Hayata karşı bilinmezlik çetelesi tutsak, günlerimizin çoğu bu bilinmezliklerle geçiyordur şüphesiz.

Bizler bu bilinmezlik duygusu içerisinde, olası birçok duyguyu tüketmekle meşgulüz. Sürekli tüketen bir doğamız var. Daha doğrusu kendi yarattığımız doğa desek uygun olur sanıyorum.

İnsanlara sevgimiz tükeniyor, tahammülümüz azalıyor, evrene sevgimiz tükeniyor. Sabrımız azalıyor. Hayatla mücadele ederken, her isteğimiz hemen oluversin istiyoruz. Oysa unuttuğumuz bir şey var; güzel duygular yüreğe misafir olarak değil, kalıcı olarak yakışır. Yüreğimizde kalıcı duygular olması için de sanıyorum ki bekleyişler gerekiyor.

Yüreğimize huzur veren, bilinmezlik çetesinden bizi uzaklaştıran insanlar olur hayatımızda. Sevdiklerimiz, eşimiz, dostumuz, ailemiz…

Takvim yapraklarından her geçen gün eksilirken günler, her güne birer anı biriktiriyoruz aslında. İyisiyle kötüsüyle birikmişlikler artıyor ömrümüze. Her zaman belirttiğim bir şey var; Elimizin altında olan her duygu, ellerimizin arasından kayıp düşmeye mahkumdur. Tırnaklarımızla kazıyarak oluşturduğumuz emellerimizle dolu günlerimiz ise, hayatımızda hem huzurun hem de güvenin adresidir. Asıl huzur insanın yüreğindedir lakin insanın yüreği de insanlardan aldığı huzur duygusuyla beslenir. Terazi her zaman iki taraflı dengede kalırsa, insan gönlü de bir terazi misali, sevdiğiniz insanların duygularıyla dengede kalır.

Gönüllerimizin dengede kalmasını istiyorsak, biraz öz eleştiriyle yaklaşıp, kazanmak istediğimiz şeyler için elimizden geleni yaptığına inanıyorsak, gerisi gelecektir. Ya istediğimiz şekilde ya da şekil değiştirmiş en güzel haliyle.

Bize düşen sanıyorum ki belirsizlik duygusundan biraz olsun uzaklaşıp, hayatta ne istediğimizi iyi bilmek ve isteklerimiz doğrultusunda hayatta ilerleyebilmek. İnsan, yüreğini iyi tanımalı. Öz benliğini iyi tanımalı ki, ne istediğini bilebilsin.

Her insana huzur veren eylemler farklıdır. Örneğin, kimimiz gökyüzü seyrinde, kimimiz denizin maviliğinde huzur buluruz. Kimimiz gecenin karanlığında uykuya daldığında, kimimiz aydınlık dolu sabaha uyandığımızda. Bu yüzden, yüreğine uygun olan duyguları yaşamalı insan.

Yüreğimizde her bir duygu bizim eserimiz. Bizim evreni algılayışımız, insanları algılayışımız ve kabullenişimiz. Hangi duyguyu yaşıyorsak, yüreğimizden hayatımıza o duygunun seyri akar. Yüreğimize o duygu işler ve duygularından emin olmak, kendinden emin olmakla başlar.

O yüzden insan, duygularına sahip çıkmalı…

Güzel duygulu yarınlarda buluşabilmek ümidiyle…