Hastalıklar bizim için. Malum hastanelerde bazen yakınlarınızın yanında çok günlerimiz geçiyor. Türkiye’de de malum hastamız varsa refakatçi olarak kalmak zorundayız.

Eşi, çocukları, çevresi müsait olanlar için bu durum iyi görünse de çevresi olmayanlar için hiç de iyi bir durum değil.

Babamın rahatsızlığı nedeniyle hastanelerde çok kaldığım oldu. Bu yüzden refakatçilerin ne zorluklar yaşadığını gördüm. Aylarca refakatçı olarak hastasının yanında yatanlar var. Gerçekten de perişan oluyorlar. İşten geliyor, çocuklarla uykusuz uykusuz ilgileniyorlar. O şekilde tekrar işe gidiyorlar. Kadınlar eve gidiyor, geliyor hastane arasında mekik dokuyor.

Devlet hastanelerinde refakatçi tam uyuyacak, dinlenecek derken yandaki hastanın yakınları geliyor. Gerçekten insanlar perişan oluyor. Uykusuz, yorgun…

Avrupa’nın birçok ülkesinde refakatçi olayı yok. Hastaneye emanet ediyorsunuz, onlar her şeyiyle ilgileniyor. Bizim ülkemizde de böyle olsun. Biz yine gidelim ilgilenelim. Zaten içimiz rahat etmez. Ama bu refakatçi zulmünden de kurtulalım.

Başka bir açıdan baktığımızda da parası olanlar, bakacak kimseleri olmadığında geceliği 400-500 bin liraya paralı bakıcı bulabiliyor.

Ama parası olmayan ne insan bulabiliyor bazen yanına ne de paralı bakıcı tutabiliyor…

Yani bu ülkede zengin olacaksın. Paralı birini tutacaksın kendine ya da paran olmadığı için yakınların sürünecek hastanede. İşin üzücü olanı bu. refakatçi olayı özel hastanede de var, devlet hastanelerinde de var. Ama bizim isteğimiz bir an önce özel-devlet demeden şu refakatçi olayının tamamen kaldırılması.

Maddi durumu ya da çevresi olanlar gündüz istiyorlarsa yine dursunlar yakınlarının yanında ama parası ve çevresi olmayan kişilere hastaneler baksın. Avrupa’da nasıl oluyorsa bizim ülkemizde de olur. Olmayacak bir iş değil sonuçta. Yeter ki biz millet olarak ne istediğimizi bilelim.