Helal haram duyarlılığı

Beden ve ruh sağlığımızı, ailemizi ve sevdiklerimizi, maddi ve manevi varlığımızı “helâl” ile beslemek esastır.

Peygamberimiz (sas) buyuruyor ki,

“Her sarhoş eden içkidir ve her sarhoş eden haramdır.” (Müslim,       Eşribe,74)

  Vicdan eğitimine önem vermek

Ahlâk eğitiminde esas olan iç disiplin kazandırmaktır. Vicdanının sesini dinlemeyi, kendini hesaba çekmeyi, otokontrolü öğretmektir.

Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurur,

“İyilik, gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir; kötülük ise insanlar ona fetva verseler bile, gönlünü ondan uzaklaştıran şeydir. Beden, Allah tarafından insana verilmiş en kıymetli emanetlerden birisidir.

  Emanet bilinci oluşturmak

Hz. Peygamber (sas) şöyle uyarır:

“Bedeninin senin üzerinde hakkı var!” (Müslim, Sıyâm, 182)

huzursuz eden ve içinde bir kuşku bırakan şeydir.” (Dârimî, Büyû’2)

 Ahiret inancını önemsemek

Emanetin sahibini bilmek, hesabı hatırlamak, karşılığa inanmak kişiyi manevi yönden güçlü kılacaktır.

 Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurur:

“Kıyamet gününde hiçbir kul, ömrünü ne için tükettiği, ilmi ile ne yaptığı, malını nereden kazanıp nerede harcadığı, bedenini ne uğruna yıprattığı sorulmadıkça bir yere kıpırdayamayacaktır.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1)

  Bağımlılıkla mücadele konusunda sorumluluk üstlenmek, dinî bir görevdir. Sorumluluktan kaçmamak gereklidir.

Hz. Peygamber (sas) buyuruyor ki,“Hepiniz birer çobansınız/sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz. Devlet başkanı bir çobandır ve yönettiklerinden mesuldür. Evin erkeği bir çobandır ve yönettiklerinden mesuldür. Evin hanımı da bir çobandır ve yönettiklerinden mesuldür.” (Buhârî, İstikrâz, 20)

 Madde bağımlılığı kullanan kişinin,

  • Canı (bedeni ve sağlığı)
  • Aklı (iradesi, düşünme ve muhakeme yeteneği)
  • Malı
  • Irzı (saygınlığı) ve nesli (ailesi)
  • İnancı (dinî duyguları, ibadet hayatı ve ahlakı)zarar görmektedir.

O halde bu konu, din açısından bir koru(n)ma ve dokunulmazlık konusudur.

 Sağlıklı arkadaş gruplarının oluşturulması

Kültür ve değerlerimiz, örf ve adabımız aslında çocukları madde bağımlılığından koruyucu imkanlara sahiptir. Bilhassa gençlerimiz için dinî ve kültürel değerlerini benimsemiş akran grupları oluşturulmalı ve desteklenmelidir.

Allah Resûlü (sas) şöyle buyurur:

“Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden sizden biri kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Tirmizî, Zühd, 45)

 Bu mücadele sadece bazı kurumların mücadelesi değildir.

Bağımlılık “kötüdür”. Kötüyle mücadele (nehiy ani’l-münker) ise, farzdır.

Peygamberimiz buyuruyor ki,

İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle müdahale etsin, buna da gücü yetmezse kalbiyle ona karşı nefret beslesin. Bu ise imanın asgari gereğidir.” (Müslim, Îmân, 78)

Kıymetli okurlarım inanç köklerimizde bulabileceğimiz ve bu  mücadeleye ciddi  katkı sağlayacak bir  potansiyele sahibiz. Ancak ilgisizlik, adam sendecilik toplumsal hassasiyetin giderek azalması, bu alandaki çabayı sadece kolluk kuvvetlerinin işiymiş gibi bir görme kusuruna yol açtı.

Halbuki her birimizin başına gelebilecek cinsten bir problemle  karşı karşıyayız.  Bu mücadele artık uyuşturucu terörü ile yapılan bir mücadeledir.İhmalimiz, telafisi olmayan negatif sonuçlara sebep olacaktır.

Sokak köşelerinde kendinden geçmiş,caddelere uzanmış kıvranan gençleri görmek istemeyiz.Ve bu  bizim  kaderimiz olamaz.Ailelerin çaresiz kaldığı,kolluk güçlerinin yakalamakla kovalamakla bitiremediği bu bela ancak ve ancak toplumsal duyarlılıkla yok edilebilir.Unutmayalım ki biz aynı zamanda birbirimize  emanetiz…

Duyarsızlık toplu yaşama  bilincinden  uzak kalmanın işaretidir.

Bencilliği hayatının merkezine  yerleştiren bireylerin oluşturduğu tatsız  tuzsuz renksiz desensiz sığ bir bakış açısıdır duyarsızlık.

Duyarsızlık;İşiten,ama  duymayan,yiyen, ama  doymayan,bakan, ama  görmeyen bedenlerin oluşturduğu  gürültü toplumunun sembolüdür.

Samimiyettten nasip almamış bir mermer yürekliler topluluğudur duyarsızlar.

Gördüğü çöpün kirliliğin pisliğin üstünden atlar  geçer gider.

Ertelemecidir.Havalecidir.

Yapılması  gerekenleri hep başklarından bekler.

Elini taşın  altına  koymaktan,bir işin ucundan tutmaktan  şiddetle kaçar.

Menfaatçidir.Sadece  almak ama  hiç vermemek üzere kurmuştur  tezgahını.

Fedakarlık onun için  enayiliktir.

Haz ve  şehvetini kutsar,zora ve  zorluğa asla talip değildir.

Not:Yazımızdaki bazı konu başlıkları için  Diyanet işleri Başkan  yardımcısı Prof. Dr.Huriye MARTI’nın bir sunumundan yararlanılmıştır.