Sevgi; yaşamının neresinde duruyor? İnsanın en temel ihtiyacı, görünmeyen nefes, duyulmayan sestir sevgi. Kalbimize gelip konduğunda içimizi titretir inceden. Evrendeki her şeyi, çiçeklerin karşı koyamadığımız güzel kokusu belki, içimizi kıpır kıpır eden kuş cıvıltılarıyla süsleyen sevgi içimize su serpiyor. Evrende karşılaştığımız her çetin yolda, bizim yollarımızda çiçekler açıyor adeta. İçimize sonsuz umutları seren maviye boyanmış gökyüzüne baktığımızda bugüne kadar içimizi kemiren ne varsa, sonsuzluğa bıraksak kendimizi. Bir dene… Sadece saniyelik… Pencerenizi aç, maviye odaklan, gökyüzünün eşsiz güzelliklerine bırak hayallerini.

Evrene gönderdiğimiz her enerji bize aynı şekilde şekil değiştirerek geri dönüyor aslında. Ne düşünürsek ona dönüşüyoruz. Düşündüklerimiz eylemlerimiz olarak bitiyor başucumuzda. İşte sevgi devreye giriyor burada. Neyi severse, onu hissediyor, onu yaşıyor, ona dönüşüyor insan.

İnsanın yaşamına ışık tutan en can alıcı renk sevgidir. O ışığın rengi yoktur. Bazen siyah bazen mavi bazen beyaz bazen yeşil… Simsiyahlar içinde kalsa da yüreğin ak süt gibi fedakarlıkların o yüreğine işlediğinde, yemyeşil oluverir gönlün.

Unutma; Yaşamın iğnesi ipliği yoktur, sökülen hayallerini ayağa kalkıp dimdik durup yine sen kendi azminle dikeceksin. Çetin zorluklara düşecek yolun bazen, Unutma; Yine çıkış yolunu sen belirleyeceksin. Yaşamın aynası sensin. Ne olursan o yansır eylemlerine, hikayenin başrolünde sen varsın ve kahraman sensin.