Polat, ‘’Marmara depremi yapılaşmada, bir dönüm noktası oldu’’

 Polat gazetemiz muhabirlerine önce kendisini tanıttı. Sonrasında sorulan sorulara, ‘’Deprem 17 Ağustos 1999’da oldu ama bizim 1998’de yürürlükte olan bir deprem yönetmeliğimiz vardı. Fakat mevcut yapılarımız genel itibari ile mühendislik hizmeti almış yapılar değil. Bunlar mühendislik hizmeti almadıkları için muhtemel bir depremde nasıl davranış gösterecekleri konusunda kimse bir öngörüde bulunamıyor.

Marmara depremi yapılaşma, yapı mühendisliği, yapı tasarımı açısından bir dönüm noktası oluşturdu. Bunlarla ilgili mühendislik camiasında çok büyük gelişimler yaşandı. Bunların başında deprem yönetmeliğimiz yenilendi. 2007 deprem yönetmeliğine bizatihi mevcut binaların güçlendirmesi ile ilgili birtakım kurallar ve hesaplar eklendi. 2007 deprem yönetmeliğinden sonra, 2016 yılında daha teferruatlı 400 küsur sayfalık yeni bir deprem yönetmeliğimiz çıktı.

23 Nisan coşkuyla kutlandı 23 Nisan coşkuyla kutlandı

Şuandaki yapı üretim sürecinde geçerli olan 2016 da çıkmış ve 2018 de yürürlüklüye girmiş olan derem yönetmeliğimizi, bu deprem yönetmeliğimizi çok çeşitli başlıklar içeriyor. 16 tane bölümden oluşuyor. Dolayısıyla her türlü yapıları, üst yapıları, konut türü yapıları mühendislik hizmetleri için analiz ve mühendislik detaylarını içeriyor. Yeni yapılar bu mühendislik hizmetlerini almış. Bu yeni yönetmeliğe göre tasarlanmış ve üretim sürecine geçmiş yapılardır. Dolayısıyla sağlıklı olduklarına dair inanıyoruz ve güveniyoruz.

Polat, ‘’Her yapı deprem görene kadar sağlamdır’’

Yeni yapılan binalar mühendislik hesapları ile bir öngörü yapılır. Muhtemel deprem parametlerini dikkate alınır ve yapılarını tasarımlarını öyle yapılır. Fakat bu yapılar deprem görene kadar test edilmiş yapılar değildir. Her yapı mühendislik camiasında deprem görene kadar sağlamdır. Fakat deprem testinden geçtikten sonra sağlamlığı test edilmiş olur. Dolayısıyla şimdiki yapılarımızla ilgili çok fazla bir sıkıntımız yok. Projelendirme açısından yok ama yapıların yerinden üretim süreci ile ilgili birtakım kaygılarımız denetimlerle ilgili şikayetler ve sorunlarımız vardır.

Polat, ‘’Kentsel dönüşüm, bilinçli değerlendirilemedi’’

Kentsel dönüşüm, esasında güzel bir çalışmaydı fakat bilinçli değerlendirilemedi. Daha çok rantsal değeri yüksek ticari değeri, katma değeri yüksek olan yapılara uygulanabildi ama hala kentsel yapılara dönülmeye muhtaç bir sürü yapımız vardır. Mühendislik almamış bir sürü yapımız var. Bunların imar aflarından yararlanmaları gibi birtakım çalışmalar sonucunda; tekrardan ruhsatlandırma, tekrardan kullanıma açılması, vatandaşın can ve mal güvenliği açısından çok risklidir.

İmar Afları hem şehrin trafik sorunu açısından değerlendirilebilir de hem yapılarını depreme karşı güvenli ve dayanıklı olmaları için güzel bir fırsattı. Fakat bu daha çok ticari değeri yüksek olan bölgelerde hareketlendi.

Polat, ‘’Binaların çok katlı olması mühendislik açısından sorun değildir’’

Çünkü dünyanın her yerinde mühendislik hizmeti almış, gerekli mühendislik çalışmaları yapılmış, teknoloji kullanılmış yüksek binalar yapılabilir. Her yerde yapılıyor. Dolayısıyla kat sayısıyla binanın güvenliğini sınırlamak, mühendislik açısından çok doğru bir şey değildir. Siz gerekli finansmanı sağladığınız zaman, yeterli mühendislik teknolojisini kullandığınızda, istediğiniz kat sayısını mutlaka yaparsınız. Bununla ilgili mühendislik açısından bir sınırlama yoktur fakat o sınırlama imar mevzuatıyla ilgili planlamayan, şerit planlaması ile ilgili birtakım sorunlar olabilir şehir nüfus yoğunluğu ile ilgili birtakım sorunlar olabilir belki. Bununla ilgili birtakım düzenlemelere gidilebilir. Ama normal kat sayısının bina güvenliğini sekteye uğratacak bir yanlış kanı doğru değildir. Mühendislik hizmeti almış her türlü bina ister az katlı olsun ister çok atlı olsun biz güvenli olduğuna inanıyoruz.

Polat, ‘’Aflardan çok, mühendislik hizmeti almanın yollarını yöntemlerini bulmamız lazım’’

Mevcut yapılarımızın mühendislik hizmeti aldığı söylenemez. Vatandaş bizi de denetimlere çağırıyor. Gidiyoruz inanın öyle yapılar görüyoruz ki binada donatı dediğimiz demir çubuklara rastlamak mümkün değildir. Demir çubuklara ben bizzat girmeye çekindiğim, binalar var. Bu binalarda vatandaşlarımız kalıyor. İkincisi, keşke bu İmar Afları çıkmamış olsaydı. İmar Afları bir taraftan kaçak yapılaşma keyfi pozisyonuna sokuyor vatandaşı. Dolayısıyla bu İmar Afları engellenebilse, vatandaşları kaldığı binaya ya güçlendirmek ya da tekrardan yenileme daha yeni yönetmeliklere uygun bir sürece girmiş olur. Bu hem vatandaşın can güvenliğini hem de Türkiye’nin ekonomisi açısından çok önemlidir. Neticede biz Marmara Depreminde gördük ki bu sadece can kaybıyla sonuçlanmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomisini de çok büyük zaiyata uğratıyor. Aflardan çok, mühendislik hizmeti almanın yollarını yöntemlerini bulmamız lazım. Biz buna inanıyoruz.

 Polat, ‘’Bir yapılaşma mutlaka bir denetimden geçmeli’’

Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Yalova’da biz şuna inanıyoruz, projelendirme süreci ne kadar güzel olursa olsun bir yapılaşmanın mutlaka bir denetimden geçmesi gerektiğine inanıyoruz. Denetimden geçmemiş en ideal proje hiçbir anlam ifade etmiyor.

Biz İnşaat Mühendisleri Odası olarak projelendirmenin yanında, her şantiyeyi kontrol eden bir inşaat mühendisinin tam zamanlı çalışmasını da istiyoruz. Bu üretim sürecinin sağlıklı, ekonominin daha işer hale gelmesi içinde önemlidir. Çünkü, yapı üretim süreci meşakkatlidir. Ama bizde biraz plansız yapılıyor. Halbuki bizim talep ettiğimiz planlama, projelendirme, üretim ve denetim bir bütün olması lazım ki, hem yatırım yapanlar hem üretim yapanlar bu işin güvenliği konusunda emin olsunlar.’’ Şeklinde bilgilendirmede bulundu.