Güncel

Koronavirüs Sonrası Kalp Krizi Oranı %30 Arttı

Yapılan son araştırmalara göre, koronavirüs salgını sonrasında 25-44 yaş arasındaki kalp krizi oranı %30 oranında arttı. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce hastaların büyük çoğunluğunda kritik sinyaller verdiğini belirtti. Ancak, diyabet ve yaşlı hastalar gibi bazı gruplarda kalp krizinin önceden belirti vermeden gelişebileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Kalp Krizi Öncesi Sinyaller: Prof. Dr. Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir kısmında, krizin birkaç gün veya hafta öncesinde çeşitli uyarıcı semptomlar gözlemlendiğini ifade etti. Bu belirtiler arasında göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi şikayetler yer alıyor. Ancak, bazı hastalar bu belirtileri fark etmeyebiliyor veya hiçbir ön belirti olmadan kalp krizi yaşayabiliyor. Diyabetik hastalar ve yaşlılar, bu risk gruplarının başında yer alıyor.

Gece Uykudan Uyandıran Göğüs Ağrısı: Prof. Dr. Erdoğan, kalp krizi belirtileri hakkında şu açıklamayı yaptı: "Eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, nefes darlığı, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola ve çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk ve gece uykudan uyandıran göğüs rahatsızlıkları genellikle 'ben geliyorum' der." Ayrıca, hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığı, ön belirti olmasa da kalp krizi riskini artırıyor.

Koronavirüs ve Kalp Krizi Oranlarındaki Artış: Prof. Dr. Erdoğan, son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın önemli sebeplerinden birinin COVID-19 olduğunu vurguladı. Özellikle 25-44 yaş arasındaki bireylerde kalp krizi oranının %30 oranında arttığı gözlemlendi. Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme ve obezite gibi faktörler de kalp krizi riskini artıran diğer etkenler arasında yer alıyor.

Erken Tanı ve Önemi: Kalp krizine yol açan koroner arter hastalıklarının erken tanısı büyük bir önem taşıyor. Prof. Dr. Erdoğan, bu hastalıkların ilerlemeden tedavi edilmesi gerektiğini belirtti. Erken tanı ile damar tıkanıklığı fark edilip tedaviye başlanırsa, hastalar uzun süre normal yaşamlarına devam edebilir. Ayrıca, pandemi sürecinde rutin sağlık kontrollerinin aksatılması, geç tedavi ve geç müdahale sorunlarına yol açabileceği için, düzenli sağlık kontrollerinin önemine dikkat çekti.