Üniversite tarafından yapılan açıklamada deni salyası hakkında şu bilgiler verildi:

Müsilaj nedir, ilk olarak ne zaman görülmüştür?

‘’Müsilaj ilk kez Marmara'da 2007-2008 yıllarında görülmüştür. Fakat o dönem şimdikinden çok daha yoğunluk vardı. O yıllarda denizin üstünden baktığınızda direkt müsilajın yoğunlukta olduğu yerleri fark edilebilirdi. Şimdi ise su altında kilometrelerce uzanıyor fakat dışarıdan baktığınız da görülmüyor. Son yıllarda müsilaj yoğun olarak Marmara’da zaman zaman Ege kıyılarında görülmektedir. Ancak yıllardır özellikle müsilaj Adriyatik Denizi’nde ve Akdeniz’de sürekli oluşuyor.’’

Müsilaj nasıl oluşur?

‘’Müsilaj, biyolojik ve kimyasal birçok koşulun bir araya gelmesiyle oluşur, başlangıçta belirli bir bölgede biriktikten sonra yayılmaya başlayıp sonunda su yüzeyinin geniş bir bölümünü kaplar. Denizel mikroskobik bitkiler olarak bildiğimiz fitoplankton, bunlarla beslenen hayvansal organizmalar olan zooplankton, bunları ayrıştıran bakteriler ve çürümüş parçacıklar birleşip sümüksü, yapışkan bir yapı müsilaj oluşumunu meydana getirir.

Deniz salyası, balıkçıların tabiriyle kaykay ya da müsilaj olarak bilinen olay denizdeki üç faktörün bir araya gelmesiyle meydana geliyor:

  • Bu yapının oluşabilmesi için suyun çok sıcak ve durgun olması gerekiyor. Bu nedenle mevsimsel düzensizliklerin de müsilaj oluşumunda etkili olduğunu söyleyebiliriz. Marmara denizi bu sene soğuyamaması. Uzun yıllar ortalamasının 2,5 °C üstünde sıcaklığı bu birinci faktör.
  • İkincisi yine iklimsel şartlara bağlı olarak deniz durağın yani yüzey ile dip arasındaki sirkülasyonda minimum düzeyde gerçekleşti.
  • Üçüncü ise Marmara Denizi, endüstriyel ve evsel atıklardan çok etkilenen bir deniz ve denizin atık yükünü arttırdık. Tüm bu koşulların bir araya gelmesi müsilaj gibi yapıların oluşmasında etkili.’’

Müsilajın etkileri nelerdir?

‘’Müsilaj, denizel sistemde sahte bir dip yapısı oluşturarak, özellikle balıkların hem beslenmesine hem üremesi hem de göçleri üzerine olumsuz etkileri olmaktadır. Müsilaj, deniz çayırlarının üzerini, balıkların yuvalarını, yumurtaların üzerini örter. Dolayısıyla oksijen alışverişinde sıkıntı olabilir. Yine askıda katı madde yükü fazla olduğu için ışık geçirgenliğini denizel sistemde etkileyip fotosentez mekanizması üzerinde olumsuz etkisi söz konusu. Balıkçığı çok yüksek oranda olumsuz etkilemektedir. Görüntü kirliliğine neden olarak estetik açıdan da sorunlar ortaya çıkarmaktadır.

Zehirli olmadığı için balık ve midyeler yenilebilir fakat bazı patojen bakteriler için çok uygun bir ortam olduğunda temastan kaçınmalıyız.’’

Çözüm nedir?

‘’Acilen Marmara Belediyeler Birliği, Kaymakamlıklar, Valilikler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Üniversiteler bira araya gelmeli konu ile ilgili eylem planı yapmalıyız. Marmara Denizi'nin bir taşıma gücü var ve iklim değişikliği bu taşıma gücünü zayıflatıyor. Biz, iklime uyum sağlamak üzere harekete geçebiliriz. ‘’