Yalova Su Ürünleri Balıkçılar Kooperatif Başkanı Erdal Tokalak, Türkiye’de denizlerde av yasağının sona ermesi ve Türkiye’de balıkçılığın durumu hakkında şunları söyledi; “Türkiye olarak bakarsak çok kötü değil, bölgesel olarak bakarsak kimi yerler iyi, kimi yerler o kadar iyi değil. Avcılık boyutunda;  Karadeniz, Ege ve Akdeniz iyi Marmara’da sıkıntı var”

“Denize her türlü kötülüğü yapalım, sen de balıkçıya bu denizdeki balığı sen bitirdin de”

Tokalak, “Sürdürülebilir balıkçılık, balıkçılıkta devamlılık anlamında kullanılır. Sürdürülebilirlikte, gelecek nesile ulaşmak amaçtır. Şöyle ki, yazın hamsi tutulmazsa hamsiyi yurt dışından almak zorunda kalırsın. Bu sene dışarıdan Yunan hamsisi geldi. Böyle olursa Euro yükselir. Uskumruyu, palamutu avlama dersen, böyle olur. Birileri hatalarını kapatmak için yükü balıkçılara atıyor. Denize zarar vereceksen karşına çıkacak kitle balıkçı olur, o zaman balıkçıyı geri planda tutmak gerekir ve balıkçı denizden uzaklaştırılır. Denize her türlü kötülüğü yapalım, sen de balıkçıya bu denizdeki balığı sen bitirdin de. Akan kimyasalları da siz atıyorsunuz diyecekler neredeyse. Velhasıl birileri bizi bu denizden soğutmak, uzaklaştırmak istiyor. Buna da sürdürülebilir balıkçılık diyorlar. Dolar tantanasını ona da bağladılar. Balığı burada üretip yemi de burada üretiyorsan dolara niye uyuyorsun? Bizlerde de hatalar var. Hamsi, istavrit fiyatı 40-50 bin, hamsinin kilosu 20-30 liradan aşağıya düşmedi. Balık tutan az, talep de fazla olursa olacağı bu. Avrupa Birliği’ni dinlememiz gerekmiyor. Onlar kurallara uymuyorlar. Avrupa da misina ile avlanmak serbest, Türkiye’de yasak ve hala yasağı kaldırmadılar bazı ip fabrikaları paraya doysun diye. Balığın kilosu neden 50 lira? Böyle konuştuk diye de konuşmayı başka yönlere çekecek insanlar olabilir. Biz zaten yola çıktık, bu balıklar kayıt dışı tutulmuyor mu? Tutuluyor. O balığı, sen kilosunu 20 liraya 30 liraya yiyemezsin. Son bir ayda bizim kayıklar hamsi tutmaya başladı. 5 kiloluk Yunan hamsisini, 90 liradan 150 liraya çıkardılar ama bizim hamsi 60 lira 70 lira” diye sözlerini sürdürdü.

“Genel bir yasak varmış gibi anlaşılıyor”

“Genel bir yasak varmış gibi anlaşılıyor ama aslında avlanma metotları ile ilgili bir yasak var. Gırgır, trol, algarna ve manyat ile avlanma metotlarına yasak var 15 Nisan’dan 1 Eylül tarihine kadar. Voli, uzatma gibi ağlarla balık tutmak serbest, öyle olmazsa ekonomiye balık türlerini nasıl sokacağız? O zaman mağdur kalırsınız keza böyle bir durum da yaşadık. Doların Euro’nun yükselmesi dışarıdan gelen balıkların fiyatlarında %100 artış yaşattı. Biz de o zaman bırakacaktık yasağı, balıkçı balığını tutacaktı. Yasak bitti, ama bazı avlanma usulleri yıl boyu yasak; Marmara Denizi’nde trol ile avcılık yıl boyu yasak” dedi. Geçen sene balık sezonunun zayıf olduğunu, ama bu seneki görüntünün olumlu gözüktüğünü söyleyen Tokalak, “Çapariyle palamut balığı tutmak serbest, çapariyle 150-200 çift balık tutulduğuna göre bu 10.000 çift balık tutulacağına delalettir. Palamut çift olarak tanımlanır ve çift olarak satılır. Ayrıca sardalya ve hamsi, kayıklarla avlanılmaya başlanacak” diye devam eden Tokalak;

“Cezalarda hapis olmasını istiyorum”

“Av yasağı cezalarının işlenilen suçun büyüklüğüne göre şekillendiğini sözlerine ekleyen Tokalak: “Av yasağı cezaları Kabahatler Kanunu ile başlayıp kayığa el koymaya kadar devam ediyor. Cezalarda hapis olmasını istiyorum, ama koymuyorlar. Marmara’da trol çekersen hapistir. Zaten o trolu çektiği kayık, plakalı balıkçı kayığı değil ki. Taksi durağına rakip olacaksan gerçek taksi alır mısın? Ne kadar müşteri alırsan al o kardır deyip kayıtlı olmayan kayıkla yapıyor. Tarım Bakanlığı’nda kaydı bile yok” diye konuştu.

“Kooperatifler yıl içinde 4-5 kere toplantı yapar”

Tokalak, “Sirküler, Türkiye’de iç sular ve denizlerdeki yasakları belirtir. Balıkçılıkta dönem yasakları yazar, balıkçılar buna göre hareket eder. Tarım Bakanlığı’nın görüşlerini bildirmesiyle Kooperatifler yıl içinde 4-5 kere toplantı yapar, talepler tartışılır, Bakanlık’a iletilir ve ona göre sirküler çıkartılır” dedi.

Kuşlar nasıl göç ediyor, balıklarda aynı”

“40-50 kayık Karadeniz’e geçecek ya da 40 olmaz 30 olur. Gidebilmek için ağ, yakıt, para, mazot ve belge hazırlamak gerekir. Buradan yola çıkan kayık 3 bin liralık mazot alır. Getirdiği ağlar 40-50 bin lira. Şile, Ağva, Kefken sıklıkla avlandığımız yerler. Balığı takip edeceksin, denizde istihbarat kuvvetlidir. Avlanılacak yer Kefken ise bütün kayıklar birkaç saate orada olur. 6’lı 7’li çift balık, 10 liraya 15 liraya mezatta satılıyor, bu fiyat 8’e kadar düşer. Tanesi 4-5 liraya gelir mezatta, orada kaça satarlar orasını da siz takip edersiniz” dedi.

Son olarak Marmara Denizi’nin önemli bir iç deniz olduğunu hatırlatan Tokalak: “Marmara Denizi; Karadeniz, Ege ve Akdeniz’in buluştuğu tek deniz. Balık da iklime göre hareket eder. Ekim’e doğru palamut ve hamsicilik başlayacak. Hamsi, palamutun yemi. Onun arkasından da lüfercilik, çinekop başlayacak ardından istavrit, kırlangıç ve tekir balıkçılığı onu takip edecek. Kuşlar nasıl göç ediyor, balıklarda aynı. Marmara soğuyunca Ege’ye oradan da Akdeniz’e geçer. Marmara’yı severse; yemini bulur, yerini bulur. Suyun sıcaklığını sever gitmez oradan” diye sözlerini tamamladı.

Haber:YasemenYeter