkıntısı yaşayan ve durumu giderek ağırlaşan bir hasta gibi Çınarcık Belediyesi…

Çağdaş idarecilik, planlama, vizyon, ileri görüşlülük, sorun çözme kapasitesi, nitelikli ve eşit bir şekilde hizmet sunma gayreti…

Bunlar, üzülerek söylüyorum, belediyenin başında bulunan arkadaşta ve ekibinde bulunmuyor.

‘Dürüstlük’, süresiz izne çıkmış.

‘Disiplin’ desen, yüzünü gören cennetlik.

Ne kalite var, ne vasıf var, ne de kazanılmış bir ödül.

Gözlerimizi kamaştıran projeleri vaat eden, “Bu projelerin altında Sayın Cumhurbaşkanı’mızın imzası var.” diyerek vatandaşı yanıltan ‘tatlı su kurnazları’…

Neredesiniz?

Seçim meydanlarında esip gürleyen, popülizm yapan, büyük büyük laflar eden siyasiler… Neredesiniz?

Bir araba dolusu yalan söylediğiniz, hayal sattığınız, ‘sukutuhayale’ uğrattığınız vatandaşların karşısına, hangi yüzle çıkacaksınız?

Merakımı mazur görün lütfen: Aynada kendinize baktığınızda, ne görüyorsunuz?

Geceleri uykularınız kaçmıyor mu hiç?

Sahi, vicdanlarınız sızım sızım sızlamıyor mu?

Kurt, ‘’Seçim Broşüründe Yer Verilen Vaatler Nerede?’’

Görev süresinin 5’te 3’ünü dolduran Çınarcık Belediye Başkanı Numan Soyer’in, seçim broşüründe yer verdiği, slayt ekranından boy boy gösterdiği; “Marina, Kültür Merkezi, Yeni İtfaiye ve Garaj Amirliği Binası, Küçük Sanayi Sitesi, Kent Oteli, Gençlik Spor Merkezi, Dere Islahları…” gibi master projeleri, geriye kalan görev süresi zarfında hayata geçiremeyeceğini öngörmek için ‘Einstein’ olmaya gerek var mı?

Kurt, ‘’Bu projeler gerçekleşti mi?’’

Master projeler dışında, onlarca da sosyal doku projesi vaat etmişti Soyer. Bu projeler gerçekleşti mi peki?

Yaşlılarımıza evlerinde bakım hizmeti veriliyor da, bizim mi haberimiz yok?

Yazlık Açık Hava Sineması faaliyete geçti de, biz mi film izlemeye gitmiyoruz? Modern balık satış noktası kuruldu da, biz mi yerini bilmediğimiz için başka yerlerden balık alıyoruz?

Mahalle toplantıları yapılıp mahalle sakinlerinin sorunları dinleniyor da, denizimizi gece gündüz temizleyen bir ‘deniz yüzeyi temizleme’ aracımız var da, üniversitede 17 proje hayata geçirildi de, biz mi görmedik, biz mi duymadık, biz mi bilmiyoruz?

Kurt ‘’Soyer, sadece bir ‘Engelsiz Plaj’ yaptı’’

“Numan Soyer hiçbir şey yapmadı.” desek, yalan söylemiş oluruz. Yaptı. Bir asansörü dahi olmayan, şu an kullanılamayan (sadece bir tabelası olan) bir ‘Engelsiz Plaj’ yaptı.

Son basın açıklamasında, Yeni Stat için, “2022’nin başında hizmete almayı hedefliyoruz” demişti.

2022’yi neredeyse yarılamış olmamıza rağmen, yapılmış bir ihale dışında kayda değer bir şey var mı ortada?

Kurt, ‘’Soyer’in Projeleri, Kelamdan ve Hayalden Öteye Geçmedi’’

Yine master projeler arasında yer alan, devlet destekli dolgu projesi de, yarım yamalak vaziyette öylece duruyor.

Projenin akıbeti ne olacak, ne zaman tamamlanacak, koskoca bir muamma…

‘Marina’ projesi ise, beklediğimiz üzere, kelamdan ve hayalden öteye geçmedi.

Zira imar planı, bu projenin yapılmasına engel teşkil ediyor. Bunu söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Bir ortaokul talebesine anlatsam, eminim daha çabuk kavrardı.

Kurt, ‘’Çınarcık Belediyesi ‘DEV’ Gibi Borç Batağında’’

Çınarcık Belediye Başkanı Numan Soyer’in, ekibiyle ‘dev’ projelerinin açılışlarını yaptığını görmeyi umarken; görebildiğimiz tek şey, ‘dev’ gibi bir borç oldu.

Çınarcık Belediyesi’nin borçları, benzin ve ayçiçek yağı fiyatları gibi, sürekli artış eğiliminde… Rakamlar sürekli tırmanışta…

60 milyon civarında borç ile devrettiğimiz Çınarcık Belediyesi’nin güncel borç rakamı, 100 milyonlarla ifade ediliyor.

Bizim devrettiğimiz; Yeşil Körfez Su Birliği, YAKAP ve Turizm Birliği gibi birliklere borcu olmayan Çınarcık Belediyesi, şimdilerde bu birliklere borçlu.

Numan Soyer’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Personel Limited Şirketi’nin ise, 15 milyona yakın borcu var.

Kurt, ‘’Soyer, Usule Aykırı İşe İmza atıyor’’

Soyer, buranın altını kalın çizgilerle çiziyorum, şirketten ‘borcu yoktur’ yazısı almadan şirket personellerine maaş ödemesi yaparak, usule aykırı bir işe imza atıyor. SGK’ya ve Maliye’ye olan borç gırtlağa dayanmış durumda.

Bizim tüm borcunu sıfırladığımız UEDAŞ’a, ancak küçük/sembolik ödemeler yapılabiliyor bugün.

Başkanı olduğu belediyenin ekonomisini alt üst eden, borçlarını tarihi seviyelere ulaştıran Numan Soyer’in gözleri, tıpkı Bakan Nebati’nin gözleri gibi ‘ışıl ışıl’ olmalı.

Bizim dönemimizde kurumlara ödemeler düzenli bir şekilde yapılıyordu. Yapılandırılan borçlar, aksatılmadan ödeniyordu.

Kurt, ‘’Belediye yönetmek, Matematik işidir’’

Belediye işi, biraz da hesap kitap işidir. Matematik işidir.

Bir belediye başkanıysan eğer, belediyenin bütçesini doğru yöneteceksin. Kaynak üreteceksin. Ayaklara pranga olan borç sorununa esaslı bir şekilde eğileceksin. Ekonomini düzeltemezsen, kendi öz kaynaklarınla proje gerçekleştiremezsin. Proje gerçekleştiremezsen, kent ‘cazibe merkezi’ olmaz. ‘Cazibe merkezi’ olmazsa, belediyenin geliri artmaz. Ne yaparsın? Proje gerçekleştirmek için borçlanırsın, bu kez ekonomin daha da kötüleşir. Ekonomin öyle kötüleşir ki, günlük rutin giderleri dahi karşılayamaz, personeline düzenli bir şekilde maaş ödeyemez olursun.

Kurt, ‘’İktisat ve Yerel Yönetimler Bölümleri Üzerine Tahsil Yapmış Biri Olarak Söylüyorum’’

Bütün bunları, sadece 5 yıllık belediye başkanlığı tecrübesi olan biri olarak değil, aynı zamanda ‘İktisat’ ve ‘Yerel Yönetimler’ bölümleri üzerine tahsil yapmış bir arkadaşınız olarak söylüyorum.

Mesela bizim dönemimizde ‘ek bütçe’, hamdolsun hiç başvurmadığımız, ihtiyaç duymadığımız bir şeydi. Ama bugün, ne yazık ki ihtiyaç duyuluyor.

Banka kredilerini zamanında ödeyememeleri nedeniyle belediyenin bankalardaki (bizim eserimiz olan) parlak sicilini bozmakla birlikte, ‘zam yaptık’ diyerek övündükleri personel maaşlarını da düzgün ödeyemiyorlar. Taksit taksit, sanki bakkala veresiye borcunu azar azar öder gibi, maaş ödüyorlar.

Kurt, ‘’Marifet, Yüksek Maaş Ödemek Değil, Düzenli Maaş ödemektir’’

Personelin bayram ikramiyesi alması ise, “gerçekti hayal oldu. Biz ikramiyeden vazgeçtik, Marina’dan vazgeçtik; İstanbul’da, bir tamircide, parası ödenmediği için rehin kalan arıtma pompasını kurtarıversinler, kâfidir.

Kurt, ‘’Çınarcık’ın Tarihinde, ‘Yönetim İstifa!’ Sesleri Bir İlktir’’

Çınarcık Belediyesi’ni doğru düzgün yönetemedikleri gibi, Çınarcık Belediyespor’u da doğru düzgün yönetemiyorlar.

İş öyle bir raddeye geldi ki, “Yönetim istifa!” sesleri yükselir oldu tribünden. Bu da Çınarcık’ın tarihinde bir ilktir.

Bunların zihniyetlerinde, ‘istifa’ diye bir müessese yoktur. Ama insanları istifaya zorlamak vardır. Sürmek vardır.

Kurt, ‘’Bir Belediye Çalışanının Yerinin Değiştirilmesinin, Mantıklı ve İnsaflı Bir İzahı Mümkün Müdür?’’

Numan Soyer, emrindeki bir müdürü, sırf hanımı şahsıma ait bir mobilya mağazasında çalışıyor diye Garaj’a sürdü. Garaj’dan da bir başka birime…

Söyler misiniz; bir müdürün, hanımının çalıştığı yer nedeniyle cezalandırılmasının, görev yerinin değiştirilmesinin mantıklı ve insaflı bir izahı mümkün müdür?

Bir belediye başkanı, müdürünün hanımının özel hayatı, nerede çalıştığı, niye ilgilendiriyor?

Belediye başkanının vazifesi; vatandaşa hizmet etmek mi, yoksa belediye personellerinin yakınlarının nerelerde çalışabileceklerini, nerelerde çalışamayacaklarını belirlemek mi?

Belediye personelinin yakınının, şahsıma ait bir işletmede çalışmasında beis var. Ama belediye personelinin, mesai saatlerinde, belediye başkanının kasap dükkanında çalışmasında beis yok öyle mi?

Kurt, ‘’Soyer, Ekmeğini Kazanma Derdinde Olan Masum İnsanlarla Alıp Veremediğin, nedir?

Müdürünün hanımı mağazamda çalışmasın. Kadınların kurduğu Hanımelleri Kooperatifi’ni belediye dükkanından çıkar. Sayın Başkan, nedir senin bu ekmeğini kazanma derdinde olan masum insanlarla alıp veremediğin?

‘İyi insan, halktan biri, esnaf dostu, doğruluk abidesi’ olan Numan Soyer!

Çöpe verip istifa etmelerine yol açtığın genç üniversiteli kızlarımızın ailelerinin kapısını çal bakalım.

Evlatları işsiz kalan, belki de şu zorlu kriz günlerinde sıkıntı çeken bu aileler; seni içeriye mi misafir edecekler, yoksa kapıyı suratına mı çarpacaklar?

Ne dersin?

Bir belediye başkanı, evi ile işletmesi arasındaki kısa mesafede yürüyünce, ‘halka inmiş’ oluyor…

Ne acayip değil mi?

Şahsımı, mitinglerinde ‘esnaftan uzak’ olarak prezante eden, belirli mekanlara gitmekle eleştiren zat; 3 yıldır kaç esnafa uğrayıp çayını içmiştir?

Mekan tercihlerinde yelpazeyi ne kadar geniş tutmuştur?

Kurt, ‘’Numan Soyer, niçin görevini yerine getirmiyor?’’

Vatandaşa SMS atıp 10 liralık su borcunu kapatmasını isteyenler, Koru Belediyesi’nden su borcunu tahsil etmek için kıllarını kıpırdatmıyorlar; ne acayip değil mi?

Belediye başkanının “Belediyenin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmek.” gibi bir görevi var. Bunu kanun söylüyor. (5393 Sayılı Belediye Kanunu/Madde 38/ ‘F’ bendi)

Numan Soyer, niçin görevini yerine getirmiyor? Kanunun emrettiklerini niçin yapmıyor? Hani kendisi, yetimin/öksüzün yanındaydı? Tahsil etmediği para, tüyü bitmemiş yetimin hakkı değil mi?

Bu arada Koru Belediyesi’nin, belediyemize olan borcunun küçük bir kısmına karşılık yaptığı sahil yolunda çökmeler meydana geldi. Borcunun yine küçük bir kısmına karşılık bu çökmeleri de onarır mı acaba Koru Belediyesi?

Kurt, ‘’İleride ‘Zimmet’ Suçlamayla Karşı Karşıya Kalacak’’

Soyer; yine kanunun ‘belediye bütçesinin en fazla yüzde 40’ı oranında personel çalıştırabilirsin’ demesine rağmen, bütçesinin yüzde 50’sinin üzerinde personel çalıştırmaktadır. Ve daha da (30 kadar) personel alımı yapacağı şeklinde tevatürler dolaşıyor ortalıkta.

İleride ‘zimmet’ gibi bir suçlamayla karşı karşıya kalacağını, kanuna uygun olmayan şekilde çalıştırılan personellerin tüm giderlerini kendi cebinden ödeyeceğini biliyor mu acaba? (5393 Sayılı Belediye Kanunu/Madde 49) Parası mı çok, yoksa ‘aklı başında’ bir akıl hocası mı yok bu arkadaşın?

Numan Soyer, başında bulunduğu kurumu kanunlara uygun şekilde değil, kafasına estiği şekilde yönetiyor. Bu yönetme tarzının, ileriki yıllarda ne gibi hukuki sonuçlar doğuracağını hep birlikte göreceğiz.

Kurt, ‘’Bu Konlarla alakalı hangi adımları attınız?’’

Meydandaki kanalizasyon terfi istasyonunu kaldıracağım” deyip CHP’li meclis üyelerinin de desteğiyle Belediye Meclisi’nden karar çıkartanlar, kararın çıktığı günden bu yana konuyla alakalı hangi adımları atmışlardır?

Müdürü, ‘yoğun çalışma temposunun yarattığı ruhsal ve fiziksel yorgunluk’ nedeniyle istifa eden, Çın. Bel. Tur. A.Ş’nin kurulduğu günden bu yana, Çınarcık Belediyesi’ne (maddi anlamda) ne gibi bir katkısı olmuştur?

Personel sayısı minimuma indirilen Arıtma Tesisi’nin hali ne olacak?

Pompası çalışmayan, makineleri yenilenmeyen, makinelerinin bakımları yapılmayan 10 yıllık tesis, göz göre göre çürümeye mi terk edilecek?

AK Parti İlçe Başkanı’nın ve AK Partili bir belediye meclis üyesinin dükkanlarının, onlarca metrekare kaldırıma taşmasını nasıl değerlendirmeli?

Herkesin riayet etmekle mükellef olduğu kaidelerden, ilçe başkanının ve meclis üyesinin muaf olması, ne kadar hakkaniyetli bir durumdur?

Şu işe bakar mısınız?

Bana ‘baskıcı’ diyenler, belediye personellerine SMS atıp onları tören alanlarına zorla getiriyor. ‘Gönüllülük esası’ yok, ‘mecburiyet’ var.

Peki ya, üniversiteden aldığı ciddi maaş yetmiyormuş gibi, bir de sınırlı bütçeye sahip Çınarcık Belediyesi’nden, oturduğu yerden maaş alan ‘muhterem’ danışmana?

Bir tarafta, işsiz ve üç kuruşa muhtaç yığınla insan, öte tarafta, hiçbir iş yapmadan haybeye maaş alan bir danışman…

Çınarcık’ı yönetenlerin yüreklerinde, bir saç teli kadar dahi adalet duygusu, merhamet kırıntısı, doğruluk arzusu yok mu?

Kurt, ‘’Biz Asfaltlama Yaptık, Onlar İse Ancak Yama Yapabildiler’’

Biz, onlarca yıllık su alt yapısını yeniledik. Hasanbaba’da su deposu kurduk. Onlar ise suya zam yaptılar. Üstelik seçim döneminde de, “Su faturalarında indirim sağlayacağız” demişlerdi.

Biz kilometrelerce asfaltlama yaptık, onlar ise ancak yama yapabildiler. Bu yapılan yama işlemlerinin parasını da ödeyemediler.

Biz, personel sayısını arttırdığımız Temizlik Hizmetleri birimimizle temiz bir Çınarcık yarattık; onların ‘temizlik’ konusunda yapabildikleri tek şey ise, üniversiteli genç kızların ellerine süpürge vermek oldu.

Seçim döneminde, kürsüden rahmetli babamın düğün salonu vaadini hatırlattılar, ta 1980’lere, 90’lara gittiler; ama kendileri, 3 yıldır, içerisinde düğün salonunun da yer aldığı, Kültür Merkezi’nin temelini dahi atamadılar. Bırakın temelini, ihalesini dahi yapamadılar. Bırakın ihalesini, projesini dahi çizemediler.

Sahilde, denize arkasını dönen bankları dillerine doladılar ama kendileri, bundan çok daha büyük/kabul edilemez bir hata yaptılar: Çınarcık halkının ihtiyaçlarına ve taleplerine arkalarını döndüler.

Kurt, ‘‘Tuvalet’ projemi dalga konusu ettiler’’

‘Tuvalet’ projemi dalga konusu ettiler. Bugün ise kendileri, yaptıkları tuvaletin kullanışsızlığı nedeniyle dalga konusu oldular.

Bizim başlattığımız ‘Hoş Geldin Bebek’ ziyaretlerine ‘ayrımcılık’ eleştirisini yönelttiler; kendileri, Anneler Günü’nde sadece kendilerine yakın ailelerin evlerine çiçek göndererek ayrımcılığın âlâsını yaptılar.

Biz, Altın Karınca Prestij Ödülleri’ni kazanmakla övündük. Onlar, itfaiye hortumuyla kaç kilometre yol yıkadıklarını anlattılar; bununla övündüler.

Biz, devraldığımız Çınarcık Belediyesi’nin araç filosuna 30’un üzerinde araç kazandırdık.

(Kazandırdığımız araçlar arasında, şimdiki değerlerinin toplamı 10 milyona yakın olan, İtfaiye ve Kanal Temizleme Aracı var.)

Soruyorum: Onlar, Çınarcık Belediyesi’ne kaç araç kazandırdılar? Atıl durumdaki araçları satışa çıkarmak haricinde hangi fikri, hangi katkıyı üretebildiler?

Biz Yalova-Çınarcık ulaşım hattı için gerekli olan D4 Belgesi’ni aldık. Onlar bizim ulaşım konusundaki bu önemli adımımızın üzerine ne koyabildiler?

Bursa Belediyesi’nden aldıkları, model yılı D4’e uygun olmayan ‘hibe’ otobüs dışında?…

Bizim dönemimizde 50 bin TL karşılığında hazırlanan Ulaşım Master Planı’nı, 150 bin TL karşılığında tekrar hazırlattılar. Belediyenin kasasından lüzumsuz yere para çıktı. Bunu yaptıkları gibi, planı da henüz hayata geçiremediler.

Akaryakıt istasyonundan benzin alamayıp dönen başkanın makam aracını, yarın öbür gün iterek yürütmeye başlarlarsa da, hayretler içinde kalmayız değil mi?

Önemli olan; makam aracının camlarını şeffaf yapmak değil, makam aracına benzin koyamayacak hale gelmemek için belediyenin ekonomisini iyi yönetmek…

Ama olsun. Buna da şükür. En azından makam aracımız ‘hacizli’ değil. Biraz da ‘Polyannacılık’ yapıp, olumsuzluklara olumlu taraftan bakmak lazım değil mi?

Kurt, “Bakan gelip projelendirme yapacak” denmişti

Poyraz Caddesi’ndeki heyelan meselesini de es geçemeyiz. Bu mesele, fevkalade mühim bir mesele.

Seçim döneminde, bir açılışta, “Bakan gelip projelendirme yapacak” denmişti. Kaç mevsim geçti; ne bakan geldi, ne de başka bir devlet büyüğü. Gözümüz yollarda kaldı. Tıpkı diğer verilen sözler gibi, bu söz de tutulmadı.

Poyraz Caddesi’ndeki heyelan sorununu, palyatif tedbirlerle, küçük pansumanlarla çözemezsin arkadaşım. Yara ağır. Bunu hala idrak edemedin mi?

Sorunlu alanda acilen kapsamlı bir çalışma yapılması gerek. Kurumlarla koordineli bir şekilde…

Allah muhafaza, söz konusu kayan bölgede bir can kaybı yaşansa, ne olacak? Kim verecek bunun hesabını?

Konunun vahametini kavramanız için, ille de bir otomobilin o kayan yoldan aşağıya yuvarlanması mı gerekiyor?

Sandıkların açılmaması için kullanmaktan imtina etmediğiniz iktidar gücünü, Poyraz Caddesi’nde kangren haline gelen heyelan sorununun çözümü için kullansanıza?

Kayan, sadece Poyraz Caddesi’ndeki toprak olsa, yine iyi… Umudumuz da elimizden kayıp gitti.

Bu yönetimin Çınarcık’ı hizmet ve projelerle ‘Marmara’nın İncisi’ yapacağına dair küçücük, mini minnacık umudumuz da elimizden kayıp gitti evet.

Kurt, ‘’Vurdumduymaz Kör Ayvaz Gibi Duyarsız Kalmayacağız’’

Biz Çınarcık Belediyesi’nin; raydan çıkan bir trene, her yerinden su alan bir gemiye,

freni patlamış yokuş aşağı inen bir kamyona benzeyen haline, ‘vurdumduymaz kör ayvaz’ gibi duyarsız, ilgisiz kalamayız. Bunu bizden beklemeyin.

Siyaset, insanları memnun edebilme sanatıdır. Çınarcık halkı içerisinden rastgele 1000 kişi seçip, bu 1000 kişi üzerinde ‘memnuniyet anketi’ yapalım.

“Çınarcık Belediyesi’ni yönetenlerden memnun musunuz?” diye soralım insanlara…

Var mı bunu yapacak, gerçeklerle yüzleşecek cesaretiniz?

Kurt, ‘’Biz, Ekmek Veren Olduk’’

Becan’dan acı rapor: Suça sürüklenen çocuk 1 milyonu geçti Becan’dan acı rapor: Suça sürüklenen çocuk 1 milyonu geçti

Son zamanlarda, “Avni Kurt gelirse, belediye personellerini işten çıkaracak” mealinde asılsız savlar dolaşıyor ilçede. Anlaşılan o ki, birileri akılları bulandırmaya çalışıyor.

Biz, insanların ekmekleriyle oynamayı hiçbir zaman aklımızın ucundan dahi geçirmedik. Bilakis ‘ekmek veren’ olduk. Gençleri işe alarak gelir sahibi olmalarını sağladık. Yalnız bu işe alımları, kanunların izin verdiği ölçüde yaptık.

Ne mutlu ki, gelir sahibi olan o gençler yuvalarını kurdular. Çoluk çocuk sahibi oldular. Şimdi o evli çiftleri, tatlı ve masum yüzlü bebekleriyle, çocuklarıyla; sokakta, caddede, pazarda gördüğümde, içim bir hoş oluyor. Kim bilir belki de, yarın öbür gün, o bebeklerden bazıları Çınarcık Belediyesi’ni yönetmeye talip olacak. Eminim layıkıyla da yönetirler doğup büyüdükleri bu kentin belediyesini…

Kurt; ‘’Soyer’i Hiçbir Şey Kurtaramayacak’’

Çınarcık Belediyesi’ni layıkıyla yönetemeyen Numan Soyer’i; ne iş vaatleri, ne ‘master’ proje vaatleri, ne de algı operasyonları, hiçbir şey kurtaramayacak.

Biz Soyer’i; belediyeyi borçlandırma mahirliğiyle, taksit taksit maaş ödemesiyle, sünnet şöleni dahi yapamamasıyla, belediyeyi gayri ciddi bir şekilde yönetmesiyle, hayali projelerle, “500 kişilik istihdam yaratacağız” palavrasıyla, kanunları tınlamamasıyla, beleş maaş alan danışmanıyla, ‘10 liralık borcun peşine düşüp milyonluk borcun peşine düşmeme’ çifte standardıyla ve tabii, sandıkların açılıp oyların yeniden sayılmasına mani olan ‘kireçlenmiş vicdanıyla’ hatırlayacağız. Soyer’i, yol açtığı tahribattan, heba ettiği yıllardan ötürü hiçbir zaman unutmayacağız.

Kurt “Allah Bugünleri Yaşattıysa Vardır Bir Bildiği’’

Biz, ‘Yarınlarımızı güzel eyle Allah’ım.” diyerek yola çıktık. Çalışmalarımızı tam gaz sürdürüyoruz. Geniş ailelerle temaslarımız oluyor. Uzattığım zeytin dalına, sağ olsun, kayıtsız kalmıyorlar. Yumruklu eller açılıyor, buzlar eriyor…

Dinç, eksiklerimizden arınmış ve daha tecrübeli bir şekilde, vatandaşa dokunacak sürpriz, ‘gerçekleşebilir’ projelerle geliyoruz. Heyecanla ve sabırsızlıkla gün sayıyoruz.

Allah kısmet eder de, önümüzdeki yerel seçimde aday olup kazanırsam, 2014’te devraldığım enkazın çok daha vahimiyle karşılaşacağım yönünde güçlü, kötümser bir tahmine sahibim. Ama inanıyorum ki, umut ediyorum ki, bu kötü günler de geçecek.’’ Şeklinde eleştirilerde bulundu.