“Göç ve Kadın” konulu panele Yalova Valisi Muammer Erol, protokol üyeleri ve birçok kişi katılım sağladı. Panelin moderatörlüğünü İl Genel Meclis Başkanı Hasan Soygüzel üstlenirken, İl Göç İdaresi Müdürü Salih Soner Coşkun, Uluslararası Kadın ve Toplumsal Gelişim Derneği Başkanı Nurten Anıl, İl Göç İdaresi Müdürlüğü Uyum ve İletişim Çalışma Grubu Başkanı Mesut Aytun, İl Göç İdaresi Müdürlüğü Sosyal Çalışmacı Esma Yıldız, Yalova Balkan Göçmenleri Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Lütfi Özgür ve Avukat Dilan Dicle Çetin, konuşmacı olarak yer aldı.

Yalova yolunda tanker devrildi: Akaryakıt yüklü Yalova yolunda tanker devrildi: Akaryakıt yüklü

Şevval İnce’nin, “Bugün burada sığınmacı ve göçmenlerin en kırılgan, en yara alanlarından biri olan kadını konuşacağız.” diyerek yaptığı açılış konuşmasının ardından, panelistler yerlerine davet edildi.

Konuşmaya ilk olarak İl Genel Meclis Başkanı Hasan Soygüzel başladı. Soygüzel, “2000’li yıllarda dünya savaşların ve göçlerin yaşandığı yıllar oldu. Dolayısıyla Türkiye’nin de içerisinde olduğu bazı ülkeler bu göçlerden fazlasıyla etkilendi. Uluslararası kaynaklardan okuduğumuza göre Türkiye’nin göç politikası bütün dünyada takdir topluyor. Zaman zaman kamuoyunda olumsuz düşünceler karşımıza çıksa da Türkiye bu meseleyi başarılı bir şekilde götürdüğünü düşünüyorum. Bugün 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü münasebetiyle bu toplantıyı düzenledik. Göç meselesine Kadın ve Toplumsal Farkındalık Derneği’nin çalışma alanıyla bağlantılı olmasıyla birlikte daha çok kadın perspektifinden bakmak istiyorum.” dedi.

“Fiziksel farklılıklarımızdan dolayı istediğimiz adalete kavuşamıyoruz”

Uluslararası Kadın ve Toplumsal Gelişim Derneği Başkanı Nurten Anıl, “18 Aralık Dünya Göçmenler Günü savaşlar sonucunda inşaların göç etmesiyle sorunlar yaşayan kadınlar ve çocuklar var. Bir sürü insan toplumda sıkıntılar yaşamaktadır. Bu farkındalığı arttırmak için Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Göç Günü olarak kutlanıyor. Ben birkaç sığınmacı kadın ile görüşmüştüm ve onların yaşadığı sıkıntıları sizlere aktarmak istiyorum. Suriyeli sığınmacı kadın ‘Psikolojik, fiziksel farklılıklarımızdan dolayı istediğimiz adalete kavuşamıyoruz. Bu nedenle sıkıntılar yaşıyoruz. Biz cinsiyetimize göre değil, insan olduğumuz için haklarımızdan yararlanmak istiyoruz.’ dedi. İranlı bir kadın ise, ‘Güçlü kadın nedir?’ Sorusuna şöyle cevap vermişti. ‘Kendi kararlarını alıp ekonomik özgürlüğü ile bunu idame edendir.’ Bir başka Suriyeli kadın, ‘Çalışabilmek için fiziksel ve mental sağlık gerekiyor. Biz sığınmacı ve göçmenler bu iki sağlığımızdan da oluyoruz’ demişti. Sığınmacı bir başka kadınımız, ‘Depresif olup içimizde yaşıyoruz her şeyi bunu da kendi içimizde halletmeye çalışıyoruz. Yapmamız gereken bir sürü iş varken kendimizi iyi hissetmediğimiz için yapamıyoruz’ dedi. En önemlisi ise Afganlı bir kadının, ‘Biz eğitimli insanlarız. Ama bırakın toplumda söz sahibi olmayı evin içinde kendi ailemizde bile söz hakkına sahip değiliz. Ailemizde kendi varlığımızı hissettiremiyoruz’ demişti.” şeklinde konuştu.

“Yalova’da kayıtlı olarak 30 bin 600 yabancı var”

İl Göç İdaresi Müdürü Salih Soner Coşkun, “İlimizde ki kayıtlı yabancı %30’u mülteci statüsünde yer alırken kalan %70 yabancımız bizde mülteci konumunda yer almamaktadır. Turistik olarak gelmiş ya da bir ev almış yatırım yapmış olan yabancılardır. Bugün almış olduğumuz istatistiki verilere göre ilimizde kayıtlı olarak 30 bin 600 yabancı var. Bu yabancılarında %30’u mülteci statüsündedir. Uyruksal dağılımlara gelirsek, ilimizde 2019 yılında geçici koruma altında, yani Suriyeli olarak sayımız 3 bin 500 kişi civarındadır. Bu sayı son 4 yıldır 3 bin 900 iken 2022 yılında 3 bin 500’e düştü. ‘400 kişiye ne oldu?’ Sorusuna gelirsek de, gönüllü bir şekilde ülkesine dönen ve Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmalarla ile üçüncü ülkelere yerleştirilenler var. Bunlar daha çok engelli, çocuk ve kadın bireylerden oluşuyor. Önümüzdeki 5 yıllık süreçte, Yalova’da ki geçici koruma altındaki Suriyeliler ile alakalı yapmış olduğumuz planlamada 3 bin 500 sayısı her geçen gün düşüyor. Çünkü yeni bir kayıt almıyoruz. Eğer yeni bir doğum olursa bunlarda kayıt yapıyoruz. İlimizde bugüne kadar 3 bin 500 geçici koruma kapsamında ki Suriyelilerin 2022 yılında doğan çocuk sayısı 93’tür. Ülkemizde geçici koruma kapsamında Avrupa ülkelerine yerleştirilen 28 kişi, gönüllü dönüş sayısı ise 34 kişidir. Sığınmacı olarak değerlendirebileceğimiz bir kitle daha var. Bu da uluslararası korumadır. Bu koruma kapsamında ki yabancılar Irak, İran ve Afganistan’dır. Ülkemize yasal ya da kaçak yollarla giren sığınmacıların sayısı 5 bin 700 kişiydi. Uluslararası korumanın ilimizde açık olmasından kaynaklı bu sayıda her geçen gün bir artış yaşanırken şimdi ise düşmesine neden olacak. Çünkü gerekli raporları hazırlayıp Bakanlığa ilettik. Yalova, yılın 6. ayı itibariyle uluslararası koruma başvurularına kapatıldı.” ifadelerini kullandı.

“Yalova sığınmacı sayısı en az olan illerden bir tanesidir”

Coşkun, konuşmasının devamında önemli istatistiksel verilere değinerek, “Artık ilimizde sığınmacı olarak hiçbir şekilde kayıt almıyoruz. Zoraki olarak kayıt yaptırmak isteyenler oluyor. Biz bunların kayıtlarını alıp Bakanlığa ileterek farklı yerlere yönlendirilmelerini sağlıyoruz. İlimizde hiçbir şekilde kimlik verilmiyor. Çünkü Bakanlığımız ilimizde ki Türk vatandaşının yabancı nüfusa oranı %10 ve üzeri olduğu için bu kararları aldı. Yalova sığınmacı sayısı en az olan illerden bir tanesidir. Akabinde turistik olarak gelen yatırımcı olarak gelen nüfusun yabancıya oranı ise ülkede ilk üç içerisindeyiz. Özellikle merkezde Bahçelievler, Kazım Karabekir, Adnan Menderes, Çınarcık’ta; Çamlık, Taşlimanı, Merkez Sugören mahallelerini ikamet izinlerine kapattık. Çünkü bu mahallelerde ki nüfus yoğunluğu %20 ve üzerini geçtiği noktada Bakanlık olarak hemen buna müdahale ediyoruz. İlimizde artık turizm ikameti de vermiyoruz. Yapılan çalışmaların hepsi istatistiki verilere dayanıyor. Bugün Bağlarbaşı Mahallesi ve Çiftlikköy Sahili içinde Bakanlığa kapatılması konusunda öneride bulunduk. 30 bin 600 kişinin %98’nin biyometrik verileri devletimizin elinde mevcuttur. Bu verileri sağlayan tek iliz.” dedi.

“Türkiye’nin göç politikasının kanun ve vicdan ölçüsünde”

Coşkun konuşmasının devamında, “Şu anda ilimizdeki 30.600 yabancının %98’inin biyometrik verileri bizim devletimizin elinde mevcut. Biz bu verileri aynı anda İl Emniyet Müdürlüğü, Jandarma Komutanlığı, Sahil Güvenlik ve Milli İstihbarat Teşkilatı ile paylaşıyoruz. 30.600 yabancının ne kadarı Yalova’da bunu bilemiyoruz. Çünkü biz şu an burada konuşurken bir kısmı pasaportu ile kendi ülkesine gidiyor. Başka Avrupa ülkelerine gidip tekrar bizim ülkemize geliyor. 3,7 milyon Suriyeli insanın kolluk birimleri tarafından teker teker adreslerine kontrolleri sağlandı. Bakanlığın açıkladığı veriye göre 250 bin Suriyeli şu anda Türkiye’de kayıtlı olmasına rağmen bulunamıyor. 250 bin kişinin belirli bir kısmı, gönüllü olarak ülkesine döndü. Belirli bir kısmı da Avrupa hayali ile beraber üzücü sonuçlar ile ortaya çıktı. Her gün Yunan adalarına geçiş yapan insanlar botlarda batarak ölüyor. 250 bin kişinin büyük çoğunluğunun sonu bu şekilde oldu. Özellikle Türkiye’nin göç politikasının kanun ve vicdan ölçüsünde olduğunu belirtmek istiyorum. Gelmeden önce Avrupa konseyinin bir raporunu okudum. 2018 ve 2021 yılları arasında Avrupa’da 22 bin göçmen çocuk kayıp. Hiçbir şekilde 22 bin göçmen çocuğa Avrupa’da ulaşılamıyor. Bunların yüzde 70’i Ortadoğu ülkesinden kişiler. İstanbul Milletvekili Serap Yaşar konseye bir rapor hazırlayıp verdi. Konsey ise ‘Sizin öneriniz nedir? Türkiye modeli mi uygulamalıyız?’ şeklinde cevap verdi. Türkiye modeli de şu; bizim ülkemizdeki tüm çocukların nasıl bir hakkı varsa, ulaşabildiğimiz yabancı çocukların da aynı hakkı var. Eğitim ücretsiz, engelli çocuklara yardımlar eşit. Hiçbir ayrım yok.” diyerek sözlerini bitirdi.

“Bizim kahramanlarımız kadınlarımızdır”

Yalova Balkan Göçmenleri Derneği Başkanı Lütfi Özgür, “20 sene önce zorunlu göçe tabi tutularak anavatana gelen 360 bin insandan biriyim. Elbette göçler ateşten gömlektir. Bunu ancak yaşayanlar bilir. Ben, gençliğimin baharında, 26 yaşında, 2 çocuk babasıyken malımızı, mülkümüzü, geçmişimizi, her şeyimizi bırakarak, Türkiye’ye göç etme durumunda kaldım. Elbette anavatana gelirken devletimize yük olmak değil, devletimize katma değer sağlamak, güç katmak, duyguları ile geldik. Büyük fedakarlıklar sonunda bugün, 32 sene sonra, eğer kız çocuklarını okutmayan varsa, bizden biri saymıyoruz. Ama burada esas kahramanlar, cefakar ve fedakar olan kadınlarımızdır. Biz 1989’da geldiğimizde hiç iş seçmedik. Ne bulursak onu çalıştık. Üniversite mezunu olsun, lise mezunu olsun kadınlarımız hem çocuklarımıza baktılar hem de çeşitli temizlik işlerinde çalışarak aile ekonomisine katkı sağladılar. Dedelerimiz bekçilik yaptı, ninelerimiz çocuk baktı, merdiven temizledi… Ancak bugünlere ulaşabildiysek, pes etmeden çalışmamıza bağlıyız. Kısacası bizim kahramanlarımız kadınlarımızdır.” dedi.

Ardından diğer konuşmacılarda katılımcılara değerli ve anlamı bilgilerini aktardı ve panel sona erdi.