Zor günlerden geçtiğimiz gerçeğini sanırım sizde takdir edersiniz.
Global veya konjoktürel sıkıntılar dünyanın neresinde olursa olsun çok çabuk yankı bulup ,bizleri etkileme gücüne sahip olabiliyor.
Özellikle , insan ve insanlığa dair ciddi hak ihlallerinin gerçekliğinde ,insan onurunun rencide edilerek,insana dair ne varsa tarümar edildiği bir talihsiz süreç yaşamaktayız.
Adaletin gücü yerine, gücün adaletinden medet bekleyenlerin hızla çoğalması bir başka çelişki ve handikap olarak karşımızda durmaktadır.
Bu durum elbette sürdürülebilir olmaktan uzak,sancılı bir süreçtir.Ancak etkileri bakımından ciddi tesirler,izler bırakacaktır.
İnsanlığa demokrasi dersi vermekle meşgul batı,kapitalist açgözlülüğün şehvetiyle, geri kalmış veya geri bırakılmış üçüncü dünya ülkelerine silah satarak o bilindik tavrını sürdürmeye devam etmiştir.
‘’Tavşana kaç tazıya tut’’ şeklinde formüle edebileceğim iki yüzlü politik yamyamlık, her geçen gün daha fazla insan kanıyla ,canıyla beslenen bir canavara dönüşmüş durumda.
Alabildiğine bencil ve bir o kadar da kazanma tutkusu ,insan merkezli evrensel politik kararların alınmasına engel olmaktadır.
İnsanlığın gidişatına yön vermesi ve onu her türlü taciz ve tasalluttan, hak ve hürriyetine zarar vermesi muhtemel tehlikelerden korumak için kurulmuş uluslar arası kurumların iflasına şahit olduk bu süreçte.
Hümanist yaklaşımların içi boş ve ben merkezli bir avutmaca olduğu geçte olsa anlaşıldı.
Tüm zihinler ideolojik saplantılarla bloke edilmek ve insanlık adeta sonu belirsiz bir maceranın zemininde nice felaketlerle yüzyüze getirilmeye çalışılmakta.
Bunun yanısıra,
Yeryüzüne ,çevreye verdiğimiz zarar tam bir ihanet büyüklüğünde.
Havamızı, suyumuzu ,yediğimizi içtiğimizi, zehire çevirmek hususunda sanki ciddi yarış halindeyiz.
Kime silah satıp,nasıl nükleer silah edinip insanlığın başına bela ederim diyen gözü doymaz iştah sahipleri gece gündüz mesai yaparak, insana dair ne kadar fazilet varsa ziyan etmek çabası içindeler adeta.
Dünyaya nizam vermek gücünü kendinde gören,kerameti kendinden menkul zavallı profiller,(Amerika,Rusya ve paydaşları)gizli aşikar planlarını uygulamakta kararlılar.
Uyuyarak büyüyen aç ve sefil kalmış nüfüs yapısı itibariyle hipnotize edilerek ayakta uyuytulan bir islam dünyası.
Eli kolu bağlı bir acz içinde, kendi içinde bile karar alabilmek gücünden mahrum bırakılmış devletlerin çaresiz halleri.
Somalide Afganistanda Filistinde Arakanda ve tabiiki Suriye Irak ekseninde bitmeyen oyunlar,cinayetler .
Şiddetle büyüyen bir nesil,öfke ve nefret söyleminin giderek tüm alanları kırmızıya boyama ihtimali.
Müminlerin oynanan rezil oyunları farkedecek basiretten mahrum bir kadercilikle gün geçirmeleri.
En son din olan mübarek islamın ,insanlığa kurtuluş reçetesi sayılacak referanslarından istifade edememek ne acınası bir durum.
Şiddet ve bitmeyen fitne sarmalındaki bir İslam dünyası ,ne yazık ki oynanan oyunların , kurulan kumpasların ortasında , kaybettiği bereketli ve izzetli geçmişini ve günlerini aramakta.