Yerel seçimler yaklaşıyor. Partiler aday adayları konuşuluyor, dedikodular başladı. Yerel gazeteler yayıncıları yorumcuları adım adım duyduklarını işittiklerini paylaşmaya çalışıyor. Doğruluk payı aldıkları haber kaynaklarının samimiyetiyle alakalı, Yalova’nın tüm ilçe ve merkezinde sadece bir aday belli şu anda aslında o da seçim kurulunun başvuru kabul etmeye başladığı süreçte 100’de 100 onanmış olacak. Şimdiye kadar açıklama yapması çok bir şey ifade etmiyor, reel bir bilgi olarak.

Çeşitli partilerden adaylık teklifleri, düşünceleri, fikirleri gelse de kapımızı kimseye kapatmadan bağımlı olmak yerine bağımsız sürdürmeyi devam ettireceğimi bilmenizi isterim. Büyük konuşmak istemiyorum yine de temel ahlaki yapıma ve düşüncelerime uyacak aynı bakış ve inanç yapısında bir parti de kendi belirleyeceğim şartlar doğrultusunda hareket edebileceğim gerçeği de ortadadır.

Konu başlığımız ‘simcity’.  ‘simcity’ bir bilgisayar hatta yeni trend bir telefon tablet oyunu.

Amacı mutlu bir şehir yaratmak ve orayı yönetmek. Oyunu oynamaya başladığınızda, oyun size başkan diyor ve siz şehrinize bir isim oluşturduğunuzda o şehrin kasabanın başkanı olarak yol hareket ediyorsunuz. O kadar gerçekçi ki. Siz yolları, evleri, iş yerlerini, eğlence alanlarını, mağazaları, parkları bütçeniz yettiğince oluşturuyorsunuz. Topladığınız vergiler ile şehrinize yeni projeler üretiyorsunuz. Suyunuz, elektriğiniz şehriniz kalabalıklaştıkça yetmiyor, yeni kaynaklar üretmeniz oluşturmanız gerekiyor. Yeterince alt yapı temizlik işleri yapamazsanız, halkınız şikâyete başlıyor. Mutsuz olmaları sizin huzurunuzu bozuyor. Temel amaç halkın mutluluğu için şehri doğru şekilde dizayn etmek.

Bu oyun o kadar gerçekçi ki başarısızlığınız da halk mutsuz oluyor. Bu mutsuzluk şehrinizin ekonomisine yansıyor ve yeni işler başaramıyorsunuz. Her adayın bu oyunu ciddiyetle oynamasını öneriyorum. Çocukça gelebilir belki ama çok gerçekçi bir süreç atlatıyorsunuz. Özellikle geçmiş sürümleri daha başarılı. Yeni sürümlerde savaşlara dahil olmanız gerekiyor pek mantıklı bulmadım.

20. seviye ye ulaşmanız aslında bir şehir yönetimi hakkında size büyük fikirler verecektir.

Ufkunuzu açacaktır, şehirle alakası olmayan bu işi çocuk oyuncağı olarak düşünen, bundan önceki yıllarda eğitim seviyesi daha alt seviye olan bireylerin de yönetimlerde bulunması bu görevlere birçok kişiyi kendinde hak sahibi olmaya yönlendiriyor. Bir de şu maddi durumlar mevzu. Bu görevlere gelecek, gelmeyi düşünen bireylerin ceplerine hazırlamaya çalıştıkları büyük paraların olması gerektiğini mantıklı bulmuyorum. Bu yarış, para harcanma yarışı olmamalı. Buna alıştırılmamalı. Büyük bütçelerle bu yarışa girecek insanlar olacak. Bu yarışı bu seviyeye taşıyacak olan kişiler seçilecekleri 5 yılda, kimlere daha çok hizmet vereceğini düşünemiyor musunuz?

Bu işleri ekonomik savaştan çıkaracağımız gün, yaşayacağımız şehirde kalıcı geleceğe en uygun üretilecek projeler hayata geçirilecektir. Aksi durumda geleceğinizi unutun, unutalım harcadıklarını geri almak için 5 sene mücadele verecekler. Ne sizi ne de bizi kimse düşünmeyecek. Kaçırılmış yıllarımızla yaşlanmaya devam edeceğiz. Oysa şimdi bu kalemi okuyanlar, taraf olanlar haksız bulacak, bu sistemle kazanlarına patates doğradıkları için sesleri çıkmayacak. Elde ettikleri haksız kazançlardan vicdan bile duymayacak, şükredip iman etmeye devam edecekler. Sisteme itiraz edenlerin sayısı o kadar az ki onlar diğerleri kadar yeterince ibadet etmedikleri için çevrelerindeki fakir, ihtiyaç sahibi insanlar için endişe duyup üzülmekten başka bir şey yapamayacaklar.

Aslında sol ve sağın temel özelliklerinden biri de bu...

Çevrelerine aynı bakıyorlar ama idealleri vicdanları farklı çalışıyor.

Ben de bu toplumda nefes almaya çalışıyorum.