Kendi irademiz dışında geldiğimiz bu Dünya’da yetiştiğimiz topraklar, aile yapımız ve sosyal çevremiz fikir ve inanç kimliğimizin oluşmasında büyük rol oynamaktadır.

Günümüzde bir köy kadar küçülmüş bu Dünya’da fikirleri, inançları, sosyal ve kültürel yapısı farklı insanlarla birlikte yaşıyoruz.

Bazen yaşadığımızın, “bir nefes hayat’’ olduğunu ve aynı havayı soluduğumuzu unutarak makam, mevki, siyasi görüşümüz ve sosyal statümüzün etkisi ile bize göre ötekini ne dinliyoruz, ne anlıyoruz ne de saygı gösteriyoruz.

Hatta sosyal medya hesaplarımızdan bizim gibi düşünmeyen birçok insanı üzecek paylaşımlar yapıyoruz.

En acısı ise bütün bunları günlük hayatımızda yaşarken aynı milletin birer ferdi olduğunu unutuyoruz.

Sosyal medyada bizi ilgilendirmeyen en basit olaylarda bile görüşlerimizi beyan ederken, bu tartışmalar yüzünden tarihimizdeki kahramanlık hikayeleri ile dolu en önemli olayları bile aynı heyecanla kutlayamıyoruz.

Siyasi karşıtlığımız yüzünden basit bir rektör olayını sosyal medyamıza taşırken aynı hafta Sarıkamış’ ta bu vatan için soğukla, açlıkla, düşmanla ve ölümle mücadele ederek can veren yüz bin şehidimizin hatıralarını görmezden geliyoruz.

Daha üzücü olan ise uzun yıllardır devletimizin iliklerine kadar girmiş ve 15 Temmuz’da tarihimizin en kanlı darbesini gerçekleştiren FETÖ terör örgütü karşısında bile aynı safta yer alamıyoruz.

Ayrıca 40 yılda 40 bin canımıza kıyan, bebekleri, öğretmenleri, askerleri, kadınları katleden PKK terör örgütü ve onları destekleyen siyasi figürler karşısında aynı tepkiyi gösteremiyor, hatta bazen söylemlerimizi ve kimliğimizi unutup omlarla birlikte hareket edenlerle aynı safta yer alıyoruz.

Peygamber ocağı diye adını verdiğimiz ve tarih boyunca gerçek anlamda İslam’ın sancaktarlığını yapmış ordumuzun sınırlarımız ötesindeki adalet ve özgürlük adına verdiği mücadelenin arkasında duracak eylem ve söylemlerde bulunamıyoruz.

Batının demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi adlarla damarlarımıza enjekte ettiği zehrin esiri oluyor, canları pahasına güvenliğimizi sağlayan polislerimize “katil’’ diyebiliyoruz.

Siyasi görüşlerimiz her geçen gün aramıza demirden duvarlar örerken, bizler de bu duvarın örülmesine katkı sağlıyoruz.

Bütün bu ayrışmalar yüzünden Azerbaycan, Mavi Vatan, Libya, Suriye ve Irak gibi ülkemiz için hayati önem taşıyan olaylarda bile aynı safta yer alamıyoruz.

Bu şanlı ay yıldızlı al bayrak altında yaşayan ve kendini binlerce yıllık Türk tarihinin bir ferdi olarak gören kardeşim,

Her karış toprağı atalarımızın kanıyla sulanmış bu cennet vatandan başka bir Türkiye olmadığını ve bu cennet vatanın hepimizin ortak sevdası ve ortak kaderi olduğu bilinciyle hareket etmediğimiz her gün, bu topraklara göz dikenlerin cesaretini artırıyor ve ülkemizin gücünün zayıflamasına neden olduğumuzu asla unutmayalım.

Yine sistemli bir şekilde bir üst akıl tarafından bize dayatılan ayrışma ve zıtlaşmanın bir parçası olmayalım.

Tarihimizin her döneminde olduğu gibi bu gün de içimizde Sadettin Köpekler’in olduğunu unutmayalım.

 Siyasi görüşlerimizi özgürce yaşayalım. Ancak söz vatana, millete, bayrağa ve ezana geldiğinde aynı safta yer alalım.

 Hepimizin yanlışları yüzünden bu ülkeye bir daha “İstiklal Marşı’’ yazdırmayalım.

  Geç kalmadan ortak paydalarımız etrafında kenetlenip gelin hep birlikte Türkiye olalım.