Duygularımızın en hissiyatlı anları anılarımız belki gözlerimizde fotoğraflanan… Geleceğe yeşerttiğimiz umutlarımızla birlikte kat ettiğimiz yollar bugünlerimizin en değerli eylemi…

Geçmişin güzel anlarını, başucu anlarımızın en güzel vitrininde tutarak, geleceğe güzel, kalıcı eylemler bırakmak ömür defterimizin en alımlı sayfalarında yer alıyor. Çünkü insan yaşamında iki ayrı gelecek var… Kendisini gerçekleştiren ve bizim oluşturduğumuz bir gelecek. Gerçek gelecek ikisinin harmanlanması ile oluşan gelecek…

Ömür, en kalıcı nostaljidir insan ömrüne. Ömür nostaljisinin en güzel melodisi misalidir bazı duygular. Tınısı yüreğe iyi gelir.

Gönüllerimize kök salmış duyguların ışığı duygularımızın keskinliğiyle alakalı. En sevdiğimiz şarkıyı dinlemek gibi, en çok sahip çıktığımız. Gönlümüzün lügati da böyledir. Sözcükte ayrı ayrı duygulara dahil oluruz… İççimize dönmek gibi… İçimizdeki duygulara şöyle bir yoklama almak adeta…

Yıllar geçiyor ama duygular eskimiyor işte. Tükenmiyor geçip giden zaman gibi. Yılların içindeki rakamdan başka ne eskiyip gidiyor ki yaşamımızda… Her geçen gün, hayatına birer anı…

Hayatımızın içindeki yıllar bir kenara, yıllarımızın içindeki hayattır aslında yaşam. Bu serüvende anılarımız, umut ettiklerimiz, yaşadıklarımız, yaşayamadıklarımız…

Hayat küçük şeylerden oluşur. Eğer sen seversen büyük olurlar. Zaman zaman yaşam telaşı, stresli anlarımız oluyor. Kaçınılmaz bu. Yaşamın temel şartı… Her şey güllük gülistanlık olur mu hiç? Eğer hayat sadece sevinçle dolu olsaydı, hiçbir zaman anlayışlı ve sabırlı olmayı öğrenemezdik. Sabırla yoğrulan dualarımız, umutla yoğrulan hayallerimiz, bizi bir adım öteye taşıyor ömür serüveninde…