Her gün tonlarca ekmek maalesef çöpe gidiyor. Bir tarafta dünyanın değişik coğrafyalarında açlıktan ölen insanlar, diğer tarafta da ekmeğin çöpe gitmesi… Ambalajların tek kullanımlık üretilmesi ve maalesef ayrıştırılmadan doğaya vahşice atılması… Kağıttaki israf. Oldukça zor üretim safhaları olan, ağaçların kesilerek elde edilen, hatta maalesef spekülatörlerin fiyat artışı yaparak kirli kucağına düşmüş kağıdın israfı… Ayrıştırılmayan, tekrar kullanımı düşünülmeden çöpe giden milyonlarca ton kağıt… Pet şişelerden denizlerde oluşan adalar,balıkların analizinde bile görülen pet şişe hammaddesi…Bitkisel atık yağda, organik atıklarda, tekstil atıklarında, camda, elektronik atıklarda, metal ve ahşap atıklarda, pillerde ve tıbbi atıklar ile  maalesef insanlığı tehdit eder hale geldi.

                           Örnekleri arttırmak mümkün. Kimyasalların, zehirli maddelerin havaya , suya, toprağa karışması kadar vahim tabloya rastlamıyor muyuz bazen? Bu konuya girmeyeceğim, lakin diyeceğim tek cümle var “ Bu dünya hepimizin ve yaşanabilir bir dünyayı torunlarımıza miras bırakmak en büyük önceliğimiz olmalı…”

                             Evet, zaman da israf… Cep telefonuyla adeta bütünleşmiş gençliğimiz için o güzelim yıllar maalesef cep telefonu ekranına sıkışıp kalmış… Sabahları okula giden öğrencilere bir bakın, yürürken, durakta, minibüste ellerinde cep telefonuna kilitlenmişler… Sihirli bir değneğim olsa da cep telefonu ekranlarına şöyle diyebilsem ; “Hey gençler, zamanınızı sanal dünyada israf etmeyin, gerçek hayata dönün…”

                            Sıfır atık projesini sonuna kadar destekliyorum. www.sifiratik.gov.tr de detaylarını bulabilirsiniz.Konu sadece kamuyu ilgilendirmiyor, hepimizi ilgilendiriyor. Evimizde, işyerimizde, yolda, sokakta her yerde bu yönüyle bakıp elbirliği ile öncelikle israfı sıfırlayarak en az atık ile çözüme ulaşmamız gerekiyor. Bence depozitolu ürünlerin tercih nedeni olacağı bir süreci başlatmalıyız. Kullan at mantığı beraberinde kaynak ve atık problemini getiriyor elbette. Çocukluğumuzda cam şişedeki gazozu bakkala aide ettiğimiz zaman depozitosunu aldığımız sistem gayet iyi işliyorken şimdi maliyeti tamamıyla tüketiciye yansıyan materyalist yaklaşım sıfırlanmalı bence…Hepimizin cebinden çıkmıyor mu, ambalaj maliyeti?

                             Teknolojik israf hep içimi sızlatan konudur. Ekonomik ve kullanım ömrü bitmeden her yıl milyarlarca dolar ödenerek ithal edilen teknoloji ürünlerine ne demeli? Üst modeli çıktı diye her 6 ayda bir yenilenen cep telefonları israf değil mi? Örnekleri artırmak mümkün. Bir de önümüzde mahalli seçimler var. Sokakların, direklerin, duvarların bayraklarla afişlerle donatılması konusunda da bence siyasi partiler arasında ilke kararı alınarak bu israfın da sıfırlanması gerekiyor. Sadece seçim irtibat büroları ve teşkilat binalarının yerlerinin belli olması yönüyle bu binaların önünde bayrak asılması ile sınırlanarak sanıyorum ciddi bir kaynak israfının önüne geçilecektir. Seçim sonrası da şehirlerimizin duvarlarındaki yırtılmış, yapışkanı kalmış afişlere rastlamamış oluruz böylece…

                         Konuyu daha da genellemek mümkün. İsrafı sıfırlarsak inanıyorum ki sıfır atık projesine de ciddi katkı yaparız. Ayrıca kaynağında ayrıştırma alanında  yerel yönetimlere büyük görev düşüyor. Bakanlık nezdinde ve STK’lar ile toplumu daha fazla bilgilendirerek ciddi mesafe katedilecektir.  İsrafta bilincin kazandırılması çocuklarımızda küçük yaşlarda üzerinde önemle durulması ile daha etkili olacaktır.  Eğitimcilere büyük görev düşüyor yine…  Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…