İnsanların temiz, berrak dini düşünce ve duygularının istismarı konusu tarihsel süreçte Müslümanların gündeminden hiç düşmemiştir. Kendilerini bazen sivil toplum, bazen cemaat, bazen cemiyet, bazen sufi hareket gibi isimlerle tarif etmişler, asıl niyetlerini gizlemek için topluma yararlı dernek görüntüsü vermek suretiyle sempati toplamayı hedeflemişlerdir. Özellikle siyasete dair ilgilerini hiç kaybetmemişlerdir. Kanaatimce siyasetin imkanlarını kendileri için önemli bir basamak görmüşlerdir. Ya kendi müntesiplerinin bizzat bu kurumda yer alması yoluyla, ya da kendilerine ilgi duyan kimseler yoluyla belli mevkilere adam yerleştirme planlamaları yapmışlardır. Bu gerçek 15 Temmuz ile gün yüzüne çıkmış ve bu kirli niyet ortalığa saçılmıştır.

Değerli okurlarım, zaman zaman ifade etmeye çalıştığım gibi iradelerini teslim alabilecekleri insanların mutlak itaatlerini temin edebilmek adına, dini değerleri kullanmayı mubah görebilecek kadar kendilerinden geçmişlerdir. Dine dair ne kadar mukaddes varsa süfli niyetleri için kullanmayı hatta “takiyye”yi tavsiye ederek münafık tiplerin ve profillerin kaynağı haline gelmişlerdir.

Burada belki kısaca İslam tarihinde kimi kavramların bu anlamda istismarından örnek vermekte gerekebilir. Hatta bu durum coğrafyanın her yanında (mesela asyada.Özellikle “Mehdilik ”kavramının istismarı ile başlayıp, Allah’ın yeryüzündeki kapısı diye tarif edilerek İslam dışına  çıkışa  sebep olacak “Babilik “isimli bir hareketin oluşmasına sebep olmuştur. Mehdilikte karar kılmayan bu tipler, çıtayı yükseltmişler(!)Kendilerine ilahi sıfatlar lütfederek kafası karıştırılmış yüzbinlerce belki de milyonlarca insanı imandan etmişlerdir. Bu konuda Prof. Dr. Sönmez Kutlu ve Prof. Dr. Ali Köse hocalara kulak vermek yazdıklarımızı ve düşündüklerimizi pekiştirici olabilir.

http://milliirade.ankara.edu.tr/2020/07/14/15-temmuzun-zihinsel-analizi-ve-elestirisi-prof-dr-sonmez-kutlu/

https://onedio.com/haber/ilahiyat-fakultesi-dekani-prof-dr-ali-kose-trt-yayininda-konustu-bir-feto-gitti-bin-feto-geliyor-911379

Bu “gizemli” alan bazı açıkgöz din tüccarlarının iştahını kabartmış, akılları bloke edilmiş, zihinleri duyguları etkisizleştirilmiş insanları kullanmaktan çekinmemişlerdir.

FETÖ ve benzerleri için, din satıp dünya kazanmak bir amaçtır aslında. Sözde kutsal hedeflerini gerçekleştirmeye yarayacak ne varsa kullanılmalıdır.

İşte bundan en fazla mutedil dindar insanlar etkilenmişler ve bu travmayı yaşamaya mahkûm edilmişlerdir.

Bu durum dini kurum ve kurallara karşı ciddi bir güvensizlik duygusunun oluşmasına kapı aralamıştır.

“Ortaya çıkıp, bu istismarcı çetenin ve çete başının ne kadar akla ziyan halleri varsa, aşkla şevkle(!) anlatma telaşında olanlardan birinin “ziyaretine gittiğimde şu saçmalığı gördüm bu rezalete şahit oldum” demesini samimi bulmak mümkün değildir. Bütün bunlara şahit olduktan sonra dönüp “kapıkulu” olmaya devam etmeyi nasıl izah ediyor bilmek isterim.

Ey filanca, bunca insanın hayatının kararmasında imanlarının ziyan olmasında sorumluluğunuz yok mu?

Bunlara şahit olduktan sonra aynı gün ve saat bu gerçekleri ifşa etmeniz gerekmez miydi?

Şu bir gerçek ki, Dini ve inancı kullanarak dünya saltanatı peşinde koşanların akıbeti daima hüsran olmuştur.

Allah onların bu niyetlerini başlarına geçirmiştir.

Bu gibilerin, insanımızın samimiyetine mazhariyetleri söz konusu bile olamaz.

Bu saatten sonra aklıselim müminlerin, bilgiyle ve hikmetle donatılan gönüllerinde istismarcı tüccarlar değil. Allah ve resulünün katıksız sevgisi olacaktır.