Beş yüz futbol sahası büyüklüğündeki alanda canlı hayatını tamamen ortadan kaldıran yangının, söndürülme işlemlerinin aynı zamanda bir kamu yönetimi faciası olduğunu belirten Çıray, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin mal ve can kaybı olmadığı yolundaki beyanını, “Ormanın kendisi, bağrındaki sayısız canlıyla başlı başına bir can, bir habitat değil mi? Canlı hayata karşı bu nasıl sorumsuzluk, bu nasıl utanç verici kayıtsızlıktır? ” sözleriyle kınadı.

Çıray, bu sorumsuzluk ve kayıtsızlığın tam olarak anlaşılması için Tarım ve Orman Bakanına Meclis Başkanlığı vasıtasıyla sorup yazılı olarak yanıtlamasını istediğim soruları,adına denetim görevini yürüttüğüm Türk Milletiyle aynen paylaşacağı açıklamasında bulundu. İşte Aytun Çıray’ın konuyla ilgili verdiği Yazılı Soru önergesinin tam metni:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

“Muğla ilimizin Dalaman’da 9.07.2019 tarihinde başlayıp on beş saat sonra Göcek’e ulaşan ve toplamda 500 futbol sahası büyüklüğünde bir bölgedeki Orman varlığımızı içindeki paha biçilemez canlı hayatla birlikte yok eden büyük yangın konusunda medyaya yansıyan haberler çok endişe ve verici ve yakıcı bir mahiyet taşımaktadır. İlgili haberlere göre yangına yangın söndürme helikopterleri ve 500’den fazla yangın söndürme personeli ile müdahale edilmiştir. Ancak söz konusu haberlerde özellikle havadan müdahalenin THK vasıtasıyla yapılmadığı, bu konuda son derece donanımlı olan Türk Hava Kurumunun devreden çıkarıldığı ve orman yangınlarına müdahalenin özel şirkete ihale edildiği belirtilmektedir. Bu konuda medyada yer alan haber yorumlarında orman yangınlarını söndürme işinin ihale edildiği şirketin işi ağırdan aldığına ilişkin imalı iddialar söz konusudur.

Bu çerçevede aşağıda sorduğum soruların Anayasa’nın 98. Meclis İçtüzüğünün 96. Maddesi uyarınca Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ve talep ederim.

Orman yangınlarına müdahalede Türk Hava Kurumu’ndan faydalanmaktan neden vazgeçtiniz?

Orman yangınları gibi sadece insan hayatı ve mülkü açısından değil, başta ağaçlar ve ormanda yaşayan diğer sayısız canlı için tam ölümcül bir felaket olan bir hadiseye müdahalede uzmanlaşmış Türk Hava Kurumu’ndan yararlanmaktan hangi gerekçeyle ve ne zamandan itibaren vaz geçilmiştir?

Türk Hava Kurumunun orman yangınlarına doğrudan müdahalede devreden çıkarılmasından sonra orman yangınlarını gerek sayısında, gerekse yanan ve hasar gören orman alanlarının miktarında artış görülmüş müdür? Görülmüşse bu artışın yıllara göre miktarı nedir?

Yangın söndürme ihalesini alan şirket neden zamanında Türk Hava Kurumu’ndan yardım ve destek istemedi?

Dalaman ve Göcek yangınında kendisine yangın söndürme ihalesi verilen şirketin, yangın başladıktan 20 saat sonra bile başarılı olamadığı ve buna rağmen Türk Hava Kurumu’ndan destek ve yardım istenmediği doğru mudur? İstenmişse her saniyenin orman ve bağrındaki canlılar için ölüm kalım meselesi olduğu bir felakette ne kadar sürelik bir gecikme söz konusu olmuştur? İstenmemişse ilgili şirket ve onlara bu işi devreden Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili kuruluşu ve sorumluları hakkında neler yapılacak ve sorumlular için ne tür yaptırımlar uygulanacaktır?

THK’nın yangın söndürülmesinde devreye girmesi durumunda ihaleyi alan şirketin daha az yangın söndürme sortisi yapacağı ve bu nedenle daha az gelir elde edeceği ileri sürülmektedir. Bu doğru mudur? Doğruysa ilgili şirketin benzer bütün durumlarda yangın azami kar elde etmek için yangının yayılmasına göz yummayacağının garantisi nedir? İlgili şirketin bugüne kadar yangınlara müdahale zamanı ve şeklinin konunun uzmanlarınca objektif bir şekilde değerlendirilmesi için herhangi bir işlem başlatılmış mıdır?

İlgili şirkete yangın olsa olmasa da bir garanti süresi ve miktarı verilmiş midir? Verildi ise bu süre ve miktarın koşulları nelerdir? Hangi ölçütlere göre belirlenmiştir?

Yangına neden uçaklarla değil pervaneleriyle yangını daha da alevlendiren helikopterlerle müdahale edildi?

İlgili haberlerde bu kadar büyük çapta bir yangına helikopterle değil, uçaklarla müdahale edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Helikopterlerin hem taşıdıkları su miktarının azlığı, hem de pervanelerinin rüzgar yapması nedeniyle yangın söndürmeye elverişli olmadıkları söylenmektedir. Eğer böyleyse yangına neden helikopterlerle müdahale edilmiştir? Bölgede daha önce yangınlarda THK uçakları kullanıldığına göre, helikopterdeki ısrarın sebepleri nelerdir?

Şirket hakkında gerekli güvenlik araştırmaları yapıldı mı?

İlgili yangın söndürme şirketinin bölgeyi turizme açmak isteyen ve bunun için kontrollü yangını dahi göze alabilecek kişi ve şirketlerle ilişkisi var mıdır? Bu konuda gerekli güvenlik araştırmaları yapılmış mıdır?

Şirketle yapılan sözleşmeyi iptal edecek, zararları tazmin ettirecek misiniz?

Şirketin başarısızlığı göz önüne alındığında, yapılan sözleşmenin iptal edilmesi ve gecikmeden ve yanlış müdahale teknik ve yöntemlerinden kaynaklanan zararın tazmin ettirilmesi için harekete geçilecek midir?

Ormanlar, içindeki her türlü canlı hayatla birlikte en değerli milli servetimizdir. Türk Milletinin tamamına ait olan bu serveti kamunun gücüyle korunması için gerekli adımlar atılacak, örneğin THK yeniden birinci derecede yetkili kılınacak mıdır? Bunun orman yangınlarının daha az maliyetle söndürülmesi ve suiistimallerin önlenmesi bakımından hayati bir değer taşıdığı kabul ve teslim edilecek midir? “