Hani sürekli süslü büyük cümleler kurarız ya medeniyet hakkında, insanoğlunun medeniyeti hakkında, diğerlerinden ne kadar üstün ve önemli olduğumuzu medeniliğimiz ile boy ölçüştürürüz ve hep en medeni olan biz oluruz. Çünkü medenilikte yükselmek nereden bakarsan bak insanlıkta yücelmek anlamını taşır içinde.

Ne yazık ki son günlerde Covid-19 virüsü ile beraber tüm dünyada medeniyeti tekrar sorgulamak zorunluluğu ortaya çıktı, adeta insanoğlunun medeniyeti – medeniyet anlayışı bu Covid-19 virüsü ile ciddi bir imtihana-sınava tabi tutuldu. Bu sınav halen de devam ediyor, insanoğlunun modernite ile kurduğunu iddia ettiği muasır medeniyetinin küçücük bir virüs ile savaşının sonucu ne olacak hep birlikte göreceğiz.

Ancak gerçek şu ki Modernizm = Medeniyet değildir, yani modern- teknolojik araç gereçler kullanmamız hatta teknolojiyi çok üst seviyelere yükseltmiş olmamız, o derece medeni olduğumuz anlamını taşımaz. Medeniyet bir yerden bir yere ithal veya ihraç edilebilen ürünler değildir, ama modernizm ithal veya ihraç edilebilen teknolojik ürünler koleksiyonudur. Bir toplumu modernleştirmek kolaydır bunu para ile ürün ve hizmet satın alarak yapabilirsiniz. Şu anda güncel olarak modernleşmekten anladığımız tüketimde modernleşmek ile eşdeğer bir anlam taşıyor. İnsanların tüketim modellerini – istek ve alışkanlıklarını modern global ekonominin istediği şartlarda maksimum seviyeye çıkarabiliyorsanız maksimum modern hale getirmiş olursunuz. Peki, modernleştirdiğimiz insanlar medeni insanlar mı oluyor, modern bir toplum medeni bir toplum mu oluyor. Hatalı bir kabul ile büyük çoğunluk, modern olmayı medeni olma zannediyor ama gerçek şu ki zan hiç bir anlam ifade etmez çoğu kez hatalıdır.

21. yüzyılın modern toplumlarının büyük çoğunluğu medeniyetten nasibini almadığı için bu küçük virüs ile olan savaş kolay kazanılamayacak ve savaşın sonunda çok ciddi kayıplar verilmiş olacak. İnancım odur ki 21. yüzyılın insanlığı medeniyetten nasibini almamıştır. Medeniyet ve kültür sahip olunarak – satın alınarak kazanılacak ürünler değildir. Kültür bir ulusun milletin tüm tarihiboyunca biriktirdiği kendine özgü bir şekil verdiği; sanatsal, manevi, dini, duygusal, törensel, edebi ve zihni birikimlerinin, gelenek-adet, sosyal yaşantı, semboller – anıtlar ve yüksek insani değerler manzumesi halinde ortaya çıkması-yansımasıdır. Medeniyet ise insanın-insanlığın yücelme-yükselme merhalelerinden biridir. Medeniyet insana-insanlığa ait her yeteneğin gelişebileceği büyüyüp yetişebileceği elverişli bir ortamdır. Medenileşme ruhsal bir olaydır, manevi ve fikri bir yükselme derecesidir. Medeniyetin ölçüsünü ya da olgusunu toplumdaki fertlerin düşüncelerinden, görüş tarzlarından ve bilgi düzeylerinden anlamak mümkündür.

Bir toplumda halk kendi sorumlulukların bilincinde değilse, kim olduğunun ve niçin yaşadığının bilincinde değilse, kendisine şu evrende bir yer ve anlam veremiyorsa o toplum medenileşmez, sadece para -meta ile modernlik satın alır modernleşir o kadar.

Modern, gelişmiş, global ve daha çok büyük süslü sıfatlar ile sıfatlandırdığımız günümüzün dünyasında Covid-19 denen virüs ile olan savaşımızda yani hepimizin medeniyeti ile virüs arasındaki savaşı kim kazanacak cidden çok önemli. Bu arada medeniyet dediğimiz şey yada medeniyetten anladığımız şeyler yeniden sorgulanacak ki sorgulanmalı. Anlaşılan açıkça görülen o ki; hiçbir ayrım yapmadan tüm dünya için söyleyebilirim - medeniyet dediğimiz şey tek dişi kalmış canavar misali global modernizm den başka bir şey değilmiş. İnsanlık, insan olmanın onuruna ve omuzuna yüklediği yüküne uygun davranışlar sergileyemedi. Doğru vaziyet alamadı -almadı. Virüs ile olan savaş aslında toplumların medeniyet seviyelerinin, ahlak yaklaşımlarının, birbirlerine olan bağlılıklarının, paylaşabilme yeteneklerinin, yardım edebilme kabiliyetlerinin sınanması haline dönüştü. Sonuç neredeyse tüm toplumlar adına hüsran oldu. Bunların hepsini parantez içinde söylüyorum ( yüce Amerika medeniyeti, büyük Britanya medeniyeti, en kahraman Avrupa medeniyeti) dahil tüm medeniyetler amiyane tabirle çuvalladılar. Medeniyet, insanlık, adalet, iyilik üzerine o güne kadar kurulmuş bütün uzun cümleler anlamını yitirdi birden. Hatta çokça güvenilen modern sistemler de çöküverdi. Velhasıl kelam herkes her kademe her yüksek makam -mevki değerini yitirdi birden. Bu virüs sadece bedensel etkiler göstermedi aynı zamanda insandaki esfel-i safilin hasletlerini de bir bir ortaya çıkardı.

İnsanlık medeniyet diye öyle bir modern hale geldi ki insanı insan yapan temel tüm değerleri neredeyse unutmuştu. Global algı oluşturucuları, online kodlayıcılar, sanal kurgulayıcılar ile öyle bir toplum – halk oluşturdular ki, kültürünü bilmez fakat en küçük bir durumda kendi kültürünü aşağılamaya kalkar, dininden zerre kadar haberi yoktur ama sürekli kötüler durur, tarihini anlamaz bilmez ama bu halde bile kendi atalarına geçmişine küfreder lanet eder, bilgisi yoktur ama fikri çoktur, modern olmayı da medeniyet zanneder. O yüzen modern dünyanın tüm sunduklarını global sistemin gösterdiği her objeyi medenileşmek, yükselmek, toplumsal mevki manevi haz almak adına satın alır durur.

İnsanlığını unutmuş modernizmi medeniyet zannı ile mutlu mesut yaşayan bir dünya ile Covid-19 virüsü arasındaki savaşı kimin kazanacağı ciddi bir soru işareti. Son günlerin mottosu bence artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Evet doğru eskisi gibi olmayacak ancak daha mı iyi olacak daha mı kötü olacak bu tamamen bizlere insanlara – insanlığa bağlı. Daha doğru bir tabir ile ne kadar medeni, ne kadar ahlaklı, ne kadar kültürlü insan olduğumuz ile doğrudan bağlı olacak.

Medeniyet bir harekettir, bir durum değil. Bir yoldur. Liman değil… (Arnold Toynbee)