Haydi, var mısınız?

Gecenin bir yarısı silah sesleri ile uyanıyorsanız, sokağınıza giren arabadan çıkan müzik sesi sizi ayağa fırlatıyorsa, yüz metre ötenizdeki caddeden geçen motosikletin dönüştürülmüş ekipmanı nedeniyle adeta yatak odanızdaymış gibi motor sesi geliyorsa yanlış giden bir şeyler var demektir. Doğan ya da şahin marka aracı kullanan gençlerin mahalle arasında yüksek hızla gidip fren yapmaları sizin uykunuzu bölüyorsa ve bunların her geçen gün sayıları artıyorsa bu gidişe dur denmesinin zamanı geldi de geçiyor. Sade bir vatandaş olarak inanın bu saydıklarım her gece tekrarlanan hadiseler. Ve kaynağına bakınca da aynı kişiler, aynı aralar. Gereği emniyet ve jandarma teşkilatlarının. Sıkı denetim ile aracında değişiklik yapan kanı kaynayan gençlerin sıkı denetimi gerekiyor. Her tarafta mobese kamerası varken bu araçların tespiti zor olmasa gerek. Genel kontroller ile aykırı araçlara ciddi cezalar verilmeli. Çünkü önü alınamıyor artık. Kimse kimseyi gecenin bir yarısında rahatsız etmeye hakkı yok. Sokağına girişi 100 metre öteden yaptığı gürültü ile belli olan sevgili komşum, sen de kimseyi rahatsız etmeye hakkın yok. Yada drift yaparak kısacık sokakta acaba birisine araba mı vurdu diyerek bizleri tedirgin etmeye hakkın yok genç komşum?

Sizler de karşılaşıyorsunuzdur bu tip insanlarla. Kendilerini göstermenin tek yolunun bu olduğunu düşünenler için hayat çok basit. Birkaç gündür meskün mahalde silah atışları çok arttı. Sosyal medyada bile mermi kovanlarının çatılarına düştüğü ve tedirgin olanların sayıları değerlendirildiğinde yanlış giden ya da eksik olan bir şeyler var. Öncellikle mahalle içinde silah atan kişilerin cezai yaptırımları çok ağır. Ruhsatları varsa hem bu yönüyle, hem de güvenlik yönüyle bakıldığında affedilebilir bir yönü yok. Ya da en basitinden sokağa maskesini umursamadan atanlar, elinde o anda biten ne varsa umursamadan atanlar, sizin mikroplu maskenizi kimse alıp çöpe atmak zorunda değil. Ne nezakete, ne medeni insan olma çizgisi ile alakası olmayanlar için, söylenecek söz bulamıyorum. Ya da çöp konteynırına atma zahmetinde bile bulunmayıp rastgele çöpünü atanlar, sizin hiç mi göz estetiğiniz yok? O attığınız çöp rüzgarla yine sizin evinizin önüne kadar gelmiyor mu? Bebek bezini piknik yapılan yere rastgele fırlatanlara söyleyecek bir şey bulamıyorum. Emniyet güçlerine her şeyi de yüklemek ve onlardan beklemek yanlış olur. Nezaket çerçevesi içerisinde bizim de yapacağımız pek çok şey var. Sokağa yediği çikolatanın ambalajını atan çocuğa nazikçe yaptığının yanlış olduğunu söyleme cesaretini gösterebilmek gerekiyor. Cesaret diyorum çünkü kimsenin çocuğuna bir şey denilmiyor maalesef. Hemen karşınıza duruveriyorlar, sana ne diye? Biz öyle yetiştik, mahallemizdeki büyüklerimizden öyle gördük.

Pandemi ortamında herkesin daha fazla hijyene özen göstermesi gerektiği zaman dilimindeyiz. Evet, daha fazla özen ve dikkat… Her şey aslında kişide bitiyor. Herkes sokağının gereğini yaparsa şehirler tertemiz olur. Her eve bir temizlik görevlisi atanamayacağına göre bizler mümkün olan en yüksek ihtimamı göstermek zorundayız…

Aslında biz zihniyet devrimi gerekiyor. Sorumlu olmanın gereği biz devrim. Bana ne demeden, eskiden olduğu gibi nezaket ve hoşgörü ile yaşanan bir mahalle hayatı, mahalleli zihniyeti. Küçüğe olan sevgi, büyüğe olan sevgi devrimi. Ben kişisel olarak çok çaba gösteriyorum bulunduğum her ortamda. Lakin bu halkanın genişlemesi gerekiyor. Sokaklardan mahallelere, şehirlere ve ülkemizin her köşesine… Var mısınız?