17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin, Türkiye’de afet bilincinin oluşmasında bir dönüm noktası niteliğinde olduğunu kaydeden Yalova Mag-Der, oluşan can ve mal kayıpların yanı sıra ülke kaynaklarının önemli bir kısmının da bu bölgeye aktarıldığını, binlerce kişinin yaralandığını, işsiz kalındığını, üretim ve tüketim dengesinin bozulduğunu belirtti.

“Depremlerde kayıpların azalması toplumun bilinçlendirilmesi ile oluşur”

Resmi verilere göre 7,4 büyüklüğündeki depremin bıraktığı hasarın; 18.873 ölüm, 50.000‘den fazla yaralı, 328.113 hasarlı konut ve işyeri ile depremden etkilenen milyonlarca kişi olduğunu aktaran Mag-Der yönetimi, “Ardından toplumsal hafızamızı diri tutmak adına her yıl; UNUTMADIK! UNUTTURMAYACAĞIZ! Diyerek andık bu depremi ve anmaya devam edeceğiz” mesajını verdi.

Türkiye’nin deprem kuşağı üzerinde yer aldığını ve meydana gelen depremlerde oldukça fazla sayıda can ve mal kayıplarının meydana geldiği bilgisini veren Yalova Mag-Der’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı; “Can ve mal kayıplarının büyüklüğü gelişmiş ülkelere göre daha fazla olmaktadır. Depremlerde kayıpların azalması toplumun bilinçlendirilmesi ile oluşur. Afet zararlarını en aza indirgemede önemli bir rol üstlenen mahalle afet gönüllü örgütlenmeleri de İstanbul, Bursa ve Yalova olmak üzere 4 ilde birçok mahallede örgütlenmiştir. İlk Müdahaleciler olarak da adlandırılan MAG'lar afetin ilk 72 saatinde aldıkları eğitimle profesyonel ekipler gelinceye kadar kendileri, yakınları ve komşularına yardım eli uzatabilme amacıyla kurulmuştur.”

“Bu yapı resmi erk ve belediyelerce desteklenmedikçe ayakta kalamayacak”

Gelişmiş koruma kültürü ile kadınların bu örgütlenme içinde %61 orana sahip olduğunu ve MAG'ların kendi mahallesinde yer alan riskli gruplar diye adlandırılan engelliler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve süreğen hastalara da en çabuk ulaşabilecek yetenekte olduklarını belirten Yalova Mag-Der, “Ancak bu yapı resmi erk ve belediyelerce desteklenmedikçe ekipman ve konteyner talepleri karşılanmadıkça ayakta kalamayacaktır. Oysa örgütlü bir gönüllü yapı o toplumun gelişmişlik düzeyinin bir göstergesidir.

Türkiye’nin gündeminde şimdi olası Marmara depremi vardır, aktif fay hatları, dere yatakları, su taşkın alanları, tarım toprakları, yangınlar, deniz doldurularak kazanılan alanlar bilimsel gerçekler ve gerekli bilimsel araştırmalar göz ardı edilerek yapılaşmaya açılmamalıdır. Deprem ciddiye alınması gereken bir doğa olayıdır. İhmal ve yanlış politikalar sonucunda afete dönüşür” ifadeleriyle doğal afetlerden korunma noktasında insanların önemine değindi. 

“Afet yönetiminin tüm aktörlerinin, zamanın dezavantaj olduğu bilinç ve duyarlılıkla görevlerini yerine getirmelidir” diyerek toplumda risk odaklı afet kültürü henüz oluşturulamamış olsa da büyük bir afette tüm insanların farklılıklarıyla bir araya gelerek dayanışma ve yardımlaşma kültürünü sergilediğini kaydeden Mag-Der, “Krizleri aşabilmemizde bu özelliğimizin daha organize yapılar haline dönüşmesi ve sürdürülebilir kılınmasının son derece yaşamsal olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz. Bilimin ışığında; doğaya duyarlı çözümlerle mücadeleye devam diyoruz! Sonuç olarak; afetlerle mücadelede insan odaklı bir anlayışla sürdürülebilen, sivil inisiyatifin ön planda olduğu, siyasetler üstü ve kalıcı devlet politikalarını hayata geçirmeden ve toplum afet kültürünü oluşturmadan MÜCADELEDEN VAZGEÇMİYORUZ!

HAYALLERİMİZ, GELECEĞİMİZ GÖÇÜK ALTINDA KALMASIN!

Bu anlayışla 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 22. yılında afetlerde hayatını kaybeden canlarımızı rahmetle anıyoruz” açıklamasında bulundu.