Yönetmek zor sanattır hatta yönetmek ciddi bir bilim dalı olarak da tanımlanıyor. Yönetmek hem yöneten açısından zor ve sorumluluk gerektiren bir iştir hem de yönetilenler açısından kendilerini yönetenlerin meşruiyetini kabullenmek noktasında da önemlidir. Tarih boyunca insanlar kendilerini yöneten kişi ya da kişileri belirli kriterlere göre seçmişler, seçmek zorunda kalmışlar ya da kabullenmek durumunda kalmışlardır. Yöneticiler kimi zaman güçlü savaşçılar, iyi avcılar ya da bilge liderler olmuşlardır. Yönetici olarak kalmayı devam ettirmek aslında öyle ya da böyle büyük çoğunluğun olurunu almakla mümkün olabilir. Yönetilenlerin büyük bir çoğunluğu durumdan memnunsa ya da hal ve gidişat ortalamanın üzerinde gidiyorsa kısaca işler yolundaysa devam eder eğer değilse o günün şartlarına göre yönetenler değişir.

İşlerin iyi gitmesi demek ise zamana, mekâna ve şartlara göre değişlik gösterebilir. Yönetim sistemi ne olursa olsun yönetim biçimi ne ile ifade edilirse edilsin asıl olan insanların istekleri, ihtiyaçları ve beklentileri ile mevcut durum arasındaki dengedir. İnsan ihtiyaçları bir çok şekilde sıralanabilir. Amerikalı psikolog Maslow, insanın gereksinimleri şu şekilde sıralamıştır:

*Fizyolojik gereksinimler (nefes alma, besin, yemek, su).

*Güvenlik gereksinimi (beden, iş, kaynak, ahlak, aile, sağlık ve mülkiyet güvenliği).

*Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel mahremiyet).

*Saygınlık gereksinimi (özsaygı, özgüven, başarı, başkalarına saygı duymak, başkaları tarafından saygı duyulmak).

*Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erdemli, yaratıcı, içten, problem çözücü, önyargısız ve hakikatleri kabul eder olmak).

  1. o ki insan ihtiyaçlarına en uygun ya da en fazla çözümü sunan yöneticiler ya da yönetim biçimleri en çok desteklenen ve sürekliliği daha uzun olanlardır. Yönetmek aynı zamanda yönettiklerinle beraber sürekli ve sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimsemek ile gerçekleşir.

Yönetmek çoğu zaman zor kararlar almayı gerektirir. Başarılar sonucunda övgüler alırsınız ya da başarısız sonuçlar için ciddi eleştiri alırsınız. Ayrıca her bir kararınız size vicdani sorumluluk da yükler. Bu yüzdendir ki ilkçağlardan bu yana yöneticiler kararları tek başına almak yerine bir heyet ile almayı tercih eder. Bu heyet ya istişare heyeti olur ya senato ya da danışma heyeti. Ne derseniz deyin karar alırken danışmak ve sorumlulukları paylaşmak önemli bir olgudur. Her türlü kararı kimseye danışmadan ve herkese rağmen almak ve bu kararların tüm sorumluluğunu tek başına yüklenmek en hafif tabir ile “ahmaklık” olarak kabul edilir. Üstelik yönetirken temel bazı kriterler yani yasalar, kurallar, gelenekler, geçmişte benzer durumlarda alınmış kararlar gibi ölçütler de göz önüne alınır. Yani yönetirken tek kriter siz olamazsınız. Sizin istek, görüş ve duygularınızın temel alındığı kararlar tutarsız, dayanaksız ve hadsiz kararlar olur. Üstelik bu tür kararların insani ve vicdani sorumluluklarını da kimse kaldıramaz. Yönetmek sistematik bir durum olduğu kadar liderliktir de. Liderlik ise gerçekten zor bir sanattır. Yönetici neyin nasıl yapılacağını bilir, lider öğretir. Yönetici “yapın” der, Lider “yapalım” der. Yönetici yönetir, lider yönlendirir.

Bilmeyen ve bilmediğini bilen çocuktur, ona öğretin;

Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır, onu uyandırın;

Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen aptaldır, ondan sakının;

Bilen ve bildiğini bilen liderdir, onu takip edin.

(Çin Atasözü)