Cumhuriyet Platformu adına basın açıklamasını yapan Eğitim-İş Sendikası Başkanı Mustafa Aşina; “24 Ocak 1993 tarihinde tam 24 yıl önce alçakça bir saldırıyla katledilen devrimin, bağımsızlığın demokrasinin, laikliğin ve özgürlüğün, kısacası aydınlanmanın cesur kalemi, araştırmacı yazar Uğur Mumcu’yu bir kez daha özlemle, saygıyla anıyoruz.

 Bu yiğit kalemi halkımız unutmamıştır, unutmayacaktır. İlkeli ve cesur gazeteciliğin, tam bağımsız Türkiye’nin  gericiliğe karşı mücadelenin simge isimlerinden Uğur Mumcu, mafya ve siyaset ilişkisine , teröre, yolsuzluğa, kökten dinci akımlara karşı somut belgelere dayalı çalışmaları ve yayınladığı eserleriyle hayatını derin yapıların ortaya çıkarılmasına adamış, bu yapıların ortaya çıkmasından endişelenenler tarafından katledilmiştir.

 Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin maskelerini düşüren Uğur Mumcu’nun terör üzerine yaptığı araştırmalar, yazdığı makaleler neden katledildiğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Artık şu çok iyi anlaşılmıştır ki ister dinsel ister etnik olsun her türlü terörün arkasında emperyalizm ve işbirlikçileri vardır. Bu gün hala Uğur Mumcu’nun katledilmesinin üzerindeki sis perdesinin bilinçli olarak aralanmamasını bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Günümüzde Ortadoğu’nun ekonomik kaynaklarını yönetmeye yönelen emperyalizmin bu amacını gerçekleştirmek için Ortadoğu halklarını birbirine boğazlatması ve bölgeyi bir kan gölüne çevirmesi Uğur Mumcu’yu haklı çıkarmıştır. Mumcunun 1992’de Körfez Savaşı döneminde yaptığı konuşmasındaki şu sözleri aslında bu gün yaşananları anlatmıştır.

 “ Dünya tıpkı 1. Dünya Savaşı öncesi olduğu gibi pergelle,cetvelle bölünüyor ve pergelle, cetvelle sınırlar çiziliyor. Bu gün Kuzey Irak’ta yaşana kavga yıllık 16 milyar dolar geliri olan Musul  ve Kerkük petrollerine batı şirketlerinin egemen olma kavgasıdır. İşte bu kavga için Kürt Türk’e, Türk Kürt’e kırdırılıyor. Bunu çok açık şekilde görmemiz lazım.”

Bu gün Türkiye’de 24 yıl öncesine göre değişen hiçbir şey yoktur. Bu bağlamda geçmişte Uğur Mumcu, Çetin Eneç, Ahmet Tamer Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy, Gaffar Okkan gibi aydınlarımız cinayetlerle susturulurken, günümüzde emperyalizm ve AKP İktidarının saldırıları, demokrasiden, laik eğitimden, cumhuriyet devrimlerinden yana olan örgütlere, gazetecilere ,aydınlara karşı yapılmakta, hukuksuz yargılamalar ve faşizan baskılarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Ancak Uğur Mumcu’nun da dediği gibi bir kalem susar yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne kelepçeler ne demir kapılar ne iddanamaler nede 5 yıldan 20 yıla uzanan hapis cezaları bu kalemleri korkutamadı. Bundan sonrada korkutamaz. Yalova Cumhuriyet Platformu olarak Uğur Mumcu’nun ve diğer devrimci aydınlarımızın katillerinden elbet bir gün hesap sorulacağına yürekten inanıyor ve cinayetler, hukuksuzluklar, yolsuzluklar karşısında suskun kalmayacağımızın bilinmesini istiyoruz” dedi.