2018 yılının son ayına girdiğimiz bu günlerde insan hakları ihlalleri maalesef dünya gündeminde. Savaşlar ile şehirleri, evleri başlarına yıkılan çocukların karşı karşıya kaldığı bu duruma dünya maalesef sessiz kalıyor. Milyonlarca insan Suriye’den göç edip mülteci konumunda yaşama mücadelesi verirken buna kör ve sağır kalan ülkeler maalesef medeniyet sınavında sınıfta kaldılar. Dünyanın bir ucunda Maynmar da insanlık dışı işkence ve katliama maruz kalan kadınlar, çocuklar hep görmezlikten geliniyor. Filistin’de adeta açık hapishanede İsrail zulmü altında ilaçtan ve gıdadan yoksun bırakılıp dünyadan tecrit edilen kardeşlerimizin on yıllardır çektiği çilenin kaynağı, hep olması gereken “Dünya Beşten Büyüktür” gerçeğinin uygulanmamasından kaynaklanıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bu hususun öngördüğü yapılanmanın gerekliliği tüm dünya gündeminde…

       Terör ve insan hakları ihlalleri bir ateştir. Bu ateş öyle ya da böyle zaman içinde maşaların yanmasına ve bu ateşi çıkaranların ellerinin yanmasına neden olacaktır. Artık nifak tohumu ekenlerin yürekleri yanıyor. Kin ve nefreti, terörü hedefleyenler artık bu silahların tepmesi ile karşı karşıyalar. Fransa’da başlayan olayların önü alınamıyor. Bu olaylara katılanlara her geçen gün farklı kesimler ilave oluyor. Arkasındaki dayanak ve göstericilerin çeşitli talepleri karşısında önü alınamayan ateş Fransa’yı sararken can kaybı olmadan tarafların anlaşarak demokrasinin gereğinin tecelli etmesini diliyorum. Dünyanın hiçbir yerinde kimsenin burnu kanamasın. Çünkü insanlık onuru insan haklarına tam riayet edilmesini gerektirir.

      Bir insanı öldürmenin tüm insanlığı öldürmek anlamını taşıyan anlayışımız gereği savaşların ve insan haklarının ihlallerinin olmadığı yeni bir dünyayı umut etmek çok uzakta olmasın istiyorum. Hoşgörü ve anlayıştan kimseye zarar gelmez. Yeter ki empati kurularak karşımızdakine yaklaşılabilsin. Uluslararası ilişkilerde menfaate dayalı sömürü düzeni yerine kardeşçe ve hakça yaklaşımla yeni bir perspektif ile yeni bir dünya düzeni kurulmalıdır. Bu yaklaşımla da uluslararası kuruluşlar adapte olmalıdır.

      Dünyanın neresinde olursa olsun bir hak ihlali bu sistemin derdi olmalıdır. Sistem kendi içinde haklıyı güçlü kılan mekanizmayı devamlı işler halde tutmalıdır ki günümüzde karşılaştığımız problemler oluşmasın. O zaman haksızlık yapanın yanına kar kalmayacak, o zaman Fransa bile insan haklarına Fransız kalmayacaktır.

     Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…