Bir kenti yaşanabilir kılan vatandaşlarının ne şartlarda yaşadığı ve o kentin estetiğidir. Maalesef Yalova estetik konusunda çok iyi durumda değil. İstanbul ve Bursa gibi büyük kentlerden Yalova merkeze gelen insanların ilk durağı İDO İskelesi yanında bulunan otogar oluyor. Bu otogarın hali de içler acısı. Otogarın daha girişinde estetik açıdan içler acısı halde bulunan barakadan bozma büfeler ve kafeler karşılıyor kente gelenleri. Allah aşkına bu konteynerden bozma büfe ve kafelere nasıl izin veriliyor anlamak mümkün değil. Daha da acısı bu baraka görünümlü büfe ve kafeler her geçen gün artıyor. Birkaç ay önce Kızılay merkezinin yanı başında enteresan görünümlü bir büfe yapıldı. Halen boş halde öylece duran bu büfeyi kim yaptırdı, niye yaptırdı belli değil. O da yetmezmiş gibi hemen karşısına konteynerden bozma bir büfe daha dikildi. Yalova gibi tarih kokan, doğa harikası bir turizm kentine bu görüntü hiç mi hiç yakışmıyor.

Yalova yüz yıllık bir kent değil ki. Tarihi M.Ö. 8000 yılına kadar uzanıyor. Böylesine tarihi bir şehirde estetikten uzan bu görüntüler kente dışarıdan gelenlerde nasıl bir izlenim bırakır hiç mi düşünülmüyor?

Otogarın dışının görünümü bu. Gelelim iç kısımlara. Dışı seni, içi beni yakar sözü burada anlam buluyor. Bu estetikten tamamen uzak barakalara burun kıvırarak otogarın içerisine girdiğinizde bir başka tatsız durumla daha karşılaşıyorsunuz.

Karşınızda insan yokmuş gibi minibüslerini üzerinize süren, ‘ölen ölür kalan sağlar bizimdir’ düsturuyla insan hayatını hiçe sayan dolmuşçularımız. Nasıl bir hayattan bıkmış ruh halidir bu?

Otogarın daha iç kısımlarına sizi ezmek için adeta ant içmiş minibüslerin arasından sıyrıla sıyrıla gitmek zorunda kalıyorsunuz. Her gün bu otogarı kullanmak zorunda olan bir kardeşiniz olarak besmelesiz adım atmıyorum. 12 Eylül döneminde geri dönemem düşüncesiyle evden helallik alarak çıkan insanlarımız gibi önce hanımdan helallik istiyorum. ‘Hanım olur da minibüsçülerin gazabına uğramaz da eve dönemezsem hakkını helal et’ diyorum. Çok şükür birçok kez ezilme tehlikesi atlatsam da şimdiye kadar ezilmedim hayattayım.

Gelelim daha içeri kısımlara. Yalova- Orhangazi, İznik ve Yenişehir arası ulaşımı sağlayan servis araçları daha da fecaat. Araçların çoğu en az 20 yaşında. Şoför abiler de güler yüzlü, iletişim yeteneği müthiş insanlar. Şaka şaka nerede güler yüz, nerede iletişim yeteneği. Hak getire. Vatandaşla kavga eden, trafikte sağa sola gün yüzü görmemiş küfürler savuran abilerimiz bunlar. Hele bir de trafikte görün onları. Sanırsın Formula pilotu mübarek. Onlar nasıl sollamalar, nasıl makas atmalar. İnsan değil de sanki karpuz taşıyorlar. 1 yılı aşkındır kaç defa kaza atlattım, yolda kaldım sayamadım.

Sayın Yalova Valisi Dr. Hülya Kaya’yı bir muhabir olarak defalarca takip ettim. Vatandaşlarla olan kibirden uzak samimi diyaloglarına birçok kez şahit oldum. Tüm kalbimle inanıyorum ki insana değer veren bir idareci. Kendisinden naçizane ricam bu otogara bir el atması. Otogarın yerinden taşınması mümkün değil farkındayım. Zira şehrin iç bölümlerinde böyle bir otogarın sil baştan kurulacağı bir alan yok. Kentin dışına, Orhangazi tarafına taşınması ise vatandaşların mağduriyetini arttıracaktır. O yüzden yerinde bir dönüşümle daha estetik, daha insan odaklı, ezilme tehlikesi daha az olan bir otogar taraftarıyım. Umarım bu dileğim dikkate alınır da bu soruna bir çözüm bulunur.

Saygılarımla.