Gazetemize konuşan Elif Pide Kebap Salonu İşletmecisi Mustafa Küçükalran, “Teşvikiye’de doğdum büyüdüm. 2002 yılında bu işe atıldım. 2002 yılından bu yana çalıştığımız yer yetersiz kaldığından dolayı yıkım yaptık ve yeni tesisimizi kurmaya başladık.

Elif Aile Çay Bahçesi olarak başladık. Artık çay bahçesi olarak değil de Elif Pide Kebap Salonu olarak devam ediyoruz” dedi.

Teşvikiye yeni keşfediliyor

Müşteri kitlemiz genelde İstanbul ağırlıklı, yaz kış çevre illerden gelen müşterimiz de mevcuttur. Eskiden bu bölgede doğa turizmi yoktu. Teşvikiye de doğa turizmi yeni yeni gelişince, insanlar burayı keşfetmeye başladılar. Onun dışında üniversite öğrencilerinin de çok büyük katkısı var oldu bölgemize.

“18 yılın anısını yıkmak kolay olmadı”

Küçükada, “2002 yılında, Elif Çay Bahçesi unvanı küçük bir barakayla başladık hizmete. Yetmedi ilave ettik, yetmedi bir daha ilave ettik. Bu bir büyümedir. Yalova büyüdükçe, biz de büyüdük. Artık ihtiyacı karşılayamayacağımız noktaya gelince, eski iş yerimizi yıkıp yepyeni bir tesis yapıyoruz. Daha kaliteli hizmet verebilmek için böyle bir girişime kalkıştık. 18 yılın anısını birden yıkmak kolay olmadı ama, eski binamızdan geriye hiçbir şey de kalmadı.”

“Yeter ki insanlarımız huzura kavuşsun”

“Yeni tesisimize, mutfak, mescit, lavabo, soğuk hava deposu, kuru hava deposu toplamda 328 metrekare alana kuruldu. Oturma salon alanı ise 250 metrekare kapalı alan, 80 metrekare balkon alanı kazandırdık. Bu yeniliğe 4,5 ay önce başladık. Koronavirüs salgınından dolayı ne zaman açılacağımız henüz belli değil. Şu anda yiyecek içecek sektörü kapalı bildiğiniz gibi. Paket servis yapsak çalışanın maaşını karşılamayacağını biliyoruz. Ülkemizde ve Dünyada bir an önce şu salgın bitsin istiyoruz. Biz 2 ay sonra açalım, 5 ay sonra açalım önemli değil, yeter ki insanlarımız huzura kavuşsun. Biz, Ramazan Bayramı’na hazırlıyoruz kendimizi.”

“5 kişi gencimizi okuttuk, evlendirdik”

“Çalışan kadromuzda 8 kişi var. Yaz kış çalışıyorlar. Yazın ilave oluyor ve çalışan sayısı 20’yi buluyor. Yaz aylarında beldemizin geçleri gelip çalışıyorlar. Okul harçlıklarını çıkarıyorlar buradan. Hatta 5 kişi okuttum, evlendirdim. Sağ olsun hepsi arıyorlar, ziyaretime geliyorlar. Bu konuda da çok mutluyum. Biz okuyamadık, okumaya hevesli geçlerin eğitim almalarını sağladık. İşin bu tarafı çok anlamlı. Teşvikiye’de istihdamı arttıracağız. En önemlisi ise gençlerimizin İstanbul’a göçünü önleyeceğiz.”

“Güzel günler göreceğimizi umut ediyorum”

“Bizler işletmeci olarak belli destekler bekliyoruz. Her şey sadece bizim çabamızla olmuyor. Taşın altına hepimiz elimizi koyarsak, dolayısı ile yöremizi, Yalova’mızı, Çınarcık’ımızı ve diğer beldelerimizi kalkındırıp, hep beraber huzur içinde yaşarız. Birlik beraberlik olursa, hep beraber güzel günler göreceğimizi umut ediyorum.”

“Paranın fazlası değil, huzurun fazlası”

Koronavirüs salgının ülkemizde bir aylık mazisi var. Salgından önce birçok şey görüyorduk haberlerde. Boğularak ölen çocuklar, silahla vurulan insanlar, bir sürü savaşlar, göçler, göz yaşları…

Hiçbir devletin hiçbir devletle savaşmasına gerek yok. İnsanların birbiri ile hiçbir sıkıntısı yok. İnsanların istediği tek bir şey var ‘huzur’. Yani bir dilim ekmek ve huzur. Ben şunu söylüyorum. Herkes kardeşçe yaşasın, kardeşçe paylaşsın ve yesin, içsin.

Ben bu montu giyebiliyorsam, karşımdaki de giysin. Bunun dışında hiçbir şey istemiyorum. İnsanoğlu doyumsuz ama şükretmeli. Ben çay içerken, dünyanın en mutlu insanı olabiliyorum. Mutluluk bu kadar basit. Paranın fazlası değil, huzurun olması gerek’’ şeklinde konuştu.