Altın Balık İşletme Sahibi Erdinç Erkorkmaz, “1938’den bu yana babadan kalma balıkçıyız biz Yalova’da. Bu denizleri çok iyi bildiğimiz için Türkiye’de sorun olan deniz salyasını iyi biliyoruz. Biz balıkçılar buna ‘kaykay’ deriz, kimileri ‘salya’ der, kimisi de ‘misilaj’ der. Marmara’nın çevresinde 35 milyon nüfus yaşıyor. Bu yaşayan nüfusun İstanbul, Yalova ve Çanakkale ilinde belediyelerin arıtma tesisi var. Suları arıtmadan denize dökmüyorlar. Fakat Marmara denizinin çevresinde yüzlerce fabrika var. Bu fabrika sularının %50’si suları arıtmadan denize döküyor. Ormanda nasıl ki ağaçlar var denizin dibinde de yosunlar, ağaçlar ve mercanlar var. O zehirli sular denize aktığı zaman o mercanları ve yosunları öldürüyor. Bunlar öldüğü zaman su üzerine çıkıyor. Su yüzeyinde de deniz anaları var. Deniz anaları bu yosun ve mercanları yiyor onlar da zehirlenip ölüyor ve ikisi birleştiği zaman salya halini alıyor. Macun gibi yapışkan bir hal alıyor. Bizim balıkçılarımız da denize ağ attığı zaman ağ salyayı kaldıramıyor. Salyalar ağın bütün gözünü sarıyor ve ağı da denizde bırakıyor. Balıkçılarımız 6 aydır çalışamıyor. Hepsi zor durumda, denize ağ atamıyorlar. 1990 senesinde, Turgut Özal zamanında Marmara’da oksijen bitiyor. Dedim ki İzmit Körfezinden, Sapanca Gölünden Karadeniz’e bir kanal açalım, o Karadeniz’den gelen oksijenli, temiz su Marmara’ya girsin ki oksijen çoğalsın. Bu ölümlerden dolayı oksijen de bitiyor. 25 metreden sonra Marmara denizinde oksijen yok. Bu fabrikaları iyi denetlemek lazım. Bilhassa Ergene çayı dediğimiz Çorlu’nun bütün fabrikaları, zehirli suları denize veriyorlar. Akarken suyun rengini görüyorsunuz masmavi. Marmara’daki fabrikaların da çoğu suyu arıtmadan veriyor. Arıtan da var arıtmayan da var. Marmara çevresindeki fabrikaları çok iyi denetlemek lazım. Eskiden meyve sebzeyi çok ilaçlamazdık. Şimdi her meyveye yılda 5 defa ilaçlanıyor. Bir elmaya 5 sefer ilaç veriyorsun o ilaçladığın zehirli ilaç yağmurla beraber derelere akmıyor mu? Derelerden denize akıyor o da zehir halini alıyor da öldürüyor. Onların da büyük zararı var” açıklaması yaptı. 

“İleride balığı eczaneden alırız”
Erkorkmaz gazetemize yaptığı açıklamada, “Bunun çözümü, derelerin aktığı yere arıtma tesislerinin yapılması. Dağdan gelen İlaçlanan meyvelerin zehrini arıtılacak ya da fabrikalar Marmara’dan kaldırılacak. Bu uzun vadede bir çözüm. Kısa vadede ise Kanal İstanbul’un faydası olacak. Marmara’ya biraz oksijen verecek. Çünkü medcezir olayından Marmara Karadeniz’e akıyor, Karadeniz Marmara’ya akıyor. Her akışta Marmara’ya oksijen giriyor. Bu Kanal İstanbul gibi bir tane de İzmit Körfezinden Karadeniz’e kanal yapılması lazım Marmara’yı kurtarmamız için. Çünkü balıkların doğum yerinin %90’ı Marmara ve Karadeniz’dir. Biz bunlara iyi bakmazsak ileride balığı ilaç gibi eczaneden alırız” ifadelerini kullandı. 

Balıkçılar destek bekliyor
Balıkçı Erdinç Erkorkmaz, “Balıkçılar 6 aydır boşlar, onlara devlet tarafından yardım yapılması lazım. 100 tane balıkçı var Yalova’da. 6 aydır hepsi aç, siftah yapmıyorlar. Bunlar ufak balıkçılar. Marmara’da 3000 tane balıkçı var. Bunların denize, balığa zararı yok. 6 metreyi geçtikten sonra yasak zaten. Büyük balıkçılara zaten 6 ay yasak. Bu balıkçılara destek verilmesi lazım, bu zor durumdan kurtulmaları için. Balıkçı ağ atamadığı için balık çıkmıyor ve fiyatı artıyor. Bu arz-talep meselesi. Balık çok çıkarsa ucuzlar, az çıkarsa pahalılaşır. Bir örnek vereyim; Yunanistan bu yasakları koydu 5 sene denize hiç girmedi. Ben 25 yıl Yunanistan’a balık sattım. Şimdi biz Yunanistan’dan balık alıyoruz. 5 Sene yasakla balık çoğaldı. Lüfer, çinakop, lüfer, hamsi kaynıyor Yunanistan’da. Tırlarla Türkiye’ye geliyor. Ben 1990’dan beri yazı yazıyorum, katliam yapıyorsunuz yapmayın, trol çekmeyin, bu zehirli suları denize akıtmayın, dikkat edin, denetleyin bunları. Deterjanlar, çamaşır suyunu arıtmadan denize dökersen yosunu öldürür. Yosun bir ağaçtır. Balık yumurtasını yumurtluyor, oraya saklıyor, orada çoğalıyor. Bir de ufak balık kendini koruyor orada saklanıyor. Ama yosun olmayınca yaşayamıyor, yavrusunu da yumurtasında bıraktığı zaman gelip başka balık o yumurtayı yiyor. Çünkü kuma bırakıyor yumurtasını ama yosuna bıraktığında çoğalıyor balık. Bir balık 1 milyon yumurta yapar. İyi bakılsa bunlara 2-3 sene iyi baksalar Marmara’ya balık bollaşır. Oksijensiz kalıyor Marmara” şeklinde konuştu. 

200 ton salya toplanıyor
Erkorkmaz, “İzmit Belediyesi, Gemlik, Bursa Belediyesi ve İstanbul Belediyesi yeni makinalar yaptılar merdane şeklinde denizden salyayı topluyorlar Her makine 200 ton salya topluyor. Bundan 10 gün sonra biter. Bizim sahilde dün daha çok salya vardı. Şimdi çoğu gitti. Belirli yerlerde kaldı onlar da kıyıya vuracak. Eskiden böyle çoğalmıyordu. Marmara2nın etrafında bir sürü kumluk yer vardı. Fırtına kuma vuruyordu, kumda ölüyordu. İstanbul’un 250 km sahili var. O sahillerde Moda plajı vardı, Suadiye Plajı vardı. 100 tane plaj vardı, kumluktu. Bu salyalar fırtınayla beraber kıyıya vuruyordu. Bunlar kıyıda ölüyordu. Şimdi kıyıya vurmuyor çünkü her yer taş ve dolgu. Kıyıya vuramadığı için bunlar koylarda birikiyor ve kalıyor. Koylara körfezlere sıkışıyor. Temizleme makinaları çoğaltılırsa bunlar daha çabuk biter” açıklaması yaptı.