İftira fiili dinlerde ve özellikle Dinimizde suç ve günah olarak bildirildiği gibi bugün medeni dünyada da yüz kızartıcı ayıplardan sayılmıştır. Dilin ve kalbin afetlerindendir. Hakkında bilgi sahibi olmadığı bir konuda zan ile hüküm vermek ve Yapmadığı hâlde kötü bir işi birisine yükleme, yalan yere birisine suç isnat etme, onu suçlu göstermektir.

 

   Aklı başında; Allah'a ve ahirete inanan insanlar, başkalarını rahatsız edecek davranışlara tenezzül etmez; arkadan çekiştirmek ve iftira etmek gibi davranışları ayıp ve günah sayarlar. Bunu bir karakter düşüklüğü ve şeref yoksunluğu sayarlar.

 Bunun bir gün kendilerinin başına da gelebileceği duygusu ve vicdani anlayışıyla kolay kolay hiç kimse hakkında itham edici bir tavrın içine girmezler. İftiranın boyutlarının, bulunduğu konumda kalmayıp farklı eklemeler yapılarak yayıldığı düşünüldüğünde ise varacağı nokta tam bir haysiyet cellatlığı olacaktır. Nice insanın hayatında tamir edilemez duygusal sarsıntılara sebep olmuş onunda ötesinde manevi tahribata sebebiyet vermiştir.

 

 Allah’ın ilahi adaleti gereği, buna çanak tutan, kayıtsız kalan, göz yuman hatta arka çıkan, bu durumdan sadistçe zevk duyan vicdan fukarası şeref ve onur katilleri, kendi başlarına da gelmeden bu dünyayı terk etmeyeceklerdir.

 

Bire bin katarak azı çok. Olmayanı varmış gibi gösterme telaşı hastalıklı bir ruh halinin tezahüründen başka ne olabilir. Hakkında tam bir kanaat ve bilgi sahibi olmadan bir işin ardına düşerek bunu kendine vazife edinenler için Allaha verilmiş beddua dilekçeleri mutlaka ama mutlaka günün birinde işleme konacaktır.

 

Yüce ALLAH Kuranda,

 

Yalan söyleyenler, iftira edenler, ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlardır. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir. (Nahl s.105)

 

Buyurmuş ve konuyla ilgili olanları tarif etmiştir. Hatta bu konu,

 

Muhterem eşleri hazreti Ayşe’nin de bir iftira mağduru olması hasebiyle, sevgili peygamberimizi de oldukça üzmüş ve İslam tarihinde” ifk “ hadisesi diye bilinen bir hüzün tablosunun yaşanmasına sebep olmuştur.

 

Yüce Rabbimiz,

 

"O asılsız sözü duyduğunuz zaman: "Bunu konuşmak bize yakışmaz. Haşa! Bu büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?" (en-Nur, 24/16).Buyurarak kayıtsız kalanları uyarmış, iftiraya zemin hazırlayanları da ciddi anlamda ihtar etmiştir.

 

Peygamberimiz (sav) de bir hadislerinde: “Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan kimse, onu affedinceye kadar, AIIah onu Cehenneme sokar.”(Ebu Davud)

 

 

“”İftira eşek arısına benzer, onu iIk vuruşta öldüremeyecekseniz, hiç dokunmamak daha iyidir.”(Bernard Shaw)

 

“”İnsan genelIikIe başkasına sürmek istediği çamura bulanır.”” (Cenap Şehabettin)

 

 

Günümüz Dünyasında her an her zaman başımıza gelebilecek afetlerden biridir iftira.

İçini hırs bürümüş nice zalim, bu hırsla nice ocakları söndürmüş nice yuvaları dağıtmış, nice insanın huzurunu kaçırmış belki de canından etmiştir.

 

Dilin afetlerinden biri olan bu bela karşısında Rabbimiz sabrımızı artırsın.