Yaşadığımız yüz yılda ülkemize ve yaşadığımız yerin gelişmesine katkı sağlayabilirsek bugüne kadar gelmiş olan seviyeyi biraz daha yükseltebilirsek bireysel olarak, sivil toplum kuruluşları olarak o zaman başarılı olarak bulunduğumuz yere faydalı olmuş oluruz. Şimdi bizim konumuz, branşımız spor olduğu için yaşadığımız yerde sporu geliştirmek, daha çok kitlelere ulaştırarak sonucunda başarılı olmak istiyorsak yeniliklere açık olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu çalışmaları yaparken de geleneklerimizi ve yenilik çalışmalarını çok iyi ayırt ederek çalışmalarımızı o doğrultuda yürütmeliyiz.

Şimdi ilk olarak gelenekçilik konusu; bir toplumu ayakta tutan içsel gücün gelenekler olduğunu ve geleneklere bağlanmak gerektiğini öne süren, toplumsal kurumları, inançları geçmişten geldikleri için benimseyen, yeni kültür öğelerini değersiz sayan tutum, öğretidir.

Diğer önemli olanı ise, yenilikçilik; yenilikten yana olan.  Eskimiş, zararlı veya yetersiz sayılan şeyleri yeni, yararlı ve yeterli olanlarıyla değiştirme, Yeni olan bir şeyin özelliğidir.

Durum böyle olunca kişi geçmiş deneyim ve tecrübelerini güncelleyerek ana, güne ve gelecek kuşaklara aktarabilir. Bu durum deneyimdir, insan isterse deneyimlerinden yola çıkarak yenilenebilir ve topluma faydalı birey olabilir.

Fakat şu unutulmamalıdır, bir kimse ya gelenekçidir ya yenilikçidir.

Gelenekte sadakat, biat kültürü, menfaat kayırmacılık, adaletsizlik vardır.

Yenilikçilikte ise ilimden, bilimden, teknolojiden, evrensel değerlerden, çağdaş normlardan liyakat temelli gelişerek yaşamı idame etmek vardır.

Sonuç olarak; bir insan ikisini bir arada yürüten durumunda olamaz.