SAVAŞIN MAĞDUR ÇOCUKLARI

2020 yılının başlangıcından beri zorlukları ve acıları içinde barındırıyor tüm dünyada. Yaşananları alt alta getirdiğimizde inanın bu kısa süreye neler sığmış hafızalarımız zorlanıyor. Televizyon ekranlarında ve sosyal medyada izlediğimiz ve insanlık adına utandığımız kareler yüreğimizi parçalıyor. Bebekler soğuktan göç yollarında, denizde donuyor. Özellikle Suriye’de açlık sefalet, evsizlik, anasızlık babasızlık her an ölümün kustuğu toplar derken kışın soğuğu ile birleşerek ufacık bedenlerdeki canların aramızdan gitmesine neden oluyor. Hep insanlık adına utanılacak şeyler. Kundağında ağzında emzikle mışıl mışıl yatarken üzerine düşen tonlarca bombayla parçalanan bebekler, kimyasal ve misket bombaları ile adeta ölüm kusan tek taraflı bir savaş. Tek taraflı diyorum çünkü ezilen ve mazlum olan hep bir taraf.

Her ölen bebekte biz de ağlıyoruz.

Her ağlayan çocukta biz de ağlıyoruz.

Her gözyaşı yüreklerimizde kan damlası olarak sızıyor.

İnsanlık nerede? Ne oluyor insanlığa?

Çocuklarımız evimizde güvenle yatarken, vücudu parçalanan bebekleri görünce yüreğimiz bin parça oluyor.

Utanıyorum insan olduğuma.

Utanıyorum çaresiz olduğuma.

Duyarlı olmamız gereken çok hassas dönemden geçiyoruz. Dünya üzerinde oynanan oyunda yavaş yavaş ateş çemberi daralıyor. Çevremizdeki ülkelerde barut ve gözyaşı artık hayatın bir parçası oldu.

Arap ülkelerinin sesi neden çıkmıyor dersiniz bu katliam karşısında? Hep ekonomik ve siyasi bağımlılıktan dolayı. Hesabımızı iyi yapalım. Ülkemizi de bu girdaba sürüklemek isteyen dış ve iç güçler var. Daha duyarlı olmalıyız. Daha birlik olmalıyız, kenetlenmeliyiz adeta. Öyle ki hiçbir faktör bizi birbirimizden ayıramasın.

İnsan olma onurunu taşıyan kendi cinsini nasıl bu derecede yok eder? Karıncalar bile birlikte yaşayabiliyor ve düzenini oluşturuyorsa insanlık neden yapamıyor? Sadece Müslüman kanı akmıyor Suriye’de. Hıristiyan ve diğer azınlıkların da canları gidiyor. Topyekün bir imha planı uygulanıyor adeta.

“Bizim üzerimize ne görev düşüyor” derseniz orada yaşayanlara yardım elini bireysel olarak uzatmamız gerekliliğinin ne kadar acil olduğu konusunda birleşip, iletişim araçları ile bu konuda duyarlı organizasyonlara destek vermemizdir. On lira hiçbir şeydir ama yapacağınız yardım belki bir bebeğe battaniye olacak. Bir yavruyu soğuktan koruyacak. İnsanlık adına, insan olma onuru adına bu üzerimizde bir borçtur inanınız. Daha fazlasını yapabilecek olanlar için yardım ve bağışın elbette sonu yok. Sivil toplum kuruluşları ve örgütlerine de sesleniyorum. Hayırda yarışmak için gün bu gündür.

Barış ve sevgiye dayalı bir dünya özlemi ile saygılar sunuyorum.