Yaz mevsimi ile artık havalar oldukça ısındı. Termometreler gölgede 40'lı dereceleri gösteriyor.

Orman yangınları ciğerlerimizi yakıyor. Aynı anda başlayan yüzlerce yangın hep sabotaj ve terör odaklarının kanlı emellerini akla getiriyor.

Devletimiz ve milletimiz tüm imkanlarını seferber etmiş durumda. Durumdan vazife çıkartıp muhalefet edenleri dikkate almıyorum. Önce yangını söndürelim, sonra artısını, eksisini yine konuşuruz. Ateşle mücadelede motivasyonu düşürmekten başka bir sonucu olmayacak kısır döngü içinde olunmamalı.

Eğer benim gibi Karadeniz bölgesi aşığı iseniz yılın 350 günü yapacağınız 10-15 günlük tatili hayal edersiniz. Bu adeta sizi hayata daha sıkı bağlar. Sosyal medyada nerede bir yayla fotoğrafı görsem, nerede bir ırmak, orman videosu görsem üşenmeden beğenir ve muhakkak paylaşırım. Yalova’mız da bu açıdan şanslı illerden. Yarım saatte adeta Karadeniz’e gitme imkânımız var. Çiftlikköy, Termal, Teşvikiye, Esenköy, Kurtköy, Burhaniye, Armutlu tarafları Karadeniz özlemi çeken doğa severler için bulunmaz fırsat. Delmece yaylası, Erikli şelalesi, göl… Hepsi harika.

İlimizde sahip olunan doğal güzellikleri koruma ve sahip çıkmada bence alınan tedbirleri ve yapılanların güncellemesi lazım. Doğanın tahrip edilmesi geri dönülemez bir yola girilmeden her merkez kendi parametreleri ile önlemleri revize etmeli. Toprak, hava ve su bence en önemli servetimiz. Bu servete yönelik tehdit ve uygulamaları bir vatandaş olarak en az kendi evimizin güvenliğine verdiğimiz önem kadar önem verip bu gözle bakmalıyız.

Yaz mevsiminde artan sıcaklıkla birlikte kavrulan tabiat ormanların gitgide yangın tehdidinin artmasına neden oluyor. Bir kıvılcım ile hektarlarca orman kül olabilir. Güzelim ülkemizin, Yalova’mızın ormanları tehdit altında. Mesire yerlerimiz ile ormanların bağrına kadar girme ve dinlenme imkanına sahip olmanın ve en ücra köşelere kadar asfalt yolların gitmesi beraberinde yangın tehditlerini de getiriyor.

Son alınan güvenlik tedbirleri ile ormanlık alanlara girilmesi yasaklandı. Yerinde ve sıkı şekilde uygulanması gereken tedbirlere sonuna kadar uymalıyız.

Geçmişte yaşanan orman yangınları ve maalesef can kayıplarının olması bizleri tekrar derinden üzmesin. Yalova’mızın mesire yerleri ile ormanlık alanlarında orman yangınları açısından da küçücük bir kıvılcım bile tehdit. Bir sigara izmariti, bir köz ile ciğerlerimiz yanabilir. Amaç ilimizde bir ağaç bile yanmasın, orman yangınları olmasın.

Bir ağacın büyümesi 20-30 yılı aldığı düşünülürse ve ağaçlandırma çalışmalarının ne kadar maliyetli olduğu dikkate alınarak bir orman yangınının maddi yönden verebileceği zararı değerlendiremiyorum bile. Bunun maddi ölçümü yapılamaz. Bir kuş yuvasının yanması, bir tavşanın, bir tilkinin yuvasının ve hatta yavrularıyla birlikte kendisinin yanmasının maddi ölçümü olamaz.

Yalova’nın doğasına sahip çıkalım. Hepimiz sorumluluk ve hassasiyet gösterirsek bu yaz ülkemizde içimizi yakan yangınlar ilimizde olmaz inşallah. Elbette gerekli araç, gereç, teçhizat ve en önemlisi personel hazırlığının yapılması resmî kurumların işi. Ama bir yangın olursa vatandaşlık görevi olarak hemen müdahale ekiplerine dahil olmalıyız. Bu sorumluluğu hepimiz hissetmeliyiz. En önemlisi de yangına sebebiyet verebilecek her türlü tehdit karşısında daha sorumlu hissetmeliyiz. Doğal yolla çıkabilecek orman yangınlarını elbette önleyemeyiz ama en az zararla atlatabileceğimiz önlemleri almak mümkün. Naylon, PVC, cam atıklarını kesinlikle bu alanlara bırakmayalım. Doğayı yıllar boyunca kirleten, yangına neden olan materyalleri bilinçsizce atmayalım. Yanımıza alıp çöp konteynırlarına bırakalım, inanın zor değil. Hepimiz bu yaz bir orman gönüllüsü olalım ki Ciğerlerimiz daha fazla yanmasın. Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla.