Geçmiş zamanların en güzel Ramazan eğlencesiydi; Orta Oyunu…

Geleneksel Türk tiyatrosu ürünü olan Orta Oyunu, etrafı seyircilerle çevrili bir sahnede doğaçlama bir şekilde oynanan, içinde dans, müzik ve şarkı bulunan geleneksel bir oyundur.

Seyircisini eğlendiren, güldüren, güldürürken de düşündüren, basit bir tanımlama ile; Karagöz ve Hacivat’ın sahneye çıkmış hali olarak ifade edilebilir.

Tarihçesini araştırdığımızda ise 15.yüzyıldan beri Türk toplumunun içinde olduğu ve özellikle İstanbul’da var olduğuna ilişkin bilgilere ulaşmaktayız Oyunu incelediğimizde ise oyunun yapısı, kostümleri, metinleri, dekorları vb. tamamen bizim toplumumuza özgü olduğunu görürüz.

Orta oyununda en önemli karakterleri ise Pişekâr ve Kavukludur. Bunun yanı sıra çok sayıda karakterde aynı Karagöz ve Hacivat’ta olduğu gibi sahneye çıkar.

Günlük, sıradan konuların ele alındığı gibi masallar, efsaneler, halk hikâyeleri de konu olarak işlenmekte; komediye dayalı olarak da oyunda güldürüler daha çok yanlış anlamalar üzerine kurgulanmaktadır.

Sahnede dekor yok denecek kadar azdır. Sahnede dükkân ve paravanlar birçok amaçla kullanılmaktadır.

Oyunun başoyuncularından biri olarak kabul edilen Pişekâr, sahneye her zaman ilk olarak çıkar, elinde şakşak denilen bir sopa bulunur. Sopaları birbirine vurarak ses çıkartır ve oyunu yönlendirir.

Pişekâr; eğitim görmüş ve kültürlüdür. Dönemin İstanbul Türkçesini konuşur ve konuşmasında sıkça Arapça ve Farsça sözcükler kullanır. Oyunda fikir danışılacak akıl hocasıdır.

Kavuklu; oyunun ana karakteridir. Okumamış, saf, iyi niyetli, herkese kolayca inana, nerede nasıl davranılacağını bilmeyen deli dolu bir tiptir.

Oyunda güldürünün ana kaynağı kavukludur. Onun söylenenleri yanlış anlaması, Yanlış anladığı için de söylenenlerin zıttını yapması izleyiciyi güldürmektedir. Ayrıca söyleşilerde tekerleme okuması da ortamı neşelendirmektedir. Ayrıca oyundaki entrikalar da hep Kavuklunun başının altından çıkmaktadır.

Orta Oyunu ustalarının bir eğitimi okulu yoktu. Onlar usta çırak ilişkisi ile yetişmektedir. Toplumumuzda belirgin karakterlerin tiplemesi canlandırılır. Efe, Kayserili, Arnavut, Acem, Arap, Ermeni, Rum, Çelebi, Yahudi, Laz vb. gibi karakterleri canlandırılır.

Anlaşılacağı gibi tiplemeler bizim toplumumuzu oluşturan karakterler, güzellikler…

Televizyon, sinema kısaca teknolojinin minimum olduğu dönemlerde samimi ve bizim yaşanmışlıklarımızın sergilendiği güzelim geleneksel oyunlarımızdı…

Geleneksel oyunlarımızın tekrar zamana uygun şekilde gündeme getirilerek gelecek nesillere aktarılması dileği ile…

Sevgi, Saygı ve Mutluluklar