“Tarihimiz, mukaddes vatan topraklarını kanlarıyla sulamış Aziz Şehitlerimizin ve Kahraman Gazilerimizin fedakârlıklarıyla elde ettiği nice zaferlerle doludur. Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın bizler için bir vatana dönüşmesini, şehitlerimizin ve gazilerimizin vermiş oldukları ulvi mücadelelere borçluyuz. Tarih boyunca nice savaşlar, nice çatışmalar yaşayan bu coğrafyanın sakinleri olarak bizler, İstiklali ve İstikbali için her daim teyakkuzda olan bir milletin evlatlarıyız.

Ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu; 15 Temmuz’da gerçekleştirilmek istenen hain darbe işgal girişimine karşı, istiklalimize ve istikbalimize, demokrasimize ve Cumhuriyetimize ilelebet sahip çıkacağını tüm dünyaya kanıtlayan Aziz Milletimize ilham kaynağı olmuştur. Bağımsızlığımızı koruma konusundaki azim ve kararlılığı sayesinde tüm zorlukların üstesinden gelen, her yaştan vatandaşımızla bir kahramanlık destanı yazan Aziz Milletimiz, aynı zamanda tüm dünyaya demokrasi dersi vermiştir. Tıpkı 103 yıl önce Çanakkale’de olduğu gibi 15 Temmuz gecesi en modern silahlar, milletimizin azim, inanç ve kararlılığı karşısında çaresiz kalmıştır. Şairimiz Arif Nihat ASYA’nın dediği gibi; Şehitler tepesi boş değil/ Toprağını kahramanlar bekliyor / Ve bir bayrak dalgalanmak için; Rüzgâr bekliyor. Evet, Aziz Milletimiz 15 Temmuz gecesi bayrağını dalgalandıracak o rüzgârı bizzat kendisi estirdi. O gece “Halkın üzerinde ben bir güç tanımadım” diyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın milletini, ülkesini, vatanını seven herkesi meydanlara çıkmaya, devletini ve demokrasiyi sahiplenme çağrısı üzerine dilinde tekbir, göğsünde iman, elinde bayrağımızla meydanlara inen aziz milletimiz sayesinde hain kalkışma bertaraf edilmiştir. O gece meydanlara çıkanlar bu yolun şahadete çıkabileceğini, gazilikle neticelenebileceğini biliyordu. Kimi evinden çıkarken, kimi yolda, kimi vurulduğu yerde sevdikleriyle, aileleriyle helalleşirken hiç birinde en küçük bir pişmanlık en küçük bir korku emaresi yoktu. O gece, darbeciler ne kadar cani, ne kadar vicdansız, ne kadar ahlaksız, ne kadar şuursuz ise aziz milletimiz; o derece asil, o derece dirayetli, o derece cesur, o derece kararlı bir tavır içinde olmuştur. Bu millete ancak saygı duyarım. Bu millet alnından öpülesi bir millettir. Bu millet her türlü teşekkürü takdiri hayranlığı hak eden bir millettir. Hani şair diyor ya; “Delikanlım! İşaret aldığın gün atandan! Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan!” O gece, Aziz Milletimiz, bin yıldır bu toprakları bize vatan yapmak için gözünü kırpmadan ölümün üzerine atılan ecdadımızın yürüdüğü yoldan yürüdü. O gece kendilerine baş eğdirebileceklerini sananların başlarına gök kubbeyi yıkarak, bir asır önce Çanakkale’yi yedi düvele mezar eden mücadeleci ruhun ne kadar taze ne kadar diri olduğunu tüm dünyaya bir kez daha göstermişlerdir.

15 Temmuz gecesi destanını yazan kahramanlar bir kez daha göstermiştir ki istikbal aziz milletimizindir. İstikbal, Anadolu bozkırlarında Ömer Halisdemir gibi şeref timsali askerler yetiştiren babalarındır! İstikbal, ‘bir bacak nedir ki, vatan için feda olsun’ diyen gazilerimizindir. İstikbal, bir yıllık hasadını, çocuklarının rızkını ülkesi için gözünü kırpmadan ateşe veren çiftçilerindir. Şair ‘Hem sütümden, hem kanımdan, hem canımdan bu sendeki huy ey oğul’ diyor ya, istikbal, işte Abdullah Tayyip Olçok gibi henüz 17 yaşında körpe bir fidanken babasıyla beraber şahadete yürüyen asil gençlerindir. İstikbal, ellerinde bayrakları, dillerinde duaları, yüreklerinde imanlarıyla tankların karşısında set kuran kadınlarındır. İstikbal, 29 gün boyunca vatan için, iradesi için, bağımsızlığı ve geleceği için nöbet tutan tüm Türkiye’nindir.

15 Temmuz 2016 gecesinin, TBMM’nin tarihinde de ayrı ve özel bir yeri olacaktır. O gece hanilerce bombalanan meclisimiz ikinci defa Gazilik payesini hak etmiştir. Nasıl ki açılışından 98 yıl sonra TBMM’nin Kurtuluş Savaşı’ndaki kahramanlığını unutmuyor ve unutturmuyorsak, ikinci kez gazi olan meclisimizin 15 Temmuz kahramanlığını da asırlar boyu unutmayacağız, unutturmayacağız.

Sevgili Gençler;

Bizim milletimiz, hainlere, zalimlere korku; mazlumlara güven veren bir millettir. Ecdadımızdan şahadeti miras alan aziz milletimizin ölüme bakışı öyle başkaları gibi değildir. Bizim kültürümüzde şehitlik ve gazilik iki güzelden biri olarak ifade edilir. Gölgesinde doğduğumuz bayrağın altında ölmek, bizim için şereflerin en büyüğüdür. İstiklal marşımızda ifade edildiği gibi, “Yurdumuzun üzerinde tüten en son ocak sönmeden” kimsenin bu bayrağı indirmeye, bu milleti esir etmeye, bu vatanı işgal etmeye gücü yetmez. Sizlere düşen en önemli görev; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülküsüne sıkı sıkıya sahip çıkmaktır.

Değerli Yalovalı Hemşerilerim,

O karanlık gecede ülkemizin her ilinde olduğu gibi Yalova’mızda da tüm farklılıkları bir kenara bırakarak kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla, genciyle 7’den 77’ye tüm halkımızla birlikte ilk andan itibaren meydanları dolduran, 29 gün boyunca meydanları asla boş bırakmayan çok kıymetli Yalovalı hemşerilerime şükranlarımı sunuyorum. Unutulmamalıdır ki Türkiye’nin tüm renkleriyle, bağımsızlığına ve geleceğine yönelik atılan bu adımlar, vatanımıza sahip çıkmanın ilanı ve ispatıdır. Bu manzara, bin yıllık vatanımızın tek bir taşına dahi göz dikenlerin ödemeyi göze almaları gereken bedelin ilanı ve ispatıdır. Bu manzara Türkiye’nin 2023, 2071 hedeflerine ulaşacağının ilanı ve ispatıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, 15 Temmuz Şehitlerini Anma, Demokrasi ve Milli Birlik Gününün ikinci yıldönümünde, Aziz Şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyor, Kahraman Gazilerimize şükranlarımı sunuyor ve o gece “ya şehit olurum ya gazi” diyerek tereddütsüz bir şekilde göğsünde imanı ellerinde bayrağımızla meydanlara inerek işgalcilere kutsal vatanımızı teslim etmeyen aziz milletimize hizmet etmekten onur duyuyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”