2 bin 504 kişinin hayatını kaybettiği 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde yaşamını yitirenler için düzenlenen anma töreninde konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bu yılı afetlere hazırlık yılı ilan ettik. Yapmamız gereken çok işimiz var” dedi.


Düzenlenen törene, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yalova Valisi Muammer Erol, Yalova İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Soygüzel, AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı ve Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş, Cumhuriyet Halk Partisi Yalova Millletvekili Özcan Özel, AK Parti Yalova İl Başkanı Muğlim Bağatar, AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, Yalova İl Jandarma Komutanı Albay Ali Gemalmaz, YASKİ Birlik Başkanı Adnan Kırtay ve çok sayıda vatandaş katıldı.

15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen anma etkinliğinde, meydanda kurulan çadırlarda 17 Ağustos depremini anlatan simülatörler de yer aldı.

Anma törenleri Yalova Mahalle Afet Gönüllüleri ve vatandaşların 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanından başlayarak Deprem Anıtı’na kadar süren sessiz yürüyüşü ile başladı. Deprem’de hayatını kaybeden Yalovalı Deprem Şehitleri anısına yaptırılan Deprem Anıtı’nı gezen, depremde çekilen fotoğrafları inceleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu anıtla ilgili Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman’dan da bilgiler aldı. Yalova Belediyesi ve Yalova Müftülüğü tarafından ortaklaşa tertip edilen anma töreni kapsamında Kuran-ı Kerim ve ilahiler okunmaya başlandı. Saatler 03.02’yi gösterdiğinde ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, protokol mensupları ve vatandaşlar hep birlikte dualar ettiler. Ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, deprem şehitlerinin adlarının yer aldığı mermer blokların yanına giderek karanfil bıraktı.


Soylu, ”Kıyamet günü gibiydi”


15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı’nda kurulan deprem çadırlarını gezdikten sonra 17 Ağustos depremini anlatan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Cesetler yerdeydi. Kimin nereye koşuşturduğu belli olmayan kıyamet günü gibiydi. Sayın Çiller ile ilk önce arabada dönemin başbakanı rahmetli Bülent Ecevit’i aradık. Buradaki tablodan bilgisi yoktu. Yine dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i aradık. Onun da tablonun büyüklüğünden haberi yoktu. İlk fotoğraf nakledildikten sonra sıra sıra gitmeye başladık. Arabanın arkasına bir şey almış, gördüğümüz, bulduğumuz herkese ulaştırmaya çalıştık. Bir kıyamet ve mahşer anı gibiydi. Bir hiçlik duygusunu insana olabildiğince yaşatan anı o gün burada hatırladıkça tekrar hissedebiliyoruz. Buradan Gölcük’e gece yarısı ulaştığımızı hatırlıyorum. Işık yok, karanlık. Gölcük'e giderken gündüz vaktiydi. Aklımdan çıkmayan manzara, ev çökmüş, annesini evin içerisinde olduğunu düşünüp, ‘Anne neredesin’ diye seslenen insanlar. Birçok binanın üzerinde sahil boyunca olan sitelerin birçoğunda sele serpe yatan cesetler. Ceset torbasının olmadığı bir Türkiye’ydi o dönem. Sonraki tartışmaları hep beraber hatırlıyoruz. Onlarla büyüdük, bu zamana kadar geldik. Kendi kendime ‘Bu tecrübe bu kadar acı mı olmalıydı’ diye sordum” diye konuştu.


“Böyle bedel ödememeliydik”


  Bakan Soylu, “Biz 2 bin yıllık bir devlet sahibiyiz. Devlet tecrübemiz var. Devletin tecrübesi böyle olmamalıydı. Böyle bedel ödememeliydik. Kimseyi suçlamıyorum. Biz büyük bir ve asil bir milletiz. Bugün dünyada insanlara elini uzaktan, Kabe’yi muazzafada tavaf edenlerin ismimizi bildiği, dua ettiği bir milletiz. Biz her şeyin mükellefini yapmakla mükellefiz. O günkü karmaşıklık bize büyük tecrübeler yaşattı. Yeniden başladık. Sıfır diyemeyeceğim ama neredeyse sıfırdan başladık. Binaların, yapıların nasıl olacağı, çocuklarımızın nasıl eğitileceği, yeni afetle karşılaştığımızda ne yapacağımızı o tarihten sonra yapmaya başladık. Bu depremin, afeti yaşayan cumhurbaşkanımızın, bu depremden 3 yıl sonra başbakan olması, bu depremi yaşayanlardan birisi olarak Türkiye için fırsattı. Bugün dünyanın pek çok yerinde böyle bir şey olduğunda ilk çağrılan, ilk imdat zili çekilen ve ‘Gelir misiniz?’ denilen ülke biziz. Bugün çok güçlü kurumlar var. Ama bu kurumlarda Allah’a yemin olsun ki yeterli değil. Hep birlikte yapmamız gereken çok iş var. Bu meselinin sorunlarından biri olarak, kendi sorumluluğumu alarak, biz yolunda yürüyen meseleleri çözmekte yetenekli bir milletiz. Yeter ki konsantre olalım. Bunun en önemli örneklerinden biri Yalova’dır” ifadelerine yer verdi.


'Yapmamız gereken çok işimiz var'


Bu yılı afetlere hazırlık yılı ilan ettiklerini dile getiren İçişleri Bakanı Soylu, “20 bin civarında deprem olmaktadır. Kimisini hissederiz, kimisini hissetmeyiz. Geçen Denizli’ye koştuk gittik. Oradaki binaların çok güçlü olduğunu iddia ediyor değilim. Türkiye’nin Yalova’dan hangi tecrübeyi elde ettiğini orada gördük. Akşam kararmadan Kızılay’ından AFAD’ına, kurtarmaya yönelik STK’lardan, belediyelere kadar, herkes ne yapacağını biliyordu. Topyekûn nerede çadır kurulacağından, insanlarımızın davetine kadar. Böyle bir kültür Allah göstermesin önemli. Bugün, yapmamız gereken çok iş olduğunu söylemek istiyorum. AFAD başkanımız burada. Birlikte çok önemli çalışmaların altına imza atıyoruz. Bu yılı afetlere hazırlık yılı ilan ettik. Aynı zamanda bu tip meselerle karşılaştığımızda 28 hizmet grubumuz var. Her biriyle bir mühendislik olarak hazır olmaları konusunda bir irade sergiliyoruz. Bu konuda bugüne kadar 12 milyon AFAD ve afet eğitimi gerçekleştirdik. Yapmamız gereken çok işimiz var” diye konuştu.


“Biz eski Türkiye değiliz, iyi bir noktadayız”

  Soylu, “Sel karşısında ne yapacağız. Diğer afetler karşısında neler yapacağız. Bütün bunların tamamını çocuklarımıza öğretmek durumundayız. Ama illaki çocuklar. Trafik kurallarını dünyada en iyi bilen nesiller yetiştirmek zorundayız. Afet konusunda dünyaya örnek gösterecek nesiller yetiştirmek zorundayız. Buna imkanımız var. Biz eski Türkiye değiliz, iyi bir noktadayız. Van depreminde bunun örneğini, bir şehrin ne kadar kısa sürede olabileceğini cumhurbaşkanımız gösterdi. Gelecekte bundan daha iyisini yapabilmek kabiliyetine ulaşmalıyız. Bu konuda 24 saat emek sarf ettiğimizi bilmenizi isteriz” dedi.