Her çağda olduğu gibi, günümüz dünyasında da insan için inanç vazgeçilmez bir olgudur. Her insan, bir yüce varlığa dayanma ve güvenme ihtiyacı duyar. İnsan hayatının anlamlı bir biçimde sürdürülebilmesinde dinin (inancın) önemli bir yeri vardır. Kendini ruhen baskı altında hisseden bireylerin, yeniden kutsal değerlere yönelme çabaları belirgin şekilde kendini hissettirmektedir. Psikolojik, sosyolojik, ekonomik buhranlar ve açmazlarla karşı karşıya kalışın meydana getirdiği baskı ve gerilim, aşkın bir varlığa inanma sebeplerinden biri olmuştur.

            Hızlı bir değişim süreci ile akıp giden hayata tutunabilmek ve yüce yaratıcının kendisine sunduğu imkânların kıymetini bilerek ve hakkını vererek yaşaması gereken insan, zaman zaman bu fıtri duygudan uzak yaşamanın sıkıntılarıyla boğuşmak zorunda kalmıştır.

            Bu süreçte yaşanan olaylar, birey ve toplumların dini inanç, kültür ve değer yargılarında da değişimlere sebep olmuş, bilgi kaynaklarındaki çeşitililik birçok konuda olduğu gibi din hizmetlerinin sunumunda da farklı yöntem ve uygulamaların gündeme gelmesini zorunlu hale getirmiştir.

            Teknolojik gelişmeler, her ne kadar hayatı kolaylaştırmış gibi görünse de beraberinde yeni yeni problemleri ortaya çıkarmış, insanlığın gelecek endişesini artırmıştır. İnsanlık bütün bu devasa sorunlarla başa çıkma çabası ile yorgun düşmüş, hayatın akışı içinde oldukça zayıflayan manevi dünyasını takviye etmek,  hakettiği huzura yeniden kavuşabilmek için çok ciddi bir çaba içine girmiştir.

            Kaybettiklerini arama ve yaratılış gayesine uygun yaşama talebi, manevi değerlerin önemini fark etmesine fırsat vermiştir. Müstakil bir araştırma ve uygulama alanı olarak batı kaynaklı olduğu bilinen manevi rehberlik ve dini danışmanlık konusu, psikolojik zeminde yeniden değerlendirilmeye başlanmıştır. Aslında İslami gelenekte ‘’irşat ve tebliğ‘’ anlayışı ile sürdürülen manevi yönlendirme, yeni yöntem ve metotlarla, psikoloji biliminin verilerinden yararlanmak suretiyle yeniden insanlığın hizmetine arz edilmelidir.

            Dini danışmanlık veya manevi rehberlik kavramı, her ne kadar batı kültürüne ait gösterilse de, içerdiği anlam itibariyle İslam kültürü için yabancı olmayan özellikler taşır. Yüzyıllar boyu cami ve hatta tekkelerde verilmiş olan bu hizmet halen biçimsel olarak günümüzde Din görevlileri tarafından yürütülmektedir. Ancak sorunların çeşitliliği, günümüz insanının zaman zaman yaşadığı sıkıntıları aşmada yaşadığı zorluklar, İnanç merkezli bir yöntem üzerinde çalışılması gereken bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle müstakil bir çalışma alanı olarak uzman kişilerce yürütülmesi gerektiğinden, belli alanlarda bilgi birikim ve tecrübeye de ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle islam Dininin toplumsal nitelikleri ve insanın psikolojik yapısı göz önünde bulundurulduğunda bilimsel ve teorik altyapının önemi vazgeçilmezdir.