İçişleri Bakanlığı tarafından geçtiğimiz yıl görevden uzaklaştırılan Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, CHP Yalova İl ve İlçe Yöneticilerinin de hazır bulunduğu tanıtım toplantısında açılış konuşmasını CHP Yalova Kadın kolları Başkanı Meryem Ataç ve CHP İl Başkanı Mehmet Gürel yaptı.

Proje tanıtımından önce iktidara ve Cumhur İttifakına eleştiriler yönelterek, “Sizlere Ankara’dan Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamını getirdim” diyerek başlayan Nazlıaka şunları kaydetti;

Nazlıaka; “AK Parti’nin artık söyleyecek sözü kalmadı”

“81 ile 973 ilçeye gitmeyi hedefledik. Gittiğimiz her yerde partimize yönelik ciddi ilgi görüyoruz. Anket sonuçları ve saha gözlemlerimize dayanarak şunu görüyoruz, Millet İttifakını Millet İktidarı yapacağız. Görüyoruz ki Cumhur İttifakının paydaşları artık sahalara çıkamıyorlar. Çünkü yıllardır her seçimde 3600 ek gösterge sözü verdiği polise, hemşireye gitse ne diyecek, işsizlikle mücadele etmeye çalışan gençlere ne diyecek? Emeklilikte yaşa takılanlara ne diyecek? İşçiye, emekçiye gitse ne diyecek? Șiddet sarmalından kurtulmaya çalışan kadınlara ne diyecek? Her geçen gün can çekişen esnafa ne diyecek? Çiftçiye gitse ne diyecek? AK Parti’nin artık söyleyecek sözü, verecek vaadi ve üretecek projesi kalmamıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi ilk günkü dinamizmi ile ilk günkü kararlılığıyla dimdik ayaktadır ve Millet İttifakı her geçen gün daha da güçlenerek yoluna devam etmektedir.''

Nazlıaka; “Türkiye’ye de baharı getirenler bizler olacağız”

CHP Kadın Kolları olarak örgütlü gücümüzü her geçen gün daha da yükseltmek amacıyla illerimize gidiyoruz. Yalova’da toplam 43 köy 14 mahallede örgütlenmemizi tamamlayacağız.

31 Mart seçimlerinde nasıl ülkemizin belli yerlerine bahar getirdiysek, Türkiye’ye de baharı getirenler bizler olacağız.

İşte o zaman eşit, adil, özgür, demokratik, herkesin hakkını alabildiği bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edebileceğiz.

Yalova çok özel bir şehir. Türkiye’nin en küçük şehri ama Türkiye’nin gönül zenginliği bakımından en büyük şehri.

Yalova ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e 311 gün ev sahipliği yapmış bir şehir. Doğanın korunması, yeşilin sevilmesi konusunda örnek bir şehir.

Bir ağacı kesmemek için evi taşıyanların karşısında bugün görüyoruz ki doğa düşmanları ile mücadele etmek zorunda kalıyoruz.''

Nazlıaka; “Ülkemiz adeta bir göçmen deposuna dönüştü”

Ülkemizin gündemindeki konulardan bir tanesi de yine sığınmacılarla ilgili konular. Biz ırkçılığa sonuna kadar karşıyız. Ancak ülkemizin adeta bir göçmen deposuna dönüşmesi nedeniyle yanlış üretilmiş olan siyaseti gündeme getirmek ve ülkemize sığınan kişilerden kaynaklı olarak yaşanabilecek olan sorunları dile getirmek ırkçılık değil, gerçekçiliktir.

Şu an ülke nüfusumuzun %7’sini göçmenler oluşturuyor. Bizler ülkemize sığınanları bir yandan anlıyoruz ama diğer yandan onların çocukları buraya nasıl adapte olacak, nasıl eğitim alacak, ilerde nasıl iş fırsatı yakalayabilecek, ülkemizde işsizlik bu noktadayken ülkemize sığınanlar nasıl iş sahibi olabilecek?

Bunları da tartışmaya açmak zorundayız.

Nazlıaka; “Vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu aramayı sürdüreceğiz”

Bir diğer konu ise Aşılama ile ilgili yanlış Yönetilen süreç. Şu an yeni bir virüs katlanarak büyüyor ve bununla ilgili aşılanmamış olan vatandaşlarımızı aşağılanmaya davet ediyoruz.

Biliyorsunuz ki AK Parti iktidarı üç şeyi yok edeceğiz diye iktidara gelmişti; Yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluk. Ancak görüyoruz ki bunları yok edemediği gibi bir de dördüncü bir “Y” ekledi; yüzsüzlük. Ama biz her koşulda 10.000 dolar alan siyasetçi kimdi?

128 milyar dolar nerede? sorusunu da sormaya devam edeceğiz ve ülkemizin ve vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu aramayı her koşulda sürdüreceğiz.” 

Siyasi açıklamalarının ardından CHP Kadın Kolları projesi olan ve amacı kadına yönelik şiddeti önlemek olan “Yaşam Hak” projesini tanıttı.

Nazlıaka; “AKP iktidarı döneminde kadına yönelik şiddet giderek arttı”

“Kadın kolları olarak kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda hayata geçirdiğimiz Yaşam Hak projemizden bahsetmek istiyorum. Yaşam Hak projesi tamamen bir ihtiyaçtan kaynaklanarak ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki AK Parti iktidarı döneminde kadına yönelik şiddet giderek artmış ve ülkeyi yönetenler şiddetin asıl besin kaynağı olan eşitsizliği tetikleyecek cümleler kurmaya devam etmişlerdir.

Ülkeyi yöneten kişi “ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” derse o günden itibaren tüm üretilen politikalar eşitsizlik üzerine inşa edilir. İşte bu yüzden biz de şiddetle mücadele amacıyla genel merkezimizde bir çağrı merkezi kurduk ve 444 82 85 numaralı hattımızı ülkemizin her yerinden 7/24 arayan şiddet mağduru kız kardeşlerimize, istismara uğramış çocuklarımıza ve onların ailelerine ücretsiz hukuki destek, ücretsiz psikolojik danışmanlık desteği ve diğer konularda da destek sağlıyoruz.

Kadınlara haklarını anlatıyoruz, zor zamanlarında onların yanlarında oluyoruz”

Bir kadın bir erkeğe göre fiziksel olarak, ekonomik olarak güçlü olmayabilir ama bilgi çok önemli bir güçtür.

Biz kadınların eline o gücü veriyoruz. Onlara haklarını anlatıyoruz ve en önemlisi dayanışmayı yükselterek zor zamanlarında onların yanlarında oluyoruz. Özellikle duruşmalarda, savcılıklarda, hastanelerde, karakollarda, adliyelerde yanlarında olmayı çok önemsiyoruz. Çünkü bizim takip ettiğimiz davalar, bizim bulunduğumuz duruşmalar daha adil kararlarla sonuçlanıyor. Ancak genel bir takip olmazsa sırf takım elbise giydi diye, kravat taktı diye, efendi durdu diye iyi hal indirimleri verilebiliyor.

Yine kadın sırf yemeği geç getirdi diye, sırf yemeğe çok tuz koydu diye, beyaz pantolon giydi diye, kırmızı ruj sürdü diye tahrik indirimleri verilebiliyor katillere, tacizcilere, tecavüzcülere.

Biz bu davaların hep peşinde oluyoruz. Yine aynı şekilde savcılıklarda yanlarında oluyoruz çünkü şiddet mağduru olan çoğu kız kardeşimizin şikâyeti takipsizlikle sonuçlanıyor.

Örneğin Eskişehir’de hunharca katledilmiş olan, defalarca başına satırla vurularak öldürülen Ayşe Tuğba Aslan, tam 23 kez savcılığa dilekçe vermişti ve çantasından çıkan notta “ben öldükten sonra mı beni koruyacaksınız” yazıyordu.

Karakollarda yanlarında bulunuyoruz çünkü Emine Bulut “ben ölmek istemiyorum” diyerek dokuz yaşındaki evladının önünde yaşamını kaybetti. O da katledilmeden 4 saat önce karakoldaydı.

Eğer doğru işlem yapılmış olsaydı, Emine Bulut belki bugün aramızda olacaktı.

Onun için bu dayanışmayı yükseltiyoruz. Bir taraftan kadınların örgütlü gücünü artırırken diğer taraftan tüm zor zamanlar yaşayan kız kardeşlerimizin yanında oluyoruz.''

Nazlıaka; “Atatürk’ün kızları olarak eşit, adil, özgür bir Türkiye için mücadeleye devam edeceğiz”

Bu vesileyle bu mücadelenin içerisinde emek veren kadın kollarımıza, örgütümüze çok teşekkür ediyorum. Bu mücadele eşitlik mücadelesini örgütlenerek sağlanabilir ve bu mücadele kadın, erkek bir arada verilerek inşa edilebilir.

Bu sadece kadın hakları ile ilgili bir konu değil. Bu demokrasi ile, insan haklarıyla ilgili olan bir konudur.

Bu yüzden bu mücadelenin içerisinde yer alan ülkemizin laik, demokratik, aydınlık yüzlü erkeklerini de kutluyorum.

Şiddetsiz ve sömürüsüz bir toplum yaratma konusundaki inancımızın daha da pekiştiğini söylemek istiyorum.

Kurultayda bir şiarımız vardı.

“Kotalar bize dar rotamız iktidar” ve bu amaçla seçildikten sonra kadın dernekleri ile yaptığımız görüşmeler doğrultusunda onların önerilerini gözeterek bir kanun teklifi taslağı hazırladık ve daha sonrasında bu taslak meclis grubumuz tarafından değerlendirildi ve kanun teklifine dönüştürüldü.

Bu teklife göre bundan sonra genel kuruldan geçtiği koşulda meclisin yarısını da kadınlar oluşturacak. Çünkü diyoruz ki madem toplumun yarısını kadınlar oluşturuyor, yarısını da kadınlar dünyaya getiriyor o halde meclisin de yarısı kadınlardan oluşmalı.

Bu kanun teklifinin ilk imzacısı da Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Milletvekillerimiz imzaladı. Şimdi genel kurula indikten sonra göreceğiz kim samimi olarak eşitliğin arkasında duruyor, kim mış gibi yapıyor...

AK Parti saflarından her geçen gün kadınları belli yaşam biçimlerinin içine sıkıştırmaya çalışan açıklamalar geliyor. Onun için buradan bir kez daha haykıralım bizim yediğimize, içtiğimize, ne giydiğimize, kaç çocuk doğurduğumuza, bu çocukları nasıl dünyaya getireceğimize hiç kimse karışamaz.

Bizler Atatürk’ün kızları olarak eşit, adil, özgür bir Türkiye için mücadeleye devam edeceğiz.

Bundan hiçbir şekilde ödün vermeyeceğiz. Ben bu inançla, bu kararlılıkla tekrar her birinizi en güzel duygularla selamlıyorum.”

Haber/Serap Rukiye Polat