Tarih 1 Ocak 2024. Yılın ilk sabahı ve güneşin ilk doğduğu gün. Yer İstanbul Ayasofya, Sultanahmet ve Galata köprüsü.

3 ayı aşkın bir zamandır, Gazz’yi bombalayan, taş üstüne taş, kelle üstüne baş bırakmayan, yıkılmadık ev, öldürülmedik çocuk ve sivil bırakmayan Siyonist İsrail’i bütün zalimler izliyor. Hatta izlemiyor silah ve moral yardımı yapıyor. Kime karşı silahsızlara karşı.

En ağır silahları, zırhlıları kullanarak, hastaneler, camiler, kiliseler, kısaca insanın olduğu her yer bombalandı, bombalanıyor. Böylece tüm Filistinliler toplu katliama maruz kalıyorlar. İşin en acısı da seyretmekte olan vicdanı donmuş, iş görmeyen bir güruh var. İnsanlıklarını kaybeden güruh.

Ama bunun yanında dünyanın birçok yerinde; din, dil, ırk ayırımı yapmadan bu zalimleri durdurmak için mücadele veren bireysel ve toplumsal tepkiler veren milyonlar da var. Bunlar toplumun değerli, kıymetli insanlarıdır. Allah bu iyiler hürmetine topumu afattan koruyor.

İşte bu tepkilerden biri de yazımızın başında tanımını yaptığımız İstanbullu halkımızdır. Bir çok sivil toplum örgütünün, ortaklaşa düzenlediği bu gösteri, İstanbul’u salladı. Tatil günü herkes evinde erken saatlerde yollara döküldü, yollar araç ve insan seliyle kilitlendi.

Sabah namazını Ayasofya’da kılmak için çok erken yola çıkanlar maalesef Ayasofya’da yer bulamadı, iç avlu, dış meydanlar insanlarla doldu. Sultan Ahmet’i gözüne kestirenler de orada yer bulamadı. Bahçe ve meydanlarda sabah namazını kılan yüzbinler vardı. Tabii ki Eminönü Yeni Camii gibi camiler de insan seline maruz kaldı.

Sabah namazı kılındı, dualar yapıldı. Yılın ilk gününe böyle mübarek bir besmeleyle başlandı. Namaz sonrasında Müslümanlar bir sel oldu ve Galata’ya doğru akmaya başladı. Ellerinde Filistin ve Türk bayrakları, boyunlarında Filistin atkıları ve ürünleriyle slogan atıyor, Filistinlilere desteklerini haykırıyor, İsrail’e lanet okuyor, iç ve dış şehitlerimize destek ve dua ettiler.

Evlerinden, otellerden uykudan kalkıp balkonlara dökülen, perdelerini aralayıp gözlerini ovarak şaşkın şaşkın izleyen insanlar görülmeye değerdi. Eminönü’ne inebilenler kendilerini şanslı sayıyordu. Galata köprüsü hınca hınç dolmuş, köprüye çıkabilenler şanslı olanlardı. Köprü üzeri süslenmiş, yollar bölünmüş, denizden gelip köprü önünde demirleyen içi insan dolu tekneler de ayrı bir ilgi çekiyordu.

Herke tek sesle, “Kahrolsun İsrail, elin kurusun; Şehitler ölmez, vatan bölünmez; Hamas’a selam, direnişe devam” gibi birçok slogan 250 binden fazla insanın ağızından tek ses olarak çıkarken, İstanbul boğazı bu seslerin inlemesiyle şenleniyordu.

Bu gösterinin en heyecanlı taraflarından biri belki de ilk defa bir çok STK ortaklaşa böyle bir organize yapmışlardı. Bazı STK başkanlarının konuşmaları uzun alkışlarla tezahüratlarla destekleniyordu. Kısaca yüzbinlerin heyecanı zirvedeydi. İsrail zulmüne karşı dua ve finansal destek dışında bir yardım edemeyen Müslümanlar, bu gösteri ile İsrail’e birçok mesajı bir arada gönderiyordu.

Bu mesajların aynı gün tüm dünyada alındığını ve birçok basın yayında yer bulduğunu gördük. İnşallah İsrail’e karşı göğüs göğüse mücadeleye de sıra gelirse, onu da bu millet gözünü kırpmadan yapar inşallah.

Allah bu duyarlı milletten razı olsun. Filistin’in mazlum halkına yardım etsin, zalimlerin ellerini Ebu Leheb gibi yapsın.

Amin...