Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına deprem denir. Dünya’nın varoluşundan itibaren depremler olmuştur ve olacaktır. Yaşadığımız coğrafya Dünya’nın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerindedir. Ülkemizin %92´sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun da %95´inin deprem tehlikesi altında yaşadığı bir gerçektir.

Depremin oluşumunu önleme olanağımız yoktur fakat depreme karşı alınacak pek çok önlem bulunmaktadır. Devletin ve kişilerin alacağı önlemler ile can ve mal kaybını en aza indirme olanağı vardır. Bu önlemleri deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrası önlemler olarak kategorilere ayırarak her biri için özel planlar oluşturulmalıdır.  Deprem öncesi alınacak tedbirlerin başında yapı sağlamlığı gelmektedir. Bir önceki yazımızda üzerinde durduğumuz kentsel dönüşüm bu anlamda kilit noktasını oluşturmaktadır. Deprem sırasında yapılabileceklerin başında soğukkanlı olup hayat üçgenini kurabilmek gelmektedir. İşin en önemli kısmını ise deprem sonrası oluşturmaktadır. Depremin bittiğinden emin olunduktan sonra bir an önce bina terk edilmeli ve güvenli ortamlara gidilmelidir. Fakat bunu yapabilmemiz için bizim toplanabileceğimiz güvenli bir ortamın bulunması gerekmektedir. Deprem sonrası en önemli sorunların başında toplanma alanlarının olmayışı gelmektedir. Ülkemizin her tarafı bina haline gelmiş, toplanma yerleri ranta kurban edilmiş bunun sonucunda da toplanma alanı kalmamıştır. Deprem sonrası en büyük problemlerden birisi de telekomünikasyon sistemidir. Ülkemizde en küçük depremde bile telefon hatları ulaşıma kapalı hale gelip hayatı felç etmektedir. Deprem sonrası haberleşmenin önemi daha fazla arttığından kişilerin birbiri ile bağlantı kuramaması kaosu artırmaktadır. Bu sorunumuza da en kısa zamanda kalıcı çözümler üretilmesi gerekmektedir.

Yalova 1999 Marmara depremini yaşamış, Yalovalı vatandaşlarda can ve mal kaybı olmuştur. Deprem sonrası binalar hasar görmüş ve ağır hasarlılar yıkılmış, bazı binalar ise güçlendirme işlemi ile ayakta kalmaya devam etmiştir. Birinci derece fay hattında bulunan Yalova’da önlemler istenilen seviyeye çıkamamış, depremde hasar gören binaların tümüne iyileştirme anlamında işlem yapılmamıştır.24 Ocakta Ülkemizi yasa boğan Elazığ depremi ise depreme ne kadar hazırlıksız olduğumuzu bize bir kez daha göstermiştir. Bütün bunlar göz önüne alınarak depremin bir gerçeklik olduğunu kabul edilmeli en kısa zamanda önlemler alınmalıdır. İnsanları deprem değil, depreme karşı kayıtsızlık öldürdüğünü iyi bilmek gerekir.