HAYRETTİN KARACA’NIN ARDINDAN

Sanırım 1989 1993 yılları arasındaydı. Yalova Kadıköy’de Din görevlisi olarak görev yaparken tanımıştım kendisini. Cuma namazlarına teravihlere hatta Yalova’da kaldığında bayram namazlarına gelirdi. İstanbul beyefendisiydi. Zarif ve samimiydi, iş adamlığından ziyade bir gönül adamı gibi konuşurdu. Bilgiden nasiplenmiş entelektüel bir tarzı vardı.

Zaman zaman Samanlı Köyü’nde ki evine davet ederdi.(sonrada ağaç müzesi olarak bilinen arazi içinde) Cuma namazından sonra evinde sohbet ederdik. Yemek ikram ederdi. Kahvesini yudumlarken anılarını anlatır ve çok yoğun olarak erozyonla mücadele konusuna odaklandığını söylerdi. Tema Vakfı fikrini ilk açtığı kişilerden biriyim desem abartmış olmam.

Özellikle Anadoluyu karış karış gezerdi. Gezdiği topraklardaki bitki florasının zenginliğini çeşitliliğini heyecanla anlatırdı.

“Allah bu memleketin toprağına nice nimet bahşetmiş keşke kıymet bilsek” derdi.

Çoğu insanda bulunmayan bir tevazuun inşa ettiği bir asil duruş göze çarpardı görünüşünde.

“Hep aynı giysileri giyerim. Hayret ederler bizimkiler, ama ben bu ülkenin yokluk zamanlarını gördüm yokluğu bilirim” derdi

“Param var, ama israfa hakkım yok” derdi.

Ülkemizin önde gelen iş adamlarını ve sanatçılarından bazılarını davet ettiğinde şoförünü gönderip beni de aldırmıştı evimden ve orada yaptığı konuşma kulaklarımda çınlar hala.

“Bu bir ifşaat dedi. Gördüğüm gezdiğim yerlerde çok özel bitkilere rastladım çok imtiyazlı bir coğrafyada yaşıyoruz. Rabbim bu nimetlerin kıymetini bilemezsek hesap sorar” dediğini hatırlıyorum.

“Toprak yoksa ekmek yok” demişti bir defasında.

Bir Cuma vakti namaza erkence geldiğinde vaazımı kesip kendisinden erozyon ve toprak konulu bir sohbet yapmasını rica etmiştim.

Kabul etti ve çok değerli gözlemlerini paylaştı cami cemaatiyle.

Hayırseverliğine birçok defa şahidim.

Ne var ki, bunların hiçbir zaman bilinmesini duyulmasına razı olmazdı.

Allahın tabiat ayetlerini okumuş ve onun tefsirini yapmış bir insan olarak yaşadı.

Yurtdışı görevine giderken yanına uğramış buruk bir veda sohbeti yapmıştık.

Uzun zaman göremedim. Son olarak uğradığımda ise ziyaretçi kabul edemedikleri için ertelemiştim görüşmeyi. Toprağa adanmış bir ömür, çok sevdiği toprağın kucağında misafir olacaktı.

Yaşamı, ülkesi ve milleti için bir şeyler yapma çabası içinde olanlara güç verecektir diye düşünüyor ve inanıyorum.

Rabbimden, Merhum Hayrettin Karaca’ya rahmet diliyor, ailesine ve milletimize sabır niyaz ediyorum.