2021 yılı oldukça yağmurlu geçti. Önümüzdeki birkaç gün yine hava sıcaklıkları biraz düşüp yağışlı hava tahminleri olsa da sonrasında yine sıcak günler olacak. Geçen yıl yurdumuzun değişik yerlerinde çıkan orman yangınları ile ciğerlerimizi yandı. Bazıları terörist kirli eller ile, bazıları da doğal yoldan çıkan yangınlara üzüldük. En çok da ormanda yaşayan yabani hayvanlar ile köylerini boşaltmak zorunda kalan vatandaşlarımızın acısı bizleri üzdü. Kolay değil. Rüzgâr alan yerlerde yangının kontrol altına alınmasında en büyük engelimiz oluyor. Devletimiz tüm gücünü ve ekipmanlarını seferber ederek müdahale ettiği yangınlar geçen sene akılda pandemiden sonra bence ikinci sırada yer aldı.

Bakanlık düzeyinde bu yıl orman yangınlarına karşı ekipman, araç gereç ve personel sayısında ciddi bir artışın olacağı ilk ağızdan açıklandı. Elbette devletimiz elinden gelen tüm çaba ve yatırımları yapıyor. Bizlere düşen sorumluluklar ve yapılması gerekenler yönüyle de konuya bakmak lazım. Yaz mevsiminde iki husus beni hep tedirgin eder. Birincisi orman yangınları, ikincisi suda boğulmalar. Ormanlar bizim ciğerimiz, hayata bağlılığımız, yaşama sevincimiz, zenginliğimiz… Dolayısıyla kısacık zamanda küçücük ihmallerden dolayı yüzlerce hektar ormanın yok oluşu, yanışı bizleri çok üzer. İnanıyorum ki sizlerde ormanı seviyorsunuzdur. Eğer benim gibi Karadeniz bölgesi aşığı iseniz yılın 350 günü yapacağınız 10-15 günlük tatili hayal edersiniz. Bu adeta sizi hayata daha sıkı bağlar. Sosyal medyada nerede bir yayla fotoğrafı görsem, nerede bir ırmak, orman videosu görsem üşenmeden beğenir ve muhakkak paylaşırım. Yalova’mız da bu açıdan şanslı illerden. Yarım saatte adeta Karadeniz’e gitme imkânımız var. Çiftlikköy, Termal, Teşvikiye, Esenköy, Kurtköy, Burhaniye, Armutlu tarafları Karadeniz özlemi çeken doğa severler için bulunmaz fırsat. Delmece yaylası, Erikli şelalesi, göl… Hepsi harika.

 Zamanın getirdiği teknolojik gelişmeler ve yenilikler ile Yalova’mızda sahip olunan doğal güzellikleri koruma ve sahip çıkmada bence alınan tedbirleri ve yapılanların güncellemesi lazım. Doğanın tahrip edilmesi geri dönülemez bir yola girilmeden her merkez kendi parametreleri ile önlemleri revize etmeli. Toprak, hava ve su bence en önemli servetimiz. Bu servete yönelik tehdit ve uygulamaları bir vatandaş olarak en az kendi evimizin güvenliğine verdiğimiz önem kadar önem verip bu gözle bakmalıyız.

Haziran ayı ile birlikte küresel ısınmanın sonucu oldukça içinde bulunduğumuz günlerde artan sıcaklıkla birlikte kavrulan tabiat ormanların gitgide yangın tehdidinin artmasına neden olabilecek zaman dilimi var... Bir kıvılcım ile hektarlarca orman kül olabilir. Güzelim ülkemizin, Yalova’mızın ormanları tehdit altında olabilir. Mesire yerlerimiz ile ormanların bağrına kadar girme ve dinlenme imkanına sahip olmanın ve en ücra köşelere kadar asfalt yolların gitmesi beraberinde yangın tehditlerini de getiriyor. Geçmişte yaşanan orman yangınları ve maalesef can kayıplarının olması bizleri tekrar derinden üzmesin. Yalova’mızın mesire yerleri ile ormanlık alanlarını halkın hizmetine sunulurken orman yangınları açısından da küçücük bir kıvılcım bile tehdit. Bir sigara izmariti, bir köz ile ciğerlerimiz yanabilir. Bu mesire yerleri ile vatandaşımıza verilen hizmetin acı karşılığı orman yangınları olmasın. Bir ağacın büyümesi 20-30 yılı aldığı düşünülürse ve ağaçlandırma çalışmalarının ne kadar maliyetli olduğu dikkate alınarak bir orman yangınının maddi yönden verebileceği zararı değerlendiremiyorum bile. Bunun maddi ölçümü yapılamaz. Bir kuş yuvasının yanması, bir tavşanın, bir tilkinin yuvasının ve hatta yavrularıyla birlikte kendisinin yanmasının maddi ölçümü olamaz. Yalova’nın doğasına sahip çıkalım. Hepimiz sorumluluk ve hassasiyet gösterirsek bu yaz ülkemiz ormanlarında sıkıntı yaşanmaz inşallah. Elbette gerekli araç, gereç, teçhizat ve en önemlisi personel hazırlığının yapılması resmî kurumların işi. Ama bir yangın olursa vatandaşlık görevi olarak hemen müdahale ekiplerine dahil olmalıyız. Bu sorumluluğu hepimiz hissetmeliyiz. En önemlisi de yangına sebebiyet verebilecek her türlü tehdit karşısında daha sorumlu hissetmeliyiz. Doğal yolla çıkabilecek orman yangınlarını elbette önleyemeyiz ama en az zararla atlatabileceğimiz önlemleri almak mümkün. Özellikle piknikçi hemşerilerimiz hem kirletmeyelim hem de temiz tutarak mesire yerlerine sahip çıkalım. Nasıl bulmak istiyorsak öyle bırakalım. Naylon, pvc, cam atıklarını kesinlikle bu alanlara bırakmayalım. Doğayı yıllar boyunca kirleten, yangına neden olan materyalleri bilinçsizce atmayalım. Yanımıza alıp çöp konteynırlarına bırakalım, inanın zor değil. Esas olan ormanlık alanda ateş yakmamaktır, ama yakıldıysa da iyice söndürdüğümüzden emin olalım lütfen. Hepimiz bu yaz bir orman gönüllüsü olalım ki ciğerlerimiz yanmasın.

 Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…