Hiç çömlek nasıl merak ettiniz mi?

Çömlek atölyesini ziyaret edeniniz oldu mu?

Yaşadığınız Şehir, Kasaba ya da köy de çömlekle uğraşan veya uğraşanlar var mıydı?

Geçmişte Yalova işle böyle güzel sanatlara, sanatkârlara sahip bir kasabaydı…

Şimdilerin Yalova merkezdeki Pazar yerinde, tam net olmamakla birlikte, çocukluğumdan hatırladığım kadarı ile kapalı Pazar yerini ile Pazar dükkanlarının arasındaki dar yol eskiden genişti. Sanırım tek taraflı yüksek tavanlı dükkanlar vardı. Eski karakolun arka tarafı gibi..

Buradaki dükkanlarda patates, soğan, hayvan yemi, un vb. hem toptan, hem parkende satan dükkânlar olurdu. Bu dükkânlardan boy boy toprak saksı, güveç, testi, küp yapan çömlekçilik yapan bir aile vardı. Çömlek ihtiyacı olanların ilk ve tek adresi bu dükkandı.

Annemle bir gün sırlı saksı almaya gittik. Sırlı saksı denince “Sır saklayan saksı” bekliyor insan... Masum çocukluğun güzel dünyasında. Büyük bir heyecan ve merakla dükkana girdiğimi hatırlıyorum. Dükkan yüksek tavanlı; raf raf çömlek tabakların, muntazam bir şekilde dizilmiş güveçlerin, miniğinden büyüğüne testi ve küplerin olduğu yarı loş bir dükkândı. Dükkanın farklı bir köşesinde ise sırlı saksılar ve yine sırlı olan ürünler mevcuttu.

Sabırsızlıkla alacağımız “Sırlı Saksıyı” soruyordum. Nerde bizim alacağımız saksı?

Annemi çekiştirerek sorduğum soruyu duyan Çömlekçi tebessümle, güzel evlat diyerek eline küçük bir sırlı saksı aldı. Al bakalım sana ‘Sırlı Saklı’. Yüzünde hala bir tebessümle gülme arası bir ifade ile benim şaşkın şaşkın saksıya bakışımı izliyordu.

Bak evladım biz çömleği yaparken bazılarının içine sır dediğimiz bir karışımı süreriz ki, dışarıya su, nem vermesin içine konan malzemeyi sağlamca tutsun diye. Bu işleme sırlama der, işlem sonrası çıkan ürüne ‘Sırlı’ deriz. Anladın mı şimdi ‘Sırlı’ niye diyormuşuz?

Bu çömlekçinin sırlı saksıları meşhurdu.

Hem işçiliği, hem de kalitesi bakımından. Saksıların kenarı dantel gibi özenle kıvrım kıvrımdı. Hele dışına taşırma gibi, yukarıdan aşağıya akmış gibi duran renkli sırların birbirine karışımı, çömlek ustasının ne kadar hünerli ve sevgiyle bu işi yaptığını size anlatırdı.

Her biri birbirinden farklı, her birini ayrı bir dokunuşla yapmıştı ustamız. Birçok evresi olan ve zahmetli bir iştir ‘Çömlek’

Çömlek ustası kil toprağı sevgiyle yoğurmuş sonrasında çarkın başına geçmiş, başlamış çamuruyla muhabbete sanki.

Allah, Allah çamurla da muhabbet nasıl olur demeyin; bir çömlekçi ustasını çarkının başında hamur halindeki çamuru ile çalışırken seyrederseniz, ne demek istediğimi anlarsınız..

Çömlek yapımı için uygun değerlere sahip kil, toprak öncelikle elenir, taşlarından ayrılır. Su ilavesi ile hamur kıvamına getirilir. Kıvam olayı çok önemlidir. Çömlek ustası göz kararı ve yoğurması hamuru tavına getirir. Dinlendirir ve yapacağı ürünün büyüklüğüne göre aldığı toprak hamurla başlar çarkını döndürmeye. Sanırsınız ki çark döndükçe çamur dans ediyor… Ve dans gösterisi bitip seyircisini selamlama anı. Muhteşem bir duruş misali karşımızda ibrikli su testisi.

Bu güzel ürünü seyrederken Mevlana’nın şu sözü gelsin aklınıza;

"Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin, Kalp sevmedikçe el dokunmuş neylesin”

Yapılan iş her ne olursa olsun sevgiyle yapıldığında, sanat eseri misali hepsi kendine özgü güzelliği ile ortaya çıkar.

Sevgi, Saygı ve Mutlulukla kalın.