Sosyal olmayı tercih etmek, pahalı bir seçim olsa da, insanın kendini geliştirmesi, sorunlara çözüm üretmeyi öğrenmesi, başkalarına yön vermesi, kötülüklerle mücadele etmesi, iyilikleri geliştirmesi gibi bir çok katkı sağlar insanın kendisine ve yaşadığı topluma.
Eski medeniyetimizde sosyal insanlık çok kıymetliydi. Müslümanların camide beraberce namaz kılmaları bile bu sosyal olmaya bir yönüyle vurgu yapar. Küskün ve içine kapalı insan tipi, hayatında da başarılı olamaz. Daima şikayetçi, sorun yumaklarıyla boğuşan, üzüntülü bir hayat yaşar. Bu hayat ise çekilmez hayattır.
Bu iki tercih genellikle bazı köprü ustalarınca öne çıkartılıp, kapalı hayatı tercih edenlere mutluluğun yollarını ve bu mutlu hedefe ulaşmanın köprülerini kurarlar. Kurduğu bir derneğe davet eder, camiye cemaate katılımını teklif eder, bir etkinliğe davet eder, beraber gitmeyi sağlar, toplum yararına hizmetlere beraber katılmayı önerir gibi tercihlerle, karamsar hayatı mutlu hayata dönüştüren manevi mimarlar vardır.
İnsanları kusurları, yanlış konuşmaları, usturupsuz oluşları, yol yordam bilmemeleri gibi eksikleri nedeniyle dışladığımızda, o insanlar oldukları yerde de kalmaz, daha da geri giderler.
Bu nedenle İslam dini, “Emri bil maruf, nehyi anil münker” dediğimiz iyiliği yaymak, kötülükten sakındırmayı her Müslümana görev verir. Aslında bu görev kendini geliştirenlerin, çevrelerine duyarsız kalmamaları, çevrelerini de geliştirmelerini hedefler.
Bu duyarlılık son 60 yıla kadar üst düzeyde olsa da, günümüzde insanlık topyekûn içine kapanmış, huzursuz, üretemeyen, teknolojinin etkisinde ve yönlendirmesine girmiş, kendini unutmuş bir aşamaya gelmiştir.
Bu gün kabiliyetli, sorumluluğunu müdrik köprü insanlarına muhtacız. Toplumun bu pasif, içine kapanmış, haliyle yetinen, inisiyatif almaktan korkan bu insanları yeniden topluma kazandırıp, mutlu halk ve mutlu toplumu inşa etmemiz gerekir. Eğer bu sorumluluğu almazsak, evlilikten kaçan, aile, çocuk, geçim, çalışmak, üretmek, gelecekle ilgili planlar yapmak gibi konular toplumun asla gündeminde olmaz.
Bu girdaptan kurtulmak bir emek istiyor, örgütlü çalışmayı gerektiriyor. Hastalıklardan kaçma yerine, üstüne gitmek lazım.